ANASAYFA arrow right Sağlık

Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet eylemleri 2018’de de can aldı

Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet eylemleri 2018’de de can aldı
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 05.25
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 05.25
Sağlıkta şiddetten şehir hastanelerine, barış savunucusu hekimlerden kürtaj tartışmalarına, aşı karşıtlığından çevre kir
2018'de sağlık alanında neler yaşandı?
Sağlıkta şiddetten şehir hastanelerine, barış savunucusu hekimlerden kürtaj tartışmalarına, aşı karşıtlığından çevre kirliliğine sağlıkta 2018 yılı.
2018 yılını arkamızda bıraktık. Özellikle Türkiye’de yaşanan sağlık alanındaki önemli gelişmeleri toparladım. Dünya’dan da belirli gelişmelerin yer alacağı bu yazıda bilerek kapsam dışında tutulan olaylar olduğu gibi gözden kaçmış önemli gelişmeler de olabilir.
Şehir hastaneleri
Kamu-Özel Ortaklığı kapsamında yetersiz uygunluk çalışmaları ile sözleşmeleri imzalanan ve büyük maliyetlerle gerçekleştirilen şehir hastanelerinin inşaatları tüm uyarılara ve sakıncalara rağmen 2018’de de devam etti. Yapıldıktan sonra 25 yıl kiracı olunacak bu hastaneler gereksiz şatafatı, büyüklüğü ve sorunlarıyla gündem oldu. 2018 yılı bütçe sunumunda Sağlık Bakanlığı sene içinde 5 şehir hastanesinin daha hizmete açılacağını bildirmişti. Kayseri, Manisa, Eskişehir, Elazığ’da hastanelerin hizmet vermeye başlamasıyla birlikte sözleşmesi imzalanmış olan 21 hastaneden 8’i açılmış oldu. Ankara (Bilkent) şehir hastanesinin açılışı Aralık ayında gerçekleşecek denmesine rağmen herhangi bir gelişme olmadı. 15 ayrı makaleyle konuya dair en kapsamlı çalışmalardan biri olan ve Prof. Dr. Kayıhan Pala’nın editörlüğünü gerçekleştiği ‘Şehir Hastaneleri’ (1) kitabı Haziran 2018’de İletişim Yayınlarından çıktı.
Savaş bir halk sağlığı sorunudur!
Türkiye’nin Suriye sınırları içerisinde bulunan Afrin’e 20 Ocak’ta başlattığı operasyona karşılık 24 Ocak’ta ‘Savaş bir halk sağlığı sorunudur’ diyerek (2) tepki gösteren Türk Tabipler Birliği (TTB) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ‘terörist sevici’ olmakla itham edildi. Ardından 20 Ocak’ta TTB Merkez Konseyi üyesi 11 hekim gözaltına alındı. Hekimler tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı ve süregelen yargılamada son duruşma 27 Aralık’ta gerçekleşti. Savcının ceza istediği duruşmada savunma için süre verildi ve diğer duruşma 20 Mart 2019’da gerçekleşecek.
Sağlıkta şiddet
Sağlık çalışanlarına yönelik gerçekleştirilen şiddet eylemleri 2018’de de can aldı. Yeterli bir yasanın bulunmaması ve uygulamadaki aksaklıklar hasta ve hekimi sıkça karşı karşıya getirdi.
Sene içerisinde en fazla ses getiren olay 2 Ekim tarihinde Dr. Fikret Hacıosman’ın silahlı saldırı sonucunda hayatını kaybetmesi oldu. Ölümlerin yanı sıra sene içinde basına yansıyan/yansımayan birçok darp olayına da tanık olduk. 200’e yakın hastanede jandarmanın görevlendirilmesi ve Kasım ayında torba yasa teklifinde yer alan düzenleme ise şimdilik yeterli bir etkiye yol açmadı.
1 Kasım’da Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda görüşülmeye başlanan 44 Maddelik torba kanun teklifi KHK ile ihraç edilen ve güvenlik soruşturmasından geçemeyen hekimleri hedef alan 5. Maddesi ile gündeme geldi.
Torba teklifin içinde sağlıkta şiddetle mücadele ve sigarada düz paket uygulaması maddeleri bulunsa da en çok 5. Madde konuşuldu. Maddenin ilk hali uyarınca bu hekimler SGK anlaşması olmayan özel kurumlar haricinde herhangi bir sağlık kuruluşunda çalışamayacaktı. Madde bu haliyle yasalaşmış olsaydı SGK anlaşmalı özel kurumlarda çalışan binlerce KHK’li hekimin sözleşmesi iptal olacaktı.
Çalışma hakkına yönelik yapılan bu müdahale çok geniş kesimlerin tepkisi ve milletvekillerinin mücadelesi ile önemli ölçüde iyileştirildi. Mevcut haliyle KHK’li hekimler için değişikliğe yol açmayan madde yeni mezun olup güvenlik soruşturmasından geçemeyen hekimleri zorunlu hizmet süresince 450 gün meslekten men ediyor.
Üniversiteler bölündü
19 Nisan tarihinde TBMM’ye sunulan Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı yedi üniversitenin kurulmasını ve 13 üniversitenin bölünmesine dair maddeler içeriyordu.
Bölünecek üniversitelere hiçbir şekilde danışılmadan, tamamen keyfi biçimde gerçekleştirilecek uygulamaya büyük ölçekli karşı çıkışlar oldu. Tasarının ilk halinde İstanbul Üniversitesinden ayrılacak kurum İbn-i Sina Üniversitesi olacak ve ismi Çapa Tıp Fakültesi olarak değiştirilecek İstanbul Tıp Fakültesi ayrılan fakültelerden olacaktı. Daha sonra ayak üstü yapılan bir al-ver ile Cerrahpaşa Tıp Fakültesinin tasarıya girmesi sonucunda günlerce sürecek eylemler başladı. Eylemler tasarının geri çekilmesini sağlayamasa da birçok önemli değişikliğin gerçekleşmesi sağlandı. Son durum itibariyle birinin ismi İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa olmak üzere birbirinden tamamen ayrı olmayan iki İstanbul Üniversitesi bulunuyor.
Barış savunucusu hekimler mahkûm edildi
Kamuoyunda Dilovası’nda (Kocaeli) sanayinin insan ve çevre sağlığına etkileri üzerine yaptığı çalışmayla tanınan Toplum ve Hekim Dergisi Editörü, Halkların Demokratik Kongresi Eşbaşkanı ve Kocaeli Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim dalında öğretim üyesiyken ihraç edilen Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu 17 Şubat tarihinde tutuklandı ve 160 gün tutuklu kaldı.
"Bu Suça Ortak Olmayacağız" bildirisini imzalayan eski TTB Merkez Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy 2 yıl 3 ay, Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı ve İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı 2 ay 6 ay ile şimdiye kadar bir barış akademisyenine verilen en yüksek cezalara çarptırıldılar.
Kriz ve sağlık
Yüksek maliyet ve düşük geri ödemeler yüzünden sağlık hizmetlerinin sağlanmasında yaşanan sorunlar Türkiye’nin içine girdiği ekonomik kriz ile daha da derinleşti. Dolar kurundaki artışla birlikte daha da göz önüne gelen bu durum hala içinden çıkılmaz bir sorun olarak karşımızda duruyor. Özellikle üniversite hastanelerinin içinde bulunduğu borç yükü sebebiyle firmaların ihalelere girmemesi, bu sebeple de birçok hizmetin verilmesinde aksaklıkların oluşması defalarca konuşuldu. Acil düzenleme yapılma ihtiyacı 2019 senesinde de bu konunun bizi meşgul edeceği anlamına geliyor.
Astana bildirgesi yayınlandı
40 yıl önce Kazakistan’ın Alma Ata şehrinde düzenlenen Temel Sağlık Hizmetleri konulu konferansta tüm ülkelere insanların temel sağlık gereksinimlerini karşılamaya yönelik sorumluluklar tanımlayan Alma Ata Bildirisi yayınlanmıştı.
Bu sene, bildirinin 40. yılında Kazakistan’ın diğer bir şehri olan Astana’da tüm bu dönemde yaşanan gelişmeleri değerlendirmek ve yeni bir bildiri yayınlamak üzere ‘Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri Küresel Konferansı’ Dünya Sağlık Örgütü tarafından 25-26 Ekim tarihlerinde gerçekleştirildi.
Kürtaj tartışmaları
Dünyanın çeşitli ülkelerinde kürtajın yasallaşmasına yönelik tartışmalar, referandumlar ve oylamaları izledik. En büyük zafer İrlanda’dan, en büyük yenilgi Arjantin’den geldi. Amerika ve Güney Yarıküreden gelen ilk Papa olan Arjantin doğumlu Papa Fransis, Arjantin’deki oylama öncesinde yaptığı açıklamada kürtajın ‘kiralık katil tutmaktan’ (hiring a hitman) farksız olduğunu söylemişti.
Trans mahkumların sağlık hakkı
Mahpus trans bireyler sürekli olarak transfobik eylemlere maruz kalıyor. Sağlığa erişim hakkı da dahil olmak üzere birçok temel hakları ihlal ediliyor. Kocaeli Gebze Kadın Cezaevinde bulunan bir mahkumun mamoplasti (meme büyütme) ameliyatı Kocaeli Üniversitesi Adli Tıp Anabilim dalının verdiği rapor sonucunda Sağlık Bakanlığı tarafından karşılandı.
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneğinin (CİSST) yaptığı açıklamaya göre bu şimdiye kadar gerçekleşen ilk örnek.
Genç lider hekimlerde bir Türkiyeli
Almanya’da bu sene onuncusu düzenlenen Dünya Sağlık Zirvesi kapsamında Genç Lider Hekimler Programına ilk defa Türkiye’den bir hekim davet edildi. Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Özge Karadağ Çaman bu programdaki hekimler arasından seçilerek zirvede ses getiren bir açılış konuşması gerçekleştirdi.
Prof. Dr. Agop Kotoğyan vefat etti
Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde doğan, burada tıp talebesi olup dermatoloji uzmanlığını aldıktan sonra emekli olana kadar hizmet veren Prof. Dr. Agop Kotoğyan, nam-ı diğer Kolsuz Agop 79 yaşında 13 Şubat günü yine Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde hayata gözlerini yumdu.
500'ün üzerinde uluslararası ve ulusal tıbbi yayınlarda bilimsel makalesi yayınlanan, hem Türkiye hem de Dünya’da önemli hekim kuruluşlarında yer alan Agop Hoca alanının en önemli isimlerinden biriydi. Hem kendisinin hem de ailesinin yaşadığı tüm zorluklara ve diğer ülkelerden gelen tekliflere rağmen son ana kadar Türkiye’de kalmayı tercih eden hocamızı bir kez daha saygıyla anmak istedim.
Aşı karşıtlığı arttı
Tüm Dünya’da artan muhafazakarlıkla paralel bir seyir gösteren aşı karşıtlığı Türkiye için de büyük bir sorun olmaya devam ediyor. 2016 yılında çocuklarına aşı yaptırmak istemeyen aile sayısı 11 bin iken 2017 yılında bu sayının 23 bine çıkması konunun önemle ele alınmasını gerektirdi. Avrupa’da daha vahim olan bu tutum sadece aşı yaptırılmayan çocuklar için değil toplumun geneli için büyük bir halk sağlığı riski oluşturuyor. Kırkıncı yılını kutlayan TTB’nin Toplum ve Hekim Dergisinin üçüncü sayısı (Mayıs-Haziran) Dr. Melike Yavuz’un editörlüğünde ‘Aşı Karşıtlığı’ konusu etrafında özel bir dosya olarak yayınladı. TTB Halk Sağlığı Kolunun hazırlamış olduğu broşür ve Sağlık Bakanlığının oluşturmuş olduğu web sayfasından da konu hakkında ayrıntılı bilgi edinilebilir.
Seçimler ve yeni sağlık bakanı
AKP-MHP koalisyonunun teklifiyle 24 Haziran’a alınan genel seçimler Türkiye’de yeni bir rejimin başladığını deklare etti. Bu sistemde bakanların milletvekili olma zorunluluğu bulunmuyor ve herhangi bir onaylamaya ihtiyaç duymaksızın atamaları Cumhurbaşkanı yapıyor. Yeni sistemle teknokrat ağırlıklı bakanların oluşturduğu kabinede Sağlık Bakanı da geçmiş döneme göre değişiklik gösterdi. AK Partinin Sağlıkta Dönüşüm Programı ile sağlık sistemini piyasalaştırmasının en uç örneği bu makama hastane zincirleri sahibi bir iş adamının (Dr. Fahrettin Koca) getirilmesi ile gerçekleşti.
Aynı zamanda seçim dönemi BEŞ büyük partinin beyannamelerindeki sağlık başlıklarını değerlendiren Dr. Osman Elbek’in ‘Seçim ve Sağlık’ başlıklı makaleleri önemli bir kaynak olarak değerlendirilebilir.
Artan sıcaklık ve hava kirliliği
Bu sene de Dünya’nın bize bir yıl boyunca kullanmamız için sunduğu kaynakları önceden tükettik. Küresel Ayak İzi Ağı’nın belirlediği Dünya Limit Aşım Günü bu sene 1 Ağustos olarak gerçekleşti.
Yıl boyunca küresel ısınma daha kötüye gitti ve fazlasıyla kötü hava solumaya devam ettik. Hükümetlerarası İklim Paneli’nin (IPCC) 1,5°C Küresel Isınma Özel Raporu hükümetler tarafından onaylandı. Dünya Sağlık Örgütü bu sene 30 Ekim-1 Kasım tarihlerinde 1. Küresel Hava Kirliliği ve Sağlık Konferansını gerçekleştirdi.
3-14 Aralık tarihlerinde Polonya’da gerçekleştirilen United Nations Climate Change Conference (COP24) Paris Anlaşmasının uygulamaya konması açısından önemli gelişmelere sahne oldu.
Antibiyotik direnci
Hastalık etkeni olan birçok bakterinin kullanılan antibiyotiklere karşı direnç kazanması küresel sağlık dünyasında endişe kaynağı olmaya devam etti. Türkiye kişi başına düşen antibiyotik kullanımı ve bu doğrultuda direnç gelişimi yönünden Dünya’da önde gelen ülkelerden birisi durumunda. Gereksiz antibiyotik kullanımını engellemek adına hem hekimleri hem de halkı konu hakkında bilinçlendirme çalışmaları gibi hayvancılığa dair düzenlemeler getirmek de büyük önem taşıyor. Rusya tarım ürünleri denetim ajansı Rosselhoznadzor, Türkiye'de süt ve süt ürünleri sektörünün en önemli firmalarından biri olan Sütaş’tan ürün alımını yasakladı. Ajans SÜTAŞ firmasından ithal edilen süt tozlarında antibiyotik kalıntılarına rastlandığını belirtti. Tarım ve Orman Bakanlığının raporunda ise herhangi bir antibiyotiğe rastlanmadığı belirtildi.
İthal büyükbaşlarda şarbon
21 Ağustos’taki Kurban Bayramı sonrası, Brezilya'dan ithal edilen büyükbaşlardan 146’sı şarbon nedeniyle öldü. Ardından İstanbul’da 6 kişide şarbon tespit edilmesi üzerine bir salgın gerçekleşmesi ihtimalleri üzerine konuşuldu ancak endişelerin aksine ülke genelinde bir salgın görülmedi.
Tüm bunları okuyunca bir sene içerisinde bunca önemli olayın yaşanması şaşırtıcı geliyor olabilir. Bu yazıyı derlemek için yazılı basını tararken birçok defa bu düşünce aklımdan geçti. İyisi ve kötüsüyle bir sene böyle son buluyor. Yaşanan haksızlıkların karşısında daha dik durabilmemiz için direnişin gücünü arttırmalı, olumsuzluklar karşısında yılgınlığa kapılmamalı ve güzellikleri çoğaltmak için çaba göstermeliyiz. Daha güzel haberlerle karşılaşacağımız yeni bir sene dileğiyle… (AİN/HK)
Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *