ANASAYFA arrow right Güncel

‘Mağdur çocuklar için çok endişeliyiz’

‘Mağdur çocuklar için çok endişeliyiz’
YAYINLAMA: 27 Mayıs 2020 / 21.04
GÜNCELLEME: 27 Mayıs 2020 / 21.20
Salgın sürecinde çocukların yaşadığı hak ihlallerini, maruz kaldıkları istismarı ve uğradıkları şiddete dair Gaziantep Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nde gönüllü Av. Meryem Duacı çarpıcı tespitlerde bulundu

Gaziantep Barosu CMK Servisinin “Çocuğun cinsel istismarı suçu” nedeniyle yapılan avukat görevlendirmelerinde bir azalma yaşandığını kaydeden Duacı, “Pandemi sürecindeki bu düşüşün, çocukların istismarını ortaya çıkaracak eğitim kurumlarına ya da diğer kurumlara erişememiş ve üçüncü  kişilerin gözleminden yoksun kalmış olmalarına bağlayabiliriz” dedi.

‘2020 yılında görevlendirmelerdeciddi oranda azalma var’

Baronun, 10 Mart-20 Nisan tarihleri arasındaki 2018-2020 yıllarındaki görevlendirmelere ilişkin veriler paylaştığını hatırlatan Duacı, bu verilerde 2018 yılının 10 Mart ve 20 Nisan tarihleri arasındaki avukat görevlendirme sayısının 100, 2019 yılında 150 olduğunu, ancak 10 Mart ve 20 Nisan 2020 tarihleri arasında görevlendirme sayısının 50’ye düştüğünü söyledi. Duacı, “Dolayısıyla 2018 ve 2019 yıllarındaki verilere göre 2020 yılında görevlendirmelerde ciddi oranda azalma görüyoruz” diye konuştu.

‘Sokağa çıkma kısıtlamalarının istismar verilerine olumlu etkisi oldu’

Verilerdeki düşüşün birden fazla değişkene bağlanabileceğini kaydeden Duacı, “Çocuklar, pandemi nedeniyle alınan tedbirler kapsamında 20 yaş altına getirilen kısıtlamalarla evlere kapanmış oldu. Sokağa çıkma kısıtlamasının bu anlamda çocukların sokakta tanımadığı üçüncü kişilerin istismarına maruz kalmasından koruduğunu söyleyebiliriz. Çocuğun sokakta tanımadığı üçüncü kişiler tarafından kandırılarak, zorlama yoluyla veya tehditle istismara uğraması da yüksek oranda seyrediyor. Dolayısıyla pandemi sürecinde eve kapanmayla beraber kendilerini sokakta ya da oyun alanlarında bekleyen tehlikeli kişilerden korunmalarının istismar verilerinin düşmesinde olumlu etkisi olduğunu söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.

‘Evlere kapanmayla beraber bir kesinti yaşandı’

Ancak yukarıda sözü edilen durumun aile içindeki istismar ve şiddet olayı için geçerli olmadığının altını çizen Duacı, çocuğa cinsel istismarı adliyeye yansıyan vakalardan görüldüğü kadarıyla en çok tanıdığı ve güvendiği aile bireylerinden geldiğini vurguladı. Çocuğunun aile içerisinde uğradığı istismarı veya şiddeti anlamlandırmaması ya da ailenin diğer fertlerine zarar gelecek korkusu nedeniyle üçüncü kişiye anlatamadığına ve olayı gizlemeyi tercih ettiğine dikkat çeken Duacı, “Dolayısıyla gizli kalan istismarın ortaya çıkarılması eğitim kuruluşları ve sağlık çalışanları sayesinde oluyor. Eğitim kurumlarındaki rehber öğretmenler, çocuğun davranışlarını gözlemleyerek, içe kapanık olması, ders başarısının ani düşmesi, kaygılı ve hırçın olması gibi bazı verilerle çocuktaki değişimi fark edip, altta yatan nedenleri tespit etmeleri sonucu adli mekanizmalara iletmeleriyle süreci başlatıyorlar. Evlere kapanmayla beraber burada bir kesinti yaşandı” diye konuştu.

‘Pandemiyle üçüncü bir kişinin gözlemi ortadan kalkmış oldu’

Çocukların pandemi sürecinde eğitim kurumlarından uzaklaşmalarının istismarın saptanmasında olumsuz durum yarattığını vurgulayan Duacı, diğer yandan da çocukların sağlık kurumlarına erişiminin olmamasının da istismar ve şiddetin saptanmasını olumsuz etkilediğini kaydetti. Duacı, “Sağlık kurumuna gelen bir çocukla ilgilenen hekim, çocuğun vücudundaki kaza dışı yaralanmaları gördüğünde, ihmal ya da istismar şüphesini uyandıracak belirtiyle karşılaşması halinde bunu yetkili kurumlara bildiriyor. Pandemi ile beraber üçüncü bir kişinin gözlemi ortadan kalkmış oldu. Şunu da belirtmek gerekir, suçu bildirme yükümlüsü olan kamu görevlileri ve sağlık çalışanlarının çocuğun istismara uğradığına ilişkin belirtilerle karşılaştıklarında yetkili makamlara bildirmeleri, kanundan kaynaklanan bir yükümlülük ve bu yükümlülüğü yerine getirmeyenlerin cezai sorumluluğu bulunmaktadır. İstismar i görevlendirme sayısındaki düşüş ilk bakışta olumlu gibi görünebilir, ancak bu yanıltıcı olacaktır. Dolayısıyla çocuk istismarının pandemi sürecinde düşmüş olmasını, çocukların istismarını ortaya çıkaracak eğitim kurumlarına ya da diğer kurumlara erişememiş ve üçüncü kişilerin gözleminden yoksun kalmış olmalarına bağlayabiliriz” dedi.

‘Çocukların ulaşabilecekleri bir yardım hattı yok’

Çocukların yüksek oranda aile içerisinde istismara uğradığının, verilerle bilinen bir gerçek olduğunu hatırlatan Duacı, bu süreçte evin çocuklar için risk olması göz önünde bulundurularak aile içinde çocuğa yönelik izleme politikalarının geliştirilmesi ve aile ortamında düzenli kontrollerin sağlanması gerektiğini belirtti. Duacı, “Kuruma ihmal vakası olarak bildirilen çocukların en azından kontrolleri ilgili kurumlarca tespit edilip hem aileye hem de çocuğa destek amaçlı programlar oluşturulabilirdi” dedi.

Uzaktan eğitimle beraber çocukları takip edemeyen eğitimcilerin bu süreçte öğrencileriyle düzenli aralıklarla görüşüp çocuğun hayatındaki değişimlerden haberdar olmasının büyük bir önem arz ettiğinin altını çizen Duacı, “Bunun için de okulların kapsamlı bir çocuk koruma programlarının bulunması ve bu programın da pandemi süreciyle derhal uygulanabilmesi gerekir. Şu an için geç kalınmış uygulamalar olabilir, ancak hayatımızın merkezinde olan çocukları korumaya yönelik ilgili kurumların kapsamlı bir programları bulunmalıdır. Diğer taraftan istismar bildirimini kendisi yapabilecek yaşta olan çocuklar için başvuru mekanizmalarını nasıl kullanabileceklerine dair görsel ya da yazılı bilgilendirmeler yapılmadı. Başvuru mekanizmalarına erişim konusunda kamu spotu şeklinde aileleri ve çocukları bilgilendirici içerikler yayınlanabilirdi. Alo 183 ve Polis İmdat dışında çocukların ulaşabilecekleri bir yardım hattı şu anda bulunmamaktadır. Bu hattın da yoğunluğundan kaynaklı problemler yaşandığını biliyoruz” ifadelerinde bulundu.

‘Eğitim hakkından yararlanma konusunda derin bir eşitsizlik ortamı var’

Pandemi sürecinde ekonomik yetersizliğin sonucunda aile içinde çocuğa yönelik fiziksel ve psikolojik şiddetin de arttığına dikkat çeken Duacı, “Ekonomik yetersizlik ve işsizlik sebebiyle, hayatını günlük kazancıyla idame ettiren ailelerin çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandıklarını biliyoruz. Bu da çocukların yetersiz beslenmesine neden oluyor. Diğer yandan, kalabalık bir aile ortamında ekonomik sıkıntı çekmenin verdiği huzursuzluk çocuğa yönelik fiziksel istismarı artıran faktör olarak karşımıza çıkıyor. İnfaz yasasında yapılan değişiklikle beraber cezaevlerinden yapılan tahliyeler sonucunda, tahliye olanların tekrar aile içerisine dönüşleriyle beraber büyük bir risk ortamı oluştu. Mağdurlar için hangi koruyucu mekanizmalar oluşturulduğu açıklanmadığından özellikle çocuklara ilişkin endişe duyuyoruz. Yine pandemi sürecinde, çocukların eğitim hakkı kapsamında, uzaktan eğitime erişimleri konusunda da sorunlar yaşanmaktadır. Büyük illerde bilgisayar ve telefon desteği ile eğitime erişilebilirken kırsal kesimde yaşayan ve bilgisayarı bulunmayan çocuklar için bu erişim mümkün olamamakta, bu da eğitim hakkından yararlanma konusunda derin bir eşitsizlik ortamı yaratmaktadır. Özellikle yakın zamanda sınava girecek öğrenciler için bu durum kaygı vericidir” diye konuştu.

‘Etkin mücadele edilmesi için kapsamlı istatistiki veriler tutulmalıdır’

Duacı, son olarak şunları söyledi: “Cinsel istismar, aile içi ve ev ortamında sıklıkla meydana gelen şiddet türlerinden birisi olduğundan bu durumun aile içerisinde fark edilmemesi veya saklanmak istendiği durumlar olabilmektedir. Aile içerisinde durumun fark edilememesi veya saklanmaya çalışılması nedeniyle Lanzarote Sözleşmesi’nde (çocukların cinsel sömürü ve cinsel istismara karşı korunmasına ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi) de belirtildiği üzere eğitim, sağlık, spor, sosyal koruma, kültürel aktivite alanlarında birebir ilişki içinde çalışan profesyonellerin çocuklara karşı cinsel istismarın kendini gösteriş biçimleri ile ilgili eğitim almaları ve bunu ortaya çıkararak çocuğa gerekli desteği sağlayabilecek becerileri edinmeleri gerekmektedir. Çocuğa yönelik cinsel istismarla etkin mücadele edilebilmesi için kapsamlı istatistiki veriler tutulmalıdır. Çocukların kendilerini her türlü istismardan korumalarına yönelik eğitici bilgilendirmeler, başvuru mekanizmalarına ilişkin kamu spotları, ebeveynleri bilinçlendirmeye yönelik çalışmalar ve tüm kurumların, eğiticilerin, sağlık çalışanlarının sorumluluk bilinciyle hareket edip işbirliği içerisinde çalışmalarıyla çocuk merkezli programlarla çocuklarımızı ve onların haklarını koruyabilir, sağlam bir geleceğin temellerini bu sayede atabiliriz.” Esra Aydın

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *