Liyakatsiz yöneticilerin yandaş kayırmalarına şahit oluyoruz
“Dertlerimiz aynı, sorunlarımız ortak” ifadelerini kullanan Türk Tarım Orman Sen Gaziantep Şube Başkanı Cuma Erol, “Ek zam istiyoruz. Çünkü işverenimiz olan hükümet, her gün, her şeye zam yaparak, zaten düşük olan ücretlerimizi sürekli eritiyor” dedi.

Başkan Erol, “Hepimizin ortak bir noktası var; yaşamak için çalışmak ve emek-gücümüzü satmak zorundayız. Hepimiz evimize ekmeğimizi aynı yerden aldığımız maaşlarla götürüyoruz. İnsanca bir yaşam ve işimiz olsun istiyoruz. Çünkü bizim için işsizlik açlık demektir. Çalışma şartlarımızın iyileştirilmesini, yönetici atamalarında hep sözü edilen ama bir türlü uygulanamayan liyakat kriterinin uygulanmasını istiyoruz. Liyakatsiz yöneticilerin kurumları ne hale getirdikleri görüyoruz, yaşıyoruz. Sürekli bürokratik terörlerine, yandaş kayırmalarına şahit oluyoruz” serzenişinde bulundu.
Ödediğimiz vergilerin karşılığını almak en doğal hakkımız
Geleceğe güvenle bakmak istediklerini söyleyen Erol, “Kendimize, ailemize, çocuklarımıza iyi bir gelecek hazırlamak istiyoruz. Okumak, gezmek, eğlenmek bizim de hakkımız. Biz, sürekli kıt-kanaat geçinmek, markete gitmek için bile maaş günlerini beklemek istemiyoruz. Sosyal haklar istiyoruz. Yıllarca ödediğimiz keseneklerin ve vergilerin karşılığını almak, bizim en doğal hakkımızdır. Vergi ve keseneklerimizin birilerine ucuz kredi olmasını değil; ucuz konut, hastane, kreş, okul, eğitim araç-gereci olarak bize dönmesini bekliyoruz. Adil yönetilmek istiyoruz. Her gelen siyasi iktidarın kendi yandaşlarını başımıza amir olarak dikmesini, tayinimizi yer değiştirmemizi, ödüllendirilmemizi kendi yandaşlarına öncelik vererek yapmasını istemiyoruz” ifadelerini kullandı.
Refah ve gelişmeden hakkımız olan payı, adaleti, huzuru, güveni istiyoruz
Erol, “Bütün zenginlikleri ve değerleri üretenler olarak, bu değerlerden, refah ve gelişmeden hakkımız olan payı, adaleti, huzuru, güveni istiyoruz. Anayasa ve yasalardaki haklarımızı, işçi kardeşlerimiz gibi toplu sözleşme haklarımızı kullanabiliyor muyuz? Hayır. Peki, ama neden? Çünkü önemli yanlışlar yapıyoruz. ‘Bana değmeyen yılan bin yaşasın’ diyoruz. Yasaların bizi koruyacağını sanıyoruz. Yasalar yeterli olmuyor. Ayrıca, bir üstümüzdeki amirler, yöneticiler tarafından kolayca çiğneniyor, haklarımız gasp ediliyor. Çünkü yasalar bir örümcek ağı gibidir; küçük sinekler yapışıyor, büyük sinekler delip geçiyor. Sorunlarımızın çözümünü boş vaatler veren hükümetlerden, hükümet memuru olmuş, bir yerlere payanda olmuş kişi ve kuruluşlardan bekliyoruz. ‘Ben olmasam da birileri hak arıyor, bir kazanım olursa bende faydalanırım nasıl olsa’ diyoruz. Basit bir görev değişikliğini, idareciliği daha önemli görüyor, arkadaşlarımızı, değerlerimizi satıyoruz. Bizim için hak arayan, risk alan, bedel ödeyen kişileri acımasızca eleştiriyor, aşağılıyor, destek vermek yerine şevklerini kırıyoruz” siteminde bulundu.
Haklarımızı almak ve geliştirmek için güçlü olmamız gerek
Hükümetlerin yasama yetkileri, güvenlik güçleri, teftiş kurumları, birlikleri siyasi payandaları ve en önemlisi hormonla besleyip büyüttükleri memuru içeriden vuran sarı sendikalarının olduğunu kaydeden Türk Tarım Orman Sen Gaziantep Şube Başkanı Cuma Erol, konuşmasını şöyle bitirdi: “Hükümetlerin, bizim kafamızı karıştıran, gerçekleri bizden gizleyen gazeteleri, radyoları ve televizyonları var. Bütün zenginlikleri biz üretiyor, biz yaratıyoruz, geleceğe nesiller hazırlıyoruz. Ama payımızı alamıyoruz. Haklarımızı almak ve geliştirmek için güçlü olmamız gerek. İşverenimiz olan hükümetler karşısında güçlü olmanın yolu, en az onlar kadar örgütlü olmaktan, tepkisini göze alamayacakları kadar büyük bir kitle olmaktan geçer. Doğru yerde örgütlenmek ortak çıkarlar temelinde, ortak hedefler için birleşmek demektir. Binlerden, yüz binlerden oluşan örgütlü çalışanlar yenilmez bir güçtür. Fakat sen yoksan hep bir eksiktir. Çözümün parçası olamıyorsan, sorunun parçasısın.” Fatma Karabacak