Sağlık personelinin maddi ve manevi kayıpları giderilmeli

Hastalıkla değil sayılarla mücadele edildi

Salgının başından itibaren Sağlık Bakanlığı’nın bilimsellikten uzak, şeffaf olmayan verilerle yol almaya çalıştığını anlatan Dağdemir, “Hastalıkla değil de sayılarla mücadele edilmiş her akşam TV’lerde yayımlanan turkuaz tabloyu nasıl daha düşük gösteririz çabasına girilmiştir. Sendikamız da başından beri açıklanan verilerin yanlış olduğunu savunmuştur. Sağlık Bakanı ‘her vaka hasta değildir, testi pozitif çıktığı halde hiçbir semptom göstermeyenler var’’ diyerek kurduğu cümleyle tabloya sadece  hasta sayılarının işlendiğini itiraf etmiştir. Oysa kendiside bilmektedir ki semptomlu semptomsuz her vaka Covid-19 hastasıdır. Bilimsel olarak vaka eşittir hastadır. Hastalığı testle kesinleşmiş birine siz belirtilerin bir kısmını taşımıyorsunuz bu nedenle sizi hasta olarak kabul edemiyoruz denir mi?” diye sordu.

Sağlık çalışanlarının daha ilk günlerden umudu kırıldı

Covid 19 salgınının ilk gününden itibaren hizmetlisinden idari personeline, doktorundan tüm sağlık çalışanına kadar bir ekip işi olan sağlık hizmetleri personellerinin canla başla görevlerinin başında olduğunu kaydeden Eş Başkan Dağdemir, “Bir insana umut olabilmek, bir hayatı kurtarabilmek bir cana nefes olmak zaten her sağlıkçının en büyük  amacıdır. Tüm gücüyle çalışmak isteyen sağlık çalışanlarının  daha ilk günlerden umudu kırılmıştır.  Personeller  eksik ekipmanla çalıştırılmış, sağlıkta ilk ve en önemli adım olan koruyucu sağlık hizmetlerine önem verilmemiş aile hekimliği çalışanları önlemsiz bir şekilde covid ile karşı karşıya bırakılmışlardır. Okullar, kreşler tatil edilirken Sağlık Bakanımız personelinin çocuklarına ne olacağını düşünmemiştir. Bakıcılar evlerimize gelmek istememiştir. Sağlık personeli anne babalar gözlerinin yaşıyla küçücük çocukları evde tek bırakıp  işlerinin başında ter döktüler” ifadelerini kullandı. 

Dağdemir, “Şeffaf bir plan, program yapmadan günü kurtarmaya çalışan Sağlık Bakanlığı fiziksel, manevi olarak çöken personeline birde dalga geçer gibi ‘müjde’ diyerek sadece 3 ay için tavandan ek ödeme yapılacağını söylemiş ancak bunun sonucu da fiyasko olmuştur. Tavandan denen bu ödeme bakanlıkla anlaşması olmayan  üniversite hastanelerine, aile sağlığı merkezlerine bazı sağlık kurumlarına verilmemiştir. Acaba virüste  Sağlık Bakanlığımız gibi personel ayrımı yapıyor mudur? Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası olarak yıllardır ek ödeme adaletsizliğini her seferinde gündeme getirdik. Çoğu personel 20-30 TL gibi komik rakamlar almakta hatta aynı kurumda çalışan bazı personeller örneğin idari hizmetler sınıfı hiç alamamaktadır. Bordrolarımız ek ödeme, sabit ödeme ve maaş olarak bölük pörçük edilmiş olup maaş dışı ödemeler emekliliğimize yansıtılmamaktadır. Çalışırken üç kuruşu hesaplamak zorunda kalan personel için emeklilik hayal değil bir kabustur. Vergi kesintileri yetmezmiş gibi birde zorunlu emeklilik, BES vb sistemlere zorla dahil edilip birde buradan kesinti kalemi oluşturulmaktadır. Sağlık personeli arasında kadrolu sözleşmeli ayrımlarla alımlar yapılıp iş güvencesine de göz dikilmekte” şeklinde konuştu.

Covid-19 ülkemizde meslek hastalığı olarak kabul edilmeli

SES Gaziantep Şubesi Eş Başkanı Serpil Dağdemir, konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: “ 24 Eylül itibariyle de yine tavandan ek ödeme yapılacağı söylenmiş ancak bu yazıda kimden ne kadar kısabilirim, nasıl daha az ödeme yapabilirim anlayışı hakim olmuştur. Örneğin hekim dışı personeli 11 gruba ayırmış sağlık hizmetleri sınıfına yüzde 66, genel idareye yüzde 89 ve din görevlisine yüzde 100 ödeme gibi parçalamıştır. Ekim ayına girdiğimiz bu günlerde ülke genelinde ve Antepte birçok hastane hala ağustos ek ödemesini bile almamıştır. Sağlık personeli virüsten daha çok kendi bakanlığının ayrımcılığı, adaletsizliği karşısında yılmıştır. Türk Tabipler Birliği'nin son açıklamalarına göre Türkiye'de salgın sürecinde eylül ayı itibariyle 100 sağlık çalışanı hayatını kaybetti ve birçoğu enfekte oldu. Birçok ülkede meslek hastalığı kabul edilen covid-19 ülkemizde de meslek hastalığı olarak kabul edilmeli.” Hüseyin Karataş