ANASAYFA arrow right Yaşam

İsyandayız!

İsyandayız!
YAYINLAMA: 25 Kasım 2020 / 20.39
GÜNCELLEME: 25 Kasım 2020 / 21.08
Gaziantep Demokratik Kadın Platformu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü nedeniyle Balıklı Parkı’nda kadın cinayetlerine dikkat çekti. Türkiye’nin, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinde ilk sırada olduğuna vurgu yapıldı

Eğitim Sen Gaziantep Şube Kadın Sekreteri Elif Söyleyici, Türkiye’nin OECD ülkeleri içinde kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri sıralamasında yer aldığının altını çizdi.

Söyleyici, “Dünya genelinde her gün en az 137 kadın, en yakınındaki erkekler tarafından öldürülüyor! İsyandayız çünkü; her üç kadından biri yakın aile fertlerinden biri ya da eski eşi tarafından fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalıyor! İsyandayız çünkü; her yıl 12 milyon kız çocuğu zorla evlendiriliyor ve milyonlarca kadın sıradanlaştırılan erkek şiddeti tehdidiyle yaşamaya zorlanmaya devam ediyor” dedi.

Kazanımlarımız yok edilmek isteniyor

“Devletin tüm olanakları şiddeti önlemek için seferber edilmesi gerekirken infaz düzenlemeleriyle failler pandemi koşullarında hiç bir önlem alınmadan evlerine gönderiliyor” diyen Söyleyici, “Kadınları şiddete karşı koruyan yasalar esnetiliyor, sığınma evlerine erişim zorlaştırılıyor. Kayyumlar marifetiyle gasp edilen belediyelerin kadın birimleri kapatılıyor. İstanbul sözleşmesi ve 6284 gibi yaşam güvencemiz sayılabilecek kazanımlarımız yok edilmek isteniyor. Kadın cinayetlerinin yüzde 59' u eski koca/koca, yüzde 20' si erkek akraba, yüzde 16'sı eski sevgili/sevgili tarafından işlenirken şiddete karşı savunmasız bırakılmamız için nafaka hakkının gaspı, arabuluculuk gibi hazırlıklarla boşanmaların önlenmesinin hesapları yapılıyor” diye konuştu.

Kadınlara yönelik şiddet münferit değil, politiktir

Kadınlara yönelik şiddetin münferit değil, politik olduğunu aktaran Söyleyici, “Bu şiddeti önlemenin en önemli yolu toplumsal cinsiyet eşitliğinin yaşamın her alanında sağlanmasından geçer. Şiddeti önlemenin yolu İstanbul sözleşmesinin tüm maddeleriyle birlikte hayata geçirilmesinden, caydırıcı yargı kararlarından, yeterli sayıda sığınma evinin açılmasından geçer. İktidarların şiddeti besleyen gerici, militarist, kadın düşmanı ayrımcı politikalarından vazgeçmesinden geçer. Tüm bunların hayata geçirilmesinin tek yolu da kadın mücadelesinden ve kadın dayanışmasından geçer. Bugün çok daha güçlü ve çok daha örgütlü olarak hayatlarımıza ve haklarımıza sahip çıkıyor ve yaşamlarımızı savunmak için sokaklara çıkıyoruz” tespitinde bulundu.

Kazanımlarımıza ve mücadelemize daha çok sahip çıkmamız lazım

Eğitim Sen Gaziantep Şube Kadın Sekreteri Elif Söyleyici, konuşmasını şu şekilde tamamladı: “Pandemi fırsatçılığıyla kazanımlarımız yok edilmek isteniyor, sermayeyi gözeten salgın tedbirleri bizi daha da yoksullaştırıyor, emeğimiz üzerindeki sömürü katmerleşiyor. Pandemi koşullarında derinleşen ekonomik kriz var olan cinsiyet eşitsizliğini derinleştirirken artan kadın işsizliği ve yoksulluğuna dair hiç bir önlem alınmıyor. BM verilerine göre Türkiye' de pandemi sürecinde erkeklere göre işini kaybeden kadınların oranı yüzde 32 daha fazla oldu. Kadınların ücretsiz izin kullanım oranı erkeklerden yüzde 42, ev içi iş yükü artışı ise yüzde 65 daha fazla. Sağlık alanı başta olmak üzere pandeminin etkilediği kadın emeğinin yoğun olduğu sektörlerde ağır iş yükü altında çalışmak zorunda kalan kadınlar bakım hizmetlerinin paylaşılmasını önceleyen sosyal devlet sorumluluklarının yerine getirilmemesi nedeniyle hem evde hem işte bitmeyen mesai içerisinde tükeniyor. Bakım sorumluluklarıyla birlikte ev içinde artan iş yükü cinsiyetçi iş bölümünü belirginleştirirken kadınları koruyan ve güçlendiren uygulamalar yerine esnek çalışma modeliyle bizi düşük ücretlerle güvencesiz, örgütsüz çalıştırmanın, ücretli-ücretsiz emeğimizi daha da değersizleştirmenin yolları aranıyor. Yaşadığımız bu deneyimler haklarımıza, kazanımlarımıza ve mücadelemize her zaman olduğundan daha çok sahip çıkmamız gerektiğini gösteriyor.” Hüseyin Karataş

 

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *