Memur ve emeklinin hızla yoksullaştığını dile getiren Bayram, “Enflasyon ortamlarının en büyük mağdurları memur ve emekliler ile ücretinden başka geliri olmayanlar. Memur ve emeklilerinin enflasyon alacaklısı olması yoksullaşmalarının artması anlamına geliyor. Hükumet artık memur ve emeklilerinin feryadını duymalı, kayıplarının karşılanmasını sağlamalı” diye konuştu.
Bayram, “Memur ve emeklilerine yapılacak ödemeleri ‘Ekonomik bir sorun’ olarak gören bir iktidar anlayışının yetkili sendikalarla anlaşıp milyonlarca insani yoksulluğun pençesine itmesi kabul edilemez. Elektrik, su, doğalgaz, ekmek gibi temel tüketim kalemlerindeki artışlar devletçe sübvanse edilmeli. Kamu görevlileri için vergi dilim oranları yüzde 15’te sabitlenmeli, enflasyon altında alınan artışlara bir de vergi dilimi kesintileri eklenmemeli” dedi.
Bayram, “TÜİK tarafından açıklanan ancak hiçbir şekilde vatandaşın ciddiye almadığı ve alay konusu haline gelen ısmarlama rakamlara göre, Ekim ayında enflasyon 2.39 arttı. Bağımsız araştırma grubu olan ENAGRUP (Enflasyon Araştırma Grubu)’a göre ise Ekim ayı enflasyonu yüzde 6,90, yıllık enflasyon oranı ise yüzde 49,87 olarak gerçekleşti. Aradaki fark TÜİK’in eli aracılığı ile cebimizden alınan” ifadelerini kullandı.
TÜİK’in araştırmaları sivil denetime açılması elzem hale geldi
TÜİK’in, araştırmalarının güvenilirliğinin sağlanması için sivil denetime açılmasının elzem hale geldiğini kaydeden Bayram, “Sokaktaki vatandaştan Cumhurbaşkanına kadar herkesin pahalılıktan şikâyet ettiği ve vatandaşların zamları takip etmeye mecalinin kalmadığı bir dönemde TÜİK’in verilerini nereden ve nasıl topladığı gerçekten muammaya dönüştü. Vatandaşın hızla yoksullaştığı bir ortamda, enflasyonu düşük göstermek için TÜİK’in durumdan vazife çıkarması abesle iştigal. Vatandaşın açıklamalarını ciddiye alabilmesi için hesaplamalarının istatistik kurallarına ve etik değerlere uygun hale getirilmesi gerekir” şeklinde açıklama yaptı. Fatma Karabacak
RSS