ANASAYFA arrow right Yaşam

"Tüm olağanüstü durumlar en çok çocukları etkiler"

"Tüm olağanüstü durumlar en çok çocukları etkiler"
YAYINLAMA: 23 Nisan 2020 / 18.59
GÜNCELLEME: 23 Nisan 2020 / 18.59

23 Nisan'ın 100. yılında çocuk gelişimi ve eğitimcisi, çocuk hakları aktivisti Ezgi Koman Türkiye'deki çocuk hakları gündemini ve salgın gibi olağanüstü dönemlerde çocukların yaşadığı hak ihlallerini anlattı.

“Küresel olarak çok zor zamanlardan geçiliyor. Tıpkı savaşlar gibi, afetler gibi tüm olağanüstü durumlar aslında en çok çocukları etkiler. Küresel salgın da öyle. Her ne kadar bilim insanları hastalık açısından çocukların fiziksel olarak daha az etkilendiğini söylese de salgından kaynaklı değişen yaşam pratikleri çocuklar açısından hem var olan sorunları, eşitsizlikleri derinleştiriyor hem de yeni sorunlar yaratıyor...

Açıkçası çocuk koruma mekanizmaları yeteri kadar işlemeyen, sosyal devlet uygulamaları güçsüz olan, eşitsizliğin derin olduğu ülkelerdeki çocuklar bu durumdan çok daha fazla etkileniyor...

"Çocuklar yetişkinlere maruz kalıyor" haklı tespiti çocukları aslında özne gören bir yaklaşım ve buna çok alışkın değiliz... Genellikle çocukların yetişkinlerin yaşam pratiklerini etkilediği, onlar için sorun olduğu söylenir ve öyle düşünülür. Bu düşünce yetişkini "esas" alan bir yaşam kurgusunun sonucu... Yetişkini esas alırsanız çocuklar da "oyalanması gereken nesneler" olur. Öyle olunca da çocukların gerçek ihtiyaçlarını ve potansiyelleri görünmez olur... Bu da çocuklara bir dizi hak ihlali olarak geri döner.

"Tek bir gün çocuklar gündem olabiliyor"

“23 Nisan Türkiye'de çocukların en fazla gündeme gelebildiği gün sanırım... Ama işte sadece bir tek bu gün çocuklar gündem olabildiklerinden ve bu gündeme geliş de yine yetişkinlerin kurgusu temelinde, hatta onların siyasi hedefleri yönünde, çocukların gerçek ihtiyaçlarının ve potansiyellerinin görmezden gelinerek yapıldığından çocukların hakları açısından ne yazık ki olumlu bir etkisi olmuyor...
"Çocuklara armağan edilen tek gün" olarak gurur duyuyoruz evet ama bugün çocukların gerçek durumuna, bizim ve devletin yükümlülüklerine yönelik bir samimi yüzleşme sağlamıyor. Zaten tek bir gün bunu sağlamak için yeterli olamaz...
Ama biliyoruz ki gerçekte çocuklara yeterince değer verilmiyor, çocuklar hak ve özgürlük sahibi bireyler olarak görülmüyor, çocuklar kimsenin gündeminde ve önceliğinde değil.

"Çocuk işçiliği devletin sermaye

ile uzlaşısının bir sonucu"
“Bunun tek bir sebebi yok elbette ama işin esasını şu cümle hâlâ açıklıyor: çocuk işçiliği sermayenin ucuz iş gücü ihtiyacında devletin sermaye ile uzlaşısının bir sonucu. Tabii ki yoksullukla sosyal haklarla doğrudan ilişkili... Türkiye'de de durum farklı değil. Evet, ilgili dokuz Bakanlık 2018 yılını çocuk işçiliği ile mücadele yılı ilan etti ve bir eylem planı hazırladı. Ancak bu belgede sözünü ettiğiniz TÜİK anketi henüz yayımlanmamıştı ve mevcut duruma dair bir veri elimizde yoktu.

"Çocukları bir an evvel tahliye etmek gerekiyordu"

“Çocuk hakları alanında çalışanlar bu süreçte çocuk mahpusların tahliyesini talep etti. Öte yandan infaz yasası tartışılırken çocuk istismarcılarına yönelik evlilik affı Meclis'te değil ama sosyal medyada yine bir şekilde gündeme geldi. Çocuk hakları açısından bu iki konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle de "evlilik affı" konusu dönem dönem gündeme getiriliyor...
Evet, küresel salgın döneminde çocuk mahpusların tahliyesi talep edildi. Bunun sebebi çok açık: Türkiye'nin de taraf olduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne göre çocukları tutuklamak, kapatmak zaten en son çare olmalıdır. Ancak Türkiye'de durum böyle değil. 3000 civarında çocuk tutuklu ve hükümlü var. Ve böylesi bir küresel salgın döneminde özgürlüğünden alıkonarak tutukevi, eğitim evi gibi kurumlarda kalan çocukların bu virüsten korunması için insan haklarına dayalı önlemler alınarak çocukların aileleriyle yapacakları görüşleri kısıtlamak yerine onları bir an evvel tahliye etmek gerekiyordu.

"Evlilik affıyla çocuk, şiddetin devamına mecbur bırakılmış olur"

Evlilik affı, daha önce 2016'da, daha sonra geçtiğimiz yılın başında gündeme getirilmiş, düzenleme kadın ve çocuk örgütlerinin karşı duruşu ile oluşan kamuoyu gücüyle geri çevrilmişti.

Çocuğa yönelik cinsel şiddet vakalarından biliyoruz ki; aileler zaman zaman fail tanıdıkları, bildikleri birisi olduğu için suçun üstünü örtmek; zaman zaman para karşılığıyla; zaman zaman Türkiye'de etkili bir çocuk koruma sistemi olmadığı için çocuklarını koruma güdüsüyle şikayetten vazgeçebiliyor. Aileler zaman zaman da fail güçlü bir toplumsal pozisyonda olduğundan maruz kaldıkları baskı ve tehdit ile şikayetten vazgeçmek durumunda kalabiliyor.

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *