ESOB 2. Başkanı İbrahim Buğur, Türkiye’nin 6. büyük kentindeki üniversitede okuyan öğrenci sayısının 7-8 bin gibi çok düşük düzeyde kalmasının düşündürücü olduğunu belirterek, böyle bir kentteki üniversitede öğrenci sayısının en az 30-40 bin civarında olması gerektiğini vurguladı. Öğrenci sayısının fazla olmasının kentin ekonomisine çok önemli katkısı sağlayacağını vurgulayan Buğur, “Üniversite eğitim, kültür, ekonomi ve sosyal anlamda çok önemli. Fakat biz bunu göremiyoruz. Yani üniversitenin çıkıp kendini bu kent halkına anlatması gerek. Ne yapıyor veya ne yapabilir? Üniversite bu kente, bu kent insanlarına nasıl faydalı olabilir, bunu araştırmalıdır. Ama bu tür faaliyetler hiç olmuyor. Bu önemli bir eksikliktir” dedi.
GTO Başkan Vekili Zeki Yağcı, üniversitenin halka çok yakın olmadığını belirterek, “Üniversiteler halkla iç içe değil, bilim yuvasına bu yakışmaz. Bu kentin esnafı, sanayicisi, çalışanı ile üniversite iç içe olmalı, birbirine yakın olmalı. Üniversite bu kesimleri dinlemeli, sürekli diyalog içerisinde olmalı. Sosyal aktivitelerini geliştirmeli. Kültür sanat alanlarında araştırma yapmalı” diye konuştu.
Gaziantep Üniversitesinde öğrenci sayısının az olduğuna dikkat çeken Yağcı, “Üniversitede sosyal bölümlerin açılmasına ağırlık verilerek, öğrenci sayısının artırılması yönünde bir gayret gösterilmedi. Şimdi 30 bin öğrenci düşünürseniz, bu önemli bir ekonomik potansiyeldir. Ama bugünkü öğrenci sayısı kent nüfusu ile orantılı değil. Kahramanmaraş buna en yakın örnek. Sütçü İmam Üniversitesindeki öğrenci sayısı kent nüfusunun 3-4 katı. Bu örneği çoğaltmak mümkün” dedi. Yağcı, üniversitede yaşanan son olayların da üzücü olduğunu sözlerine ekledi.
Genel İş Sendikası 9. Bölge Başkanı Nihat Bencan, üniversitenin kapalı bir kutu gibi ne yaptığının bilinmediğini söyleyerek, sosyal faaliyetlerin de yetersiz olduğunu vurguladı. Araştırma Hastanesi’nde ne olup bittiği, hangi hastalıklarla ilgili çalışma yapıldığı, ya da nelerin incelendiği konusunda hiçbir bilgiye sahip olmadıklarını kaydeden Bencan, “Bilim yuvası kapalı kutu gibi faaliyet yürütemez, insanlarla iç içe olması gerek. Sosyal ve kültürel faaliyetleri ile biraz daha öne çıkmalı. İstanbul, İzmir’deki üniversitelerin öğretim üyelerinin açıklamalarını okumaktan ve işitmekten usandık. Gaziantep Üniversitesi’nde neden böyle bir şey yok?
Üniversitenin kapalı kutu olması nedeniyle kimse tercih etmiyor. Ne öğrenci, ne öğretim üyesi buraya gelmek istiyor. Düşünün bir milyon nüfuslu bir kentin üniversitesinde 7-8 bin öğrenci okuyor, bu sayı biraz garip. Üstelik burası Türkiye’nin 6. büyük kenti. Öğrenci sayısı 4-5 kat fazla olması gerekirken son derece düşük. Sanki düşük olması ile kalite mi var, hayır, icraatlar meydanda. Yapılan bir kşey yok, o halde sayının düşük tutulmasının faydası nedir” dedi.
RSS