ANASAYFA arrow right 20 Yıl Önce

Köyünde kalan daha mutlu

Köyünde kalan daha mutlu
YAYINLAMA: 22 Aralık 2022 / 17.29
GÜNCELLEME: 22 Aralık 2022 / 17.29
Köyünden kente göçenler açlık ve işsizlik çilesi ile boğuşurken, onlar köylerinde kalıp ürettikleri ürünü satarak, daha rahat ve mutlu bir yaşam sürüyorlar. Kendi ailesinden uzak, hepsinin yüzü gülüyor.

Onlar köylerinden kopmadan, kendi ortamlarında dişleriyle tırnaklarıyla üretip kazanarak, huzurlu bir yaşam sürüyorlar. Altıncı ay memleketinde komşu ve akrabaları ile yaşayan biber kurutucuları, geriye kalan altı ayda Nurdağı’ndaki toprakları işleyip hem kendileri kazanıyor, hem de toprak sahiplerine kazandırıyor.

Henüz dokuz yaşında bir ilkokul öğrencisi olan Leyla Arık, ailesi ile birlikte biber toplamaya gelmiş. Köylerinde okulların bir hafta geç açılacak olmasını fırsat bilen küçük Leyla, aileye katkı sunabilmek için pazar günü gideceğini söylüyor kasabalarına. Ailesi, Ekim sonuna kadar Nurdağı’nda kalacağı için bir yakınının yanında okuyacağını söyleyen Arık, yaşamından mutlu görünüyor.

Hayvanları ile birlikte göç ediyorlar

Onlar, toprağını terk edip şehre gelen milyonlarca insanlar gibi sıkıntı yaşamıyor. Doğal dokuları içinde, ancak çocuklarını okula göndermeyi de ihmal etmiyorlar. Köyde çalıştıkları tarlalara saptan samandan evler yapıp, çadırlar kurmuşlar, biberin düşük fiyattan alıcı bulmasından ve devletin kendilerini doğru yönlendirmemesinden başka hiçbir şeyden yakınmıyorlar. Anne, baba, çocuklar bir arada bir tarafta inekleri, bir tarafta keçileri ve civcivleri hayatın tadını çıkarıyorlar. Şanlıurfa’nın Suruç İlçesi’nden gelmiş olan Halil Akbalık, “Mart ayında bu köye gelip bizir tohumlarını toprağa atıyoruz. Mart’ta başladığımız çalışma Ekim’e kadar devam ediyor. Ekim’de satışları yaptıktan sonra kazandığımızın yarısını toprak sahibine veriyor, yarısını da kendimiz alıyoruz. İlkbahar ve yaz boyunca verdiğimiz bu emeğin karşılığı aldığımız parayla, mevsimlik ihtiyaçlarımızı temin ediyor, kalanıyla da günlük ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz” diye konuştu.

İşçilik ve gübre fiyatları artıyor biber fiyatı yerinde sayıyor

Ömer Arık ve eşi Zehra Arık da on yıldır Kahramanmaraş Kale kasabasından Gaziantep’e gelenlerden. Ömer Arık, “Bu yıl yağışların fazlalığından ekimin geç yapıldığını ve ürünün verimsiz olduğunu belirtirken, her yıl Mart’ta yapılan ekimler bu yıl Nisan sonunda yapıldı. Bu nedenle mevsimin başlarında biraz mağdur olduk. Çünkü biz ailelerimizle birlikte gelip burada çadır kurup, yaz bitene kadar da çadırda kalıyoruz. Bu yıl yağmurdan dolayı toprağa tohum geç attığımız gibi, verim de az oldu. Buna rağmen biber fiyatlarında bir artış yok. Herkes ekonomik krizleri bahane edip ürünü ucuza kapatma gayretinde. Mart’tan beri emek verdiğimiz biberin kilosu 600 bin TL ile 800 bin TL arasında. Ancak biz biberi yaş olarak satmıyoruz, kurutup satıyoruz. Kurutup satınca da 2 milyon ile 2 milyon 220 bin liradan alıcı buluyor. Fakat bu fiyat geçen yılın fiyatı. Geçen yılki fiyatlardan satış yaptığımızdan, korkarım memlekete elimiz boş döneceğiz. Çünkü biz ürünü geçen yılki fiyattan satıyoruz, ancak biz gübreyi, tohumu ve işçiliği geçen yılki fiyattan ödeyemiyoruz. Hepsi zamlandı. Girdilere zam gelirken ürüne zam gelmiyor” diyor.

Ürün ihtiyacı ve fiyatı Allaha emanet

Biber ekimi için ailesi ile birlikte gelen Halil Akbalık da bu yıl biberin ucuzluğundan yakınırken, devletin üreticiyi doğru yönlendirmediğini söylüyor ve “Biz kimin ne kadar biber alacağını, iç ve dış piyasanın ne kadar ihtiyacı olduğunu bilsek ona göre biber ekeriz. Ancak bizi bu konuda uyaran, yönlendiren hiçbir kurum yok. Biz 5-6 ay emek verdikten sonra piyasadan haberdar oluyoruz. Böylelikle kazanmak ya da zarar etmek yalnızca şansa kalıyor” diye konuşuyor.

İşçilik yapsak kafamız daha rahat olur

Eskiden biber ekip kurutmanın karlı bir iş olduğunu, ancak işçilik ve gübre fiyatlarının artmasının üreticiyi mağdur ettiğini belirten Akbalık, “Şubat ve Mart’ta başlıyoruz borç etmeye. Tohumu, gübreyi, aletleri, akaryakıtı borca alıyoruz. Borca aldığımız için çoğu zaman bunlara faiz de ödüyoruz. Dönemin sonunda ürün ucuza gittiği zaman mağdur olma endişesi yaşıyoruz. Çünkü bizim çocuklarımızın kaderi yaz günü kazandığımız paraya bağlı. Burada üç yaşında çocuk da var askerliğini yapmış insan da var. Gece gündüz demeden ailece çalışıyoruz. Ancak ne kadar para kazanacağımızı önceden kestirmek mümkün değil. Oysa devlet kimin ne kadar üreteceğini önceden tespit edecek olsa biz de alacağımızı, vereceğimizi biliriz. Bazen tarlalarda çalışan işçilerin bizden daha şanslı olduklarını düşünüyorum. En azından onlar günlük kazandıklarını günlük yiyorlar, toprağa yatırım yapmak için borçlanmıyorlar” dedi.

Biber üreticileri, kuruttukları kırmızı biberlerin yanı başına kurdukları barakalarda yaşıyor, ama karınları tok, kafaları rahat. Biberi sattıktan sonra, kışlık erzaklarını alıp köylerine dönecekler.

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *