ANASAYFA arrow right Güncel

Örf, adet, gelenek, görenek, utanma, haya ve edep ortadan kalktı

YAYINLAMA: 04 Aralık 2022 / 21.04
GÜNCELLEME: 04 Aralık 2022 / 21.04
Günümüzde yolda yürürken, çarşıda gezerken, parkta spor yaparken veya bir yerde otururken, özellikle gençlerin küfürlü konuşmasını çok sık duyar hale geldik.

Gençler, bir başkası rahatsız olur mu diye hiç düşünmeden küfürlerini yüksek sesle herkesin duyabileceği şekilde söylemekten çekinmiyor… Terbiye ve saygı konusunda son derece sıkıntılı bir kuşak yetişiyor… Sabah, eğitimci, psikolog ve hukukçularla bozulan ahlaki değerlerimizi konuştu

Toplumsal olarak ahlaki bir çöküntü yaşıyoruz

Psikolog Halil Acar, “Büyük şehirlerde örf, adet, gelenek, görenek, utanma, haya ve edep ortadan kalktı. Toplumsal olarak ahlaki bir çöküntü yaşıyoruz. Artık babalarımız, dedelerimiz, büyüklerimiz örnek alınmıyor. Dizilerdeki karakterler örnek alınıyor. Eskiden bir kişi küfür ettiğinde müdahale ediyorlardı, ancak şimdi edemiyorlar. Çünkü müdahale ettiğinizde küfre maruz kalabiliyorsunuz ya da rencide edecek bir söz söylüyorlar. Artık bireyselleştik. Herkes, istediği her şeyi kullanacakmış özgürlüğünde hissediyor” dedi.

Psikolog Halil Acarrrrrrrrrrrrr

Psikolog Halil Acar

Çocuklarımızda eskiye oranla daha yüksek oranda davranış bozukluğu gözlemliyoruz

Eğitim İş Sendikası Gaziantep Şube Başkanı Ali Arpat, “Son dönemlerde, hepimiz çocuklarımızda diğer yıllara oranla daha yüksek oranda davranış bozukluğu gözlemekteyiz. Bu davranış bozukluğu cinsiyetten bağımsız olarak hem erkeklerde hem kız çocuklarında yüksek oranda gözlenmekle birlikte, saldırganlık düzeylerine dahi ulaşabiliyor. Ülke genelinde gözlemlenen bu durum, bizleri de genel gerekçeler aramaya ve önleyici genel çareler üretmeye yönlendiriyor” şeklinde konuşma yaptı.

Ali Arpat son

Eğitimci Arpat, davranış bozukluğunun kız ve erkek öğrencilerde saldırganlık düzeyine ulaşabildiğini söyledi.

Rol model aldığı kişi küfür edince çocuk da bunu normalleştiriyor

Av. Ahmet Ergin Sözen, “Kültürel dejenerasyon kaçınılmaz. Çünkü yaşam değişiyor. Çocuklar belirli alt kültürlerden etkileniyorlar. Buna aracılık eden görsel ve araçsal araçlar çok fazla. İnternetten her türlü pedagojik gelişime aykırı her şeyi dinleyip izleyebiliyorlar. Rol model aldığı kişi küfür edince çocuk da bunu normalleştiriyor” açıklamasını yaptı.

avukat tt

Av. Sözen, rol model aldığı kişinin küfretmesini çocuğun da normalleştirdiğini ifade etti.

Küfür konusunda cinsel eşitliği yakaladık

“Kültürümüzde küfür yok, ama artık küfür konusunda cinsel eşitliği yakaladık’ tespitini yapan Acar, “Kadınlarımız ve erkeklerimiz aynı dille konuşuyorlar. Küfür artık kişinin davranışsal bir özelliği haline gelmiş olabilir. Toplumun içerisinde yer alan yetişkin, şair, siyasetçi, edebiyatçı veya bir sinemaseverden bir argo kelime veya cümle duymak istemeyiz. Çünkü ‘Bu insan böyle bir kelime kullanamaz’ deriz. Ayrıca sosyal çevrede insanların belli bir iletişim şekli bulunur. Bir kültürleri olduğundan ortamlara göre diyaloglarını şekillendirmezler. Dolayısıyla kendi kültürleri doğrultusunda kelime hazinesi ile birlikte cümleler kurarlar” ifadelerini kullandı.

Argo kullanan edebini, felsefesini, kişiliğini daha sonra ise karakterini kaybeder

Asıl sorununun maruz kalmak olduğuna dikkat çeken Acar, “İnsanlar, sosyal ve sözel ilişkilerinde, sohbetlerinde, veznede beklerken, yemek yerken veya parkta yürürken birbirlerini maruz bırakabiliyorlar. Örneğin; arkadaşınızla oturuyorsunuz, yanınızdan geçen iki gencin küfürlü konuşmasına maruz kalabiliyorsunuz. Aynı zamanda edebiyatımızı, şiirimizi ve bilincimizi kaybettik.

İngilizler, 20 yaşındaki bir gencin iletişim kurabilmesi için 70 bin kelimeye ihtiyacı olduğunu söylüyor. Bu rakam Japonya’da 110 bin. Ülkemizdeki ise 20 yaşındaki bir gencin kullandığı kelime sayısı 50’yi geçmiyor. Eğer kelime hazineniz zengin değilse argo kelimeler kullanmaya başlarsınız. Argo ile konuşan insan edebini, felsefesini, kişiliğini daha sonra ise karakterini kaybeder” şeklinde konuştu.

İnsanlar dizilerdeki rol modellere maruz kalıyor

İnsanların dizilerdeki rol modellere maruz kaldığını vurgulayan Psikolog Acar, “Bir dizide toplumun içerisinde kabul göremeyecek bir kişi kahraman olarak gösterildi. Bu kahramanlar küfür ediyor ve aynı zamanda sevgilileri var. Gençlerde bu kişileri kendilerine rol model alıyor. İnsanlar geçmiş dönemlerde birbirlerine, sevgi, saygı ve nezaket çerçevesinde hitap ederdi. Eskiden ‘Nasılsınız, gününüz iyi mi, gününüz, akşamınız hayır olsun’ denilirken, şimdi ise ‘Nasılsın lan, nereye gidiyorsun hödük’ şeklinde hitap ediyorlar” tespitini yaptı.

Ailenin içerisinde sistem çökmeye başladı

Acar, “Ailenin içerisinde sistem çökmeye başladı. Yani aile kavramı yok oluyor. Çünkü erkek, eşine, annesine, babasına küfür edebiliyor. Örneğin; madde bağımlısı bir kişi durumunu normalleştirmek için anneye uyuşturucu kullanmasını tavsiye ediyor ve ikisi de uyuşturucu kullanmaya başlıyor. Bu iki kişi sağlıklı konuşabilir mi? Konuşamaz. Çocuk ise anne ve babaya maruz kaldığından dışarıdaki ortam ile özdeşleşmesi çok zor olmuyor. Dışarıdaki durum evin içerisinden farklı değil” açıklamasını yaptı.

Çocuklarımız sürecin sonunda yeterince rehabilite edilemedi

‘Davranış bozukluğunun dönemsel bir yükseliş olduğunu varsayarsak pandemi döneminin çocuklarda oluşturduğu izlerin yansıması olduğunu düşünmeden geçemeyiz’ diyen Arpat, “Bu dönem ülkemizde yeterince sağlıklı atlatılamamış, çocuklarımız sürecin sonunda yeterince rehabilite edilemedi. Yine ülkenin içinde bulunduğu siyasal, ekonomik vb. dalgalanmalar tüm ülke insanında olduğu gibi çocuklarımızda da davranış bozukluklarını beraberinde getirdi” açıklamasında bulundu.

Ebeveyn kontrollerinin aşırı baskıcı olması ya da tam tersi çocukların aşırı ilgisiz bırakılması

Başkan Arpat, “Çocuklarda görülen davranış bozukluğunun bir başka nedeni ise ebeveyn kontrollerinin aşırı baskıcı olması ya da tam tersi çocukların aşırı ilgisiz bırakılması. Kimi ebeveynlerimizin uyguladığı aşırı kontrol, çocuklarımızı iç dünyalarında buhrana itebildiği gibi, davranışlarında da olumsuz örnekler ortaya çıkarabiliyor. Kimi ebeveynlerinde serbestlik adı altında aşırı ilgisiz bıraktıkları çocuklarımızda kontrolden bağımsız olmanın getirdiği ‘Sapabilen davranışlar’ görülebiliyor. Her iki durumda çocuklarımızın hem psikolojik hem de sosyolojik dünyalarında yanlışları beraberinde getirebiliyor” ifadelerini kullandı.

Çocukların televizyon ve sosyal medya benzeri ortamlarda karşılaştıkları rol modellerin sağlıklı örnekler olmadığını, onları yanlışlara meyletmesine neden olabildiğine sözlerine ekleyen Arpat, “Sosyal medya demişken genel yanlış kanılardan bir tanesi de ‘Hayatın paçası’ olan bu alanı, çocuklardan tamamen almak da doğru bir davranış değil. Gerek gerçek yaşam gerek sosyal medya ve teknolojik ortamların her ikisinde de varlığını doğru şekilde sürdürebilen bireylerin daha sağlıklı psikolojik ve sosyolojik verilere sahip olduğu biliniyor” şeklinde konuşma gerçekleştirdi.

Unutmamalıyız ki bugünün çocuğu yarının Türkiyesi demek

Eğitim İş Sendikası Gaziantep Şube Başkanı Ali Arpat, konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Aslında çocuklarımız, toplumun bir yansıması. Onlarda görülen davranış değişiklikleri toplumsal olarak biz yetişkinlerdeki eksikliğin yansıması. Buradan hareketle çocuklarımızda gözlemlediğimiz her eksiği ya da aşırılığı kendimizde de aramalıyız ve sorunu sadece çocuklar dünyasında değil yetişkinler dünyasında da mercek altına almalıyız. Unutmamalıyız ki bugünün çocuğu yarının Türkiye’si demek.”

Küfür cezalandırılacak bir suç haline gelebilir

Av. Ahmet Ergin Sözen, “Anayasa göre küfür etmek bir tür ifade hürriyeti biçimidir. Buna kanuni sınırlara kadar katlanmak gerekiyor. Eğer kişi küfür ile bir kişiye hakaret, tehdit ve şantaj ediyorsa o zaman kanun devreye girer. Ama bu da ülkeden ülkeye kültürden kültüre değişir. Genellikle hakaret sosyal medya üzerinden küfür aracılığıyla yapıldığında ağırlaştırmış bir sebep sayılabilir. Bu gibi somut ihtimaller olduğunda küfür de cezalandırılacak bir suç haline gelebilir. Ancak sokakta serbest konuşan insanların şaka yoluyla birbirine küfür etmesi ve konuşması kanunen bir suç değil” diye belirtti.

Sözen, “İyi hal indirimi tehdit, şantaj ve hakaret durumuna göre değişir ve somut duruma göre değerlendirilir. Bir kişi ‘Şu kişi bana hakaret ediyor dediğinde’ bunu ispatlamak zorunda. Eğer savcılık bunu yeterli görürse dava açar. Yargılamada ise iyi hal indirimi hâkimin takdirine bırakıldı” değerlendirmesini yaptı. Adem Kesenek

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *