ANASAYFA arrow right Güncel

Kadın bedeni ve yaşamını siyasete araç yapmaktan vazgeçin

Kadın bedeni ve yaşamını siyasete araç yapmaktan vazgeçin
YAYINLAMA: 16 Haziran 2020 / 22.21
GÜNCELLEME: 17 Haziran 2020 / 13.42
“Gaziantep KESK Kadın Meclisi üyeleri olarak, nereden kimden gelirse gelsin, hangi kadına yönelik olursa olsun, kadın kimliğine, kadın bedenine, kadın yaşamına yönelik ayrımcı, kutuplaştırıcı, cinsiyetçi, şiddeti besleyen eril zihniyete karşı mücadelemizi ve tepkimizi büyüteceğiz”

Kadın Meclisi, sistematik olarak artan kadın cinayetlerine, son zamanlarda sosyal medyada kadınlara yönelik cinsiyetçi saldırılara ve çocuk istismarı faillerine evlilik yoluyla af düzenlemesine tepkisini sürdürüyor. Kadınlar açıklamada, kadına yönelik cinsiyetçi ve ayrımcı söylemlerden, kadınların kazanılmış haklarını ortadan kaldıran uygulamalardan ve cinsel istismarı faillerine af getirilmesinden vazgeçilmesi çağrısında bulundu.

‘Saldırılar şiddet, istismar sonucunu yaratmaktadır’

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Ataerkil ve kapitalizm ortaklığı ile eril bir anlayışın hayatın her alanında yaygınlaşması sonucu, cinsiyetçi söylem ve politikalar karşılık bulmakta ve "kadına yönelik cinsiyetçi, tekçi, istismarcı, ayrımcı yaklaşımlar ve şiddet"  her geçen gün artmaktadır. Kadın yaşamına, emeğine, bedenine, kimliğine karşı saldırı hiç olmadığı kadar artmış durumdadır. Her gün yüzlerce kadın evde, işte, sokakta, erkek şiddetine, tacizine, istismarına, aşağılık söylemlerine maruz kalmakta ya da şiddet tehdidi altında ölümle burun buruna yaşamlarını sürdürmektedir. Her yer, her mekân kadınlar için şiddet ve cinayet mahalline dönüşürken,  kadın kimliği, kadın bedeni üzerinden siyasal çıkarlar, eril yaşam zihniyeti kadının karşısına çıkmaktadır. Son dönemde birçok kesim;  kadın yaşamı, kadın bedeni, kadın kimliği üzerinden, kadınların talepleri üzerinden siyasal hesaplaşmayı da tercih etmekten imtina etmemektedirler. Kadını erkeğin malı gören, kadın yaşamı yerine aile önceleyen açıklamalar yapılmakta, kadınların kaç çocuk doğuracağından, nasıl giyineceğine, sokakta özgürce dolaşmasından, çalışıyor olmasına, kahkahasına kadar müdahale edilmektedir. Tüm bu saldırıların yarattığı sonuç, daha fazla kadının şiddete, tacize, istismara uğraması, öldürülmesi, daha çok çocuğun istismar edilmesi sonucunu yaratmaktadır.

‘Sistematik bir linç ve kimliksizleştirme arttı’

Özellikle siyasette, kültürel ve sosyal yaşamda, eşitlik, özgürlük, adalet, demokrasi mücadelesinde öne çıkan ve kendi kimliğine sahip çıkan kadınlara yönelik, sistematik bir saldırı ve linç, kimliksizleştirme, etkisizleştirme, itibarsızlaştırmanın arttığı ortadadır. Ülkemizde açığa çıkan, sosyal, kültürel, ekonomik, siyasal krizler ve içerde-dışarıda iflas eden politikalarla birlikte siyasal hesaplaşma aracı olarak kadın bedenin ve kimliğinin kullanılması asla kabul edilemez. Biz kadınlar biliyoruz ki, Başak Demirtaş, Canan Kaftancıoğlu ve birçok kadının sürekli hedef haline getirilmesi bu saydığımız gerekçelerin sonucudur. Özellikle bu kadınların ve birçok kadının siyasi kimlik, yaşamsal tercihleri üzerinden özel olarak hedef seçildikleri aşikârdır. Başak Demirtaş, Canan Kaftancıoğlu’na yönelik söylemlerin siyasi rant adına her şeyi mübah gören bir anlayışın sonucu olduğunu biliyoruz. Bu kadın arkadaşlarımız ve tüm kadınlara yönelik cinsiyetçi, istismarcı, ayrımcı, sapkın, aşağılık zihniyetlere ve söylemlere" karşı mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz.

Sosyal medya üzerinden yürütülen bu tür linç girişimleri de dijital şiddet olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Sosyal medyada,  kadınlar üzerinden yapılan iğrenç saldırıların tamamı dijital şiddet ve suçtur. Her birinin en üst sınırdan cezalandırılması gerekiyor. Bunları basitleştirmeden her birinin gerçek iradeler olduğunu ve suç işlediklerini hatırlatmak gerekir.

‘Kadınların kazanılmış haklarını ortadan kaldıran uygulamalardan vazgeçin’

Pandemi döneminde bile onlarca kadın şiddete, ölümlere, tacizlere, istismarlara ve aşağılık söylemlere" uğramaktadırlar. Buradan tüm siyasi partilere, siyasi kimliklere, ülkeyi yöneten ve yönetmeye aday olanlara çağrımız şudur;
*Her şeyden önce kadınların kazanılmış haklarını ortadan kaldıran uygulamalardan vazgeçin, kadın haklarını eşitlik temelinde geliştiren uluslararası hukuk ve evrensel değerlerini güvenceye alın, kadınların sesine kulak verin, kadın mücadelesine dair nefret söylemlerini suç sayan hukuku uygulayın.
*En önemlisi kadın bedeni ve yaşamını siyasi araç yapmaktan vazgeçin. Ayrımcı, kutuplaştırıcı, düşmanlaştırıcı, toplumu bölen söylem ve politikalardan vazgeçin.
*Toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı her alanda geliştirecek yasal düzenlemeleri hayata geçirin. Eşit toplum, eşit yaşam, eşit gelecek anlayışını her alanda hayata geçirin.
*Yine  çocuklara ilişkin sahip olduğumuz toplumsal sorumluluklarımızla, kız çocuklarının erken yaşta zorla evlendirilmelerine ve kendisine tecavüz eden cinsel saldırı failleriyle evlendirilerek failin affedilmesine yönelik her tür söylem ve yasal değişikliklerden vazgeçin. Cinsel istismar da dâhil olmak üzere çocuklara yönelik her türlü istismarın suç olduğu, cinsel istismar suçunun ise hangi gerekçeyle olursa olsun affedilemeyeceği asla akıldan çıkarılmamalıdır.

‘Sistematik tahakkümü kırmanıntek yolu örgütlü kadın mücadelesi’

Kadına yönelik suçlarda kadını itibarsızlaştırmak istenmesi boşuna değildir. Çünkü bunun yargıda bir karşılığının olduğu ve lehe sonuç verdiği çok iyi bilinmektedir. Eril zihniyetin cesaretlendirdiği, beslediği ve cezasız bırakıldığı kadın katillerinin, kadına yönelik suçların  cezasız bırakıldığı hukuktan  vazgeçilmelidir. Biz Gaziantep KESK Kadın Meclisi üyeleri olarak, nereden kimden gelirse gelsin, hangi kadına yönelik olursa olsun, "kadın kimliğine, kadın bedenine, kadın yaşamına yönelik ayrımcı, kutuplaştırıcı, cinsiyetçi, şiddeti besleyen eril zihniyete karşı mücadelemizi ve tepkimizi büyüteceğiz. Kadınlar, şiddete, sömürüye karşı, yaşamın özgür özneleri olma mücadelesini uzun yıllardır ve aralıksız bir biçimde sürdürmektedir. Kadın hak ve özgürlüğüne dair bugün ne varsa tümü bu mücadelenin sonucudur. Kadınlar bugün de bu kararlı mücadeleyi sürdürmektedir. Nitekim kadın emeğinin gaspı ve bedeninin denetimine dayalı, tarihsel arka planı çok güçlü eril zihniyetin kadınlar üzerinde kurduğu sistematik tahakkümü kırmanın tek yolu yine sürekli ve örgütlü kadın mücadelesini yükseltmekten geçmektedir.
KESK’li kadınlar olarak, artarak devam eden kadına yönelik her türlü şiddete ve bu şiddeti besleyen zihniyet ve politikalara karşı, ‘eşit ve özgür yaşamak istiyoruz!’” Esra Aydın

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *