ANASAYFA arrow right 20 Yıl Önce

Toplumsal dokumuzda derinliğine yaralar açıldı 

Toplumsal dokumuzda derinliğine yaralar açıldı 
YAYINLAMA: 20 Ekim 2020 / 17.01
GÜNCELLEME: 20 Ekim 2020 / 17.01
Üç ANAP’lı Bakan’ın katıldığı toplantıda ilginç veriler sunuldu: “Türkiye para brimi en düşük ülke. Rüşvet sıralamasında dünya 8’incisiyiz. Ülkede karar mevkiinde olanların beceriksizliği yüzünden gelecek planları yapılamıyor. Vatandaş 36 çeşit vergi ödüyor. Dünyada en pahalı enerjiyi biz tüketiyoruz. 13 Bin 700 işletme kapandı. Sanayi üretimi 8,9 geriledi. 2,5 Milyon işsizimiz var. Esnaf ve sanayici borç batağında..”

ANAP tarafından düzenlenen Turizm Bakanı Mustafa Taşar, Maliye Bakanı Sümer Oral ve Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan’ın katıldığı toplantıda, sivil toplum örgütü temsilcileri sorunlan dile getirdi. Ülkede krizin sürekli olması ve gelecek projeksiyonu yapılamaması yüzünden insanların yılgınlığa ve ümitsizliğe sürüklendiği kaydedildi.

Türkiye’nin bugünkü fotoğrafına bakıldığında yeterince ders alınmadığı veya bu derslere gereken önemin verilmediğinin görüldüğünü ifade eden GSO Başkanı Nejat Koçer, toplantıda yaptığı konuşmada, sadece geçtiğimiz yıl 13 bin 707 firmanın kapandığını bildirdi. 2001 Yılı enflasyon oranının yüzde 88 olarak gerçekleştiğini ve Türkiye’nin 2000 Guines Rekorlar Kitabı’na “Para birimi en düşük ülke” olarak geçtiğini hatırlatarak, “Sanayi üretimi 2001 yılında yüzde 8.9 oranında geriledi. Kur avantajına rağmen 2001 yılında ihracat sadece yüzde 13.5 oranında arttı. Reel sektörün banka kredileri kapandı. Üretim maliyetleri her gün değişen sanayici, ihraç fiyatını belirleyemez hale geldi. Ulaştırma Bakanlığı’nın açıklamalarına göre geçtiğimiz yıl 1.5 milyon insanın telefon aboneliği iptal edildi. Çalışma Bakanlığı’nın rakamlarına göre ülkemizde 1.5 milyon, bizim rakamlarımıza göre 2.5 milyon işsiz ve 1 milyon kaçak işçi var” dedi.

Avrupa Birliği’nde kişi başına milli gelir ortalama 25 bin dolar iken, Türkiye’de 2 bin 700 dolar olarak gerçekleştiğini hatırlatan Koçer, Türkiye’nin gelir dağılımının en kötü olduğu 4 ülkeden biri olduğu, dünya rüşvet sıralamasında araştırma yapılan 52 ülke arasında 8. sırada olduğumuzu ve dünya rekabet endeksi sıralamasında ise Türkiye 1994 yılında 31’nci sırada iken, 2001 yılında 44. sıraya gerilediğimizi açıkladı.

Kamuda yeniden yapılanma hamlesi, ekonomide istikrar arayıştan, tasarruf tedbirleri, ekonomiyi direkt etkileyen AB uyum yasalannı, daha işler bir ekonomi için yapılan yasal düzenlemeleri, yolsuzluk ekonomisine karşı yürütülen çalışmaları, siyasi iradenin son dönemdeki artılarını olumlu gelişmeler olarak değerlendiren Nejat Koçer konuşmasına şöyle devam etti: “Yapılan düzenlemeler 1.5 milyon işsize iş yaratmıyor ve hatta bunlara yenilerini ekliyorsa ortada bir eksiklik var demektir. Türkiye’de bugün yaşamakta olduğumuz kriz, gerek süresi, gerekse de bir gelecek projeksiyonu yapılamaması dolayısıyla toplumsal dokuda derinliğine yaralar açmakta, insanlan yılgınlığa ve ümitsizliğe sevk etmektedir. Kötü otan krizin kendisi, ekonomik etkilerden daha çok, karar mevkiinde bulunanlann sınama yanılma yoluyla yollannı bulmaya çalışmaları, uyumsuzluktan, insanlann önüne krizin çözümü doğrultusunda atılacak adımlara ilişkin öngörülebilir inandıncı bir program koyamamalandır” dedi.

Vergi sistemini sadeleştirip vergi sayısının ve oranlannın düşürülmesinin zorunlu olduğunu kaydeden Koçer, “Vergi mevzuatı bilmeceler yumağı olmaktan çıkarılmalı, istisna ve muafiyetlerin az ve öz olduğu basit ve anlaşılır hale getirilmelidir deniyor. Oysa bugün Türkiye’de mükellefler hata 36 değişik kalemde vergi, beyan ve harçlar için 1 yılda tam 287 kez Mâliyeye gitmek zorunda kalıyor. Devlet ekonomik olarak kurallara uymayanların maliyetlerini kurallara uyanlara ödetmekten vazgeçilmelidir, tespiti yapılmıştır. Kendisine büyük hedefler çizen Türkiye’nin, üretmeden kalkınmasını beklemek, yeniden yapılanma sürecinde, üretimi geri planda tutmak son derece yanlıştır” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin sanayide kullanılan elektrik enerjisi fiyatının, dünya piyasasında rekabet ettiği ülkelerin fiyatlarının üstünde olduğunu ifade eden Koçer, “Örneğin Avrupa Birliği ülkelerinde sanayinin kullanımına verilen elektriğin ortalama fiyatı 4.3 çent iken, Türkiye’de bu rakam bugün 8 çent civannda. Uluslararası Enerji Ajansı 2000 yılı verilerine göre ise Türkiye, çoğunluğu gelişmiş 32 ülke arasında, sanayiye verilen elektrik fiyatının İsviçre ve Japonya’dan sonra en yüksek olduğu ülkedir” dedi.

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *