ANASAYFA arrow right Yaşam

‘Laik hukuk devletine yakışmayan nefret söylemleri kabul edilemez’

‘Laik hukuk devletine yakışmayan nefret söylemleri kabul edilemez’
YAYINLAMA: 29 Nisan 2020 / 20.42
GÜNCELLEME: 30 Nisan 2020 / 17.05
Diyanetin Cuma Hutbesini değerlendiren Av. Aysu Berfin Çelik, lâik ve sosyal hukuk devleti ilkelerine ters olduğunu söyledi

Geçtiğimiz günlerde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tüm camilerde okuduğu ve web sitesinde de yayınlandığı Cuma Hutbesi'nde eşcinselliğin "sapkınlık" ve nikahsız yaşamanın “haram” olduğu söylemi, birçok kesim tarafından nefret söylemi, ayrımcılık ve hedef gösterme olarak değerlendirildi. Konuya ilişkin görüştüğümüz Av. Aysu Berfin Çelik, Diyanetin tartışma konusu olan söyleminin, dini ve ideolojik perspektif ile bakılan bir anlayışa dayandığı değerlendirmesinde bulundu.
‘Yasalara aykırılık içeren söylem, suç unsuru içermektedir’

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre, Diyanetin nefret suçu işlediğini söyleyen Çelik, “Anayasa’nın 2’inci maddesine göre ; “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir. Ayrıca anayasanın  10’uncu maddesine göre: Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. (Ek fıkra: 7/5/2004-5170/1 md.) Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin (Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı) Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Yine anayasanın 20 maddesine göre, herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. Türk Ceza Kanunu TCK Madde 216 Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Türk Ceza Kanunu (“TCK”) 122. Maddedesine göre ise,  “Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle; a) Bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya kiraya verilmesini, b) Bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanmasını, c) Bir kişinin işe alınmasını, d) Bir kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını, engelleyen kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” dedi.
‘Hukuki bir dayanağı yok’
Hutbenin hukuki bir dayanağı olmayan nefret söylemi içerdiğine dikkat çeken Çelik,  Anayasanın madde hükümlerinde belirtildiği gibi, inancı, mezhep farklılığı nedeniyle beslediği nefret neticesinde önyargılı ve düşmanca harekette bulunan, ayrımcılığa ve hak kaybına sebebiyet veren kişinin hürriyete karşı suç işlediği başlığı altında yer alan nefret ve ayrımcılık suçunu işlemiş olarak kabul edileceğini kaydetti. Çelik, “Görüldüğü üzere gerek Anayasamız gerek uluslararası hukukta düzenlenen yasalara aykırılık içeren söylem, suç unsuru içermektedir. Bu tartışma, tamamen dini ve ideolojik perspektiften bakan anlayışa dayanmaktadır. Hukuki bir dayanağı olmadığı gibi demokratik laik hukuk devletine yakışmayan nefret söylemleri kabul edilemez” ifadelerini kullandı.

‘Lâik ve sosyal bir hukuk Devleti ilkelerine ters düşmektedir’

Çelik, Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşları arasında ayrımcılık yapılması anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu vurgulayarak, “Kimse medeni hali kimliği nedeniyle şiddete maruz bırakılamaz nefret söylemleri ile halkı şiddete yönlendiremez” dedi. Diyanetin yapmış olduğu açıklama ayrımcılık ve şiddetin meşrulaştırılması olarak değerlendiren Çelik, “Cumhuriyet savcılarının bu konuda hak arayan barolar hakkında suç duyurusunda bulunması yargının bağımsızlık ve tarafsızlığını yitirdiğinin en büyük göstergesidir. Alenen suç işleyen bir kamu görevlisine karşı hak arayan barolar hakkında suç duyurusunda bulunmak, hukuka akla mantığa aykırıdır. Anayasamızda (madde 2) yer alan değiştirilemeyen ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devleti ilkelerine ters düşmektedir.  Hukuk devletinin en önemli unsuru olan insan haklarına saygıyı ve insan onurunu odak noktası yapan düzenlemeleri uygulamaya koymaktadırlar” ifadelerinde bulundu.

‘İlimden gidilmeyen her yolun sonu karanlıktır’

İnsan hakları;  kişilerin insan olmalarından dolayı sahip oldukları dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez haklar olduğunu bir kez daha hatırlatan Çelik, “LGBT hakları insan haklarıdır LGBT savunmak temel hak ve özgürlükleri savunmaktır” dedi. Çelik son olarak da şunu söyledi: “Hacı Bektaş Veli’nin dediği gibi, ilimden gidilmeyen her yolun sonu karanlıktır.” Esra Aydın

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *