ANASAYFA arrow right Ekonomi

Umut tacirliğine son verilmeli mülakat değil, liyakat esas alınmalı

Umut tacirliğine son verilmeli mülakat değil, liyakat esas alınmalı
YAYINLAMA: 09 Kasım 2020 / 21.15
GÜNCELLEME: 13 Kasım 2020 / 21.29
Makine Mühendisleri Odası Gaziantep Şube Başkanı Aykut Kocalar, kamuda bilimi, tekniği üretmenin mühendis mimar ve şehir plancılarının istihdamı ile mümkün olacağını belirtti ve ekledi: “Umut tacirliğine son verilmeli, mülakat değil, liyakat esas alınmalı.”

Kamuda mühendis, mimar ve şehir plancılarının istihdam oranı giderek düşüyor

Özellikle son 25 yılda yaşanan özelleştirmeler nedeniyle kamuda mühendis, mimar ve şehir plancılarının istihdam oranı giderek düştüğü tespitini yapan Kocalar, “Buna paralel olarak çalışanların ekonomik ve sosyal koşulları, üstlendikleri sorumluluklar ve almış oldukları ücretler geriletilmiştir. Kriz koşulları ve istihdam problemlerinin gölgesinde, mühendis, mimar ve şehir plancılarının temel bir zorlukla daha baş etmeleri gerekmektedir. Bu zorluğun adı KPSS’dir. İşsizlik, düşük ücret ile çalıştırma politikası, güvencesiz ve esnek çalışma koşulları sebebiyle kamuda istihdam meslektaşlarımıza bir umut kapısı olarak sunulmaktadır. Kamuda teknik eleman olarak istihdam edilebilmek için 3 milyon kişinin katıldığı bu sınava girip başarılı olmak da maalesef yeterli bir kriter değildir. Kurumlara giriş çoğu durumda sonuç keyfi ve istismara açık mülakatlarla belirlenmektedir. Mülakatlar, başvuran kişilerin mesleki yeterliliğiyle değil, iktidara muhalif olup olmadıkları, memleketleri, aileleri, sosyal medya paylaşımları, hangi tarikata yakınlık gördüğü gibi iş ile alakasız sorularla geçmekte” ifadelerini kullandı.

Başkan Kocalar, kamu kurum ve kuruluşlarının sınav sonuçları, eğitim ve mesleki geçmiş ne olursa olsun torpil ve kadrolaşmanın en çok olduğu alanlar olduğunu tespitini yaparken, “Bu noktada, KPSS sınavından alınan puan ne olursa olsun istihdam için kritik olan başvurulan yerlerdeki torpil ilişkileri olmaktadır. Böyle bir ortamda, içinde bulunduğumuz ekonomik krizi ve işsizlik rakamlarını da düşündüğümüzde, tüm hayatı örgütleyen, kamu ve halk yararını gözeten mühendis, mimar ve şehir plancıları mesleğinin nitelik ve etik gözeterek, insani koşullarda yapılabilmesinin koşulları kamu istihdamında her geçen gün daha da zorlaşmaktadır. Geçtiğimiz aylarda ortaya çıkan, kimi belediyelerin zabıta ve temizlik görevlisi alımında mühendisi şartı aradıkları ilanlar vermeleri de mesleğimizin itibarı, istihdam durumu ve iktidarın yaklaşımı açısından gelinen tabloyu da özetlemektedir. Bunun yanında belediye ve bazı kamu kuruluşlarında KPSS sonucu talep edilmeden yapılan istihdamlar da yine bu alanlarda önemin mesleki yeterlilik ve nitelik değil, şahsi çıkar ve rant olduğunu göstermektedir. KPSS şartının aranmadığı durumda o mesleğe kabul edilen mühendislerin hangi gerekçelerle alımının yapıldığı ise şüphe yaratmakta” şeklinde konuşma yaptı.

Türkiye’de şu anda 5 milyon 400 bin kamu çalışanına ihtiyaç var

“OECD’ye üye ülkelerde ortalama her 15 kişiye bir kamu çalışanı istihdam edilirken, bu rakam ülkemizde her 36 kişiye bir kamu çalışanı şeklindedir” diyen Kocalar, “Bu rakam dikkate alındığında Türkiye’de şu anda 5 milyon 400 bin kamu çalışanına ihtiyaç vardır. Ülke genelinde kamu çalışanı sayısının olması gereken ihtiyacı karşılamadığı açıkça görülmektedir. Kamuda çalışan toplam personel içerisinde teknik hizmetler sınıfına tabi kamu çalışanı sayısı ortalama yüzde 4-5 düzeyindedir ve bu oran oldukça yetersizdir. Ülke genelindeki nüfus artışı da dikkate alındığında son 18 yıl içinde kamuda güvenceli istihdam yüzde 20’ler oranında düşüş kaydetmiş” açıklamasında bulundu.

Mühendis, mimar ve şehir plancılarının özlük hakları ve ekonomik sorunları ivedilikle çözülmeli

Makine Mühendisleri Odası Gaziantep Şube Başkanı Aykut Kocalar, konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: “Yaşadığımız son İzmir depreminde yeterli bir kamusal denetim ve kontrol mekanizmasının olmadığını, yapılmadığını veya yapılamadığını da açıkça görebilmekteyiz. Bu yıkılan binalar ile ilgili denetim sisteminin ve kontrol mekanizmasının eksiklikleri, yanlışlıkları, teknik elemanların yetersizliği, müteahhitlerinin tekniğe ve standartlara uygun yapılar yapmayışı, proje ve denetimden sorumlu teknik elemanların yapıları denetlememesi, binalarda sonradan yapılan izinsiz tadilatlar, imar mevzuatı, yer seçimi vb. çok şey söylenebilir. Ancak bir doğal afette yaşamanın veya yaşatmanın mucizelere kaldığını, depremden saatler sonra enkazdan çıkarılan canların, vatandaşların haberleri ile hep birlikte duyuyoruz. Oysaki afetlerde yaşama ve yaşatma mucizelerle değil, bilimin, tekniğin ve kamusal denetimin teknik elemanlar eli ile uygulanması ile mümkündür. Deprem sonrası enkaz altından onlarca can arama kurtarma ekipleri tarafından sağ çıkarıldı, yaşama döndürüldü. Arama kurtarma ekiplerine kurtardıkları her can için minnettarız. Ama yıkılan binaların yanı başında, yıkılmayan ve ayakta duran her binanın mühendisi, mimarı, müteahhidi, denetçisi, denetimden sorumlu kamu görevlisi aslında işlerini doğru yapmakla yüzlerce vatandaşımızın hayatını da kurtarmış oldu. Sonuç olarak, Ülkemizdeki her projenin, her çalışmanın planlanmasından yaşama geçirilmesine kadar sorumluluklar üstlenen denetleyen, ülke imarının, sanayinin, tarımının, madenciliğinin, ormancılığının ve üretiminin temel unsuru olan, teknik ve bilimsel temelde yürüttükleri çalışmalarla, ülkemizin kalkınması açısından vazgeçilmez bir yere sahip olan mühendis, mimar ve şehir plancılarının özlük hakları ve ekonomik sorunları ivedilikle çözülmeli.” Fatma Karabacak

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *