ANASAYFA arrow right Güncel

‘Öldürülen kadınların cebinde koruma talepli dilekçe çıkıyor’

‘Öldürülen kadınların cebinde koruma talepli dilekçe çıkıyor’
YAYINLAMA: 11 Haziran 2020 / 21.19
GÜNCELLEME: 12 Haziran 2020 / 12.26
Emek Parti Başkan Yardımcısı Şükran Doğan, artan kadın cinayetlerine ve şiddet vakalarına dikkat çekmek için açıklama yaptı

Açıklamada, Haziran ayından itibaren en az 7 kadın cinayeti işlendiğini ve 7 kadının da şüpheli şekilde öldüğüne dikkat çeken Doğan, “Öldürülen kadınların cebinden savcılığa yazdıkları koruma talepli dilekçeler çıkıyor” diyerek kadınların korunmadığını vurguladı.

‘İstanbul Sözleşmesi, aile yapısına atılan bomba olarak tanımlandı’

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Salgın sürecinde kadına ve çocuğa karşı şiddet, tüm dünyada hızla tırmanırken, Türkiye’nin de imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi Taraftarı Komitesi 20 Nisan’da Covid-19 Pandemi sürecinde sözleşmenin uygulanmasına ilişkin imzacı devletlere yönelik birtakım eylem ve önerileri içeren bildiri yayınladı. Dünyada kadına karşı hızla yükselen şiddete ilişkin eylem planları tartışılırken, şiddeti önleme ve cinsiyet eşitsizliği bakımından toplumsal bir dönüşümü esas alan ve imzacı devletlere somut görevler veren İstanbul Sözleşmesi’nin önemi daha da ortaya çıktı. Türkiye’de ise sözleşmeyi uygulamak bir yana, sözleşme ‘aile yapısına atılan bomba’ olarak tanımlanarak hedef tahtasına konuldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan sözleşmeyi tekrar gözden geçireceklerini söylerken, yandaş basında artan kadın cinayetleri yerine onu durdurmayı hedefleyen sözleşme tartışıldı. İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanması akabinde düzenlenen 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunla kadınlara fazla haklar verildiği tartışması yürütüldü. Kadınların ve kamuoyunun kitlesel tepkileri sonucu geri çekilen çocuk istismarcılarının affına yönelik yasa salgın sürecinde tekrar gündeme getirildi.

‘En temel insan hakkı olan yaşam hakkını korunmuyor’

İktidara geldiği günden bu yana adım adım kadınların haklarını törpüleyen, ayrımcı politikalarla birlikte bir nefret dili inşa eden AKP hükümeti, en temel insan hakkı olan yaşama hakkını korumuyor. Kadınlar “ölmek istemiyorum, beni öldükten sonra mı koruyacaksınız?” diyerek sesini devlete, kolluk kuvvetlerine duyurmaya çalışıyor. Öldürülen kadınların cebinden savcılığa yazdıkları koruma talepli dilekçeler çıkıyor. Kadın cinayetleri artarken, şüpheli kadın ölümleri de artıyor. “İntihar etti” denilen kadınların sistematik şiddete maruz bırakıldıkları, bu şiddetin sosyal medya ortamında açık açık yayınlandığı ortaya çıkıyor. Kadınların şüpheli ölümlerinde apaçık ortada duran soruların cevaplanması için hiçbir adım atılmıyor. Her gün bir kadın isminin yanına eklenen “Ne oldu?” sorusu, sistemin kadın düşmanlığını ve şiddet kolaycılığını ortaya serecek bir soru olarak karşımıza çıkıyor. Etkili soruşturma, kovuşturma, adil yargılama ve suçu önleme görevi olan devlet susuyor. Konuştuğunda da “Etkili önlemlerimiz sayesinde kadına yönelik şiddet azaldı” diyor; basında yer alan kadın cinayetleri haberlerinin sayısından bile daha az rakamlarla sorumluluğunu gizlemeye çalışıyor.”

‘İnandığınız değerler kadını şiddet dolu hayatlara mahkum ediyor’

Kadın düşmanı politikalar ve pratikler, toplumsal yaşamda eşitsizlik, şiddet ve ölüm olarak kadınlara geri dönüyor. Buna ses çıkaran, itiraz eden her kesim ise düşmanlaştırılarak karşısına aile yapısının ‘kutsallığı’ ile örf ve adetler çıkarılıyor. Geçtiğimiz günlerde kadınların; ayrımcı, cinsiyetçi ve kadını aşağılayan sözlere karşı başlattığı ve çığ gibi büyüyen sosyal medya kampanyasının hemen ertesinde yönetim kurulunda Sümeyye Erdoğan’ın da yer aldığı KADEM kampanyayı ‘inandığımız değerlere aykırı bir boyuta varmıştır’ diyerek eleştirebiliyor. Ortaya çıkan tablo şudur ki; kadına karşı şiddete, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı ses çıkaranlar, bunun değişmesi için mücadele edenler ile bazılarının değerleri uyuşmuyor.  Somalı işçilerin ölümüne "fıtrat" deyip, isyan edene tekme atanlarla, kadınların yaşamlarını dar eden erkek egemen baskılara “değer” diye sahip çıkıp, kadınların eşitsizliğe, şiddete ve baskıya isyanına öfke duyanların aynı kaynaktan beslendiğini biliyoruz. Affetmiyoruz. Öldürülen kadınların çığlıklarını unutmuyor, kadınlar ve kız çocukları öldürülür ve yaşamdan koparılırken ses çıkarmayanların, kadınlar birlikte hareket etmeye başladığında önlerine geçmeye çalışmasını affetmiyor, bu düzenin değişmesi için yan yana omuz omuza daha güçlü mücadele edeceğimizin sözünü bir kez daha veriyoruz.”Esra Aydın

 

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *