Hür ve serbest seçim medeniyetin ölçüsüdür

Siyaset, devletle vatandaş arasında bir köprüdür

Demirel, bir ülkenin kalkınmasının altında yatan unsurun siyaset olduğunu vurguladığı konuşmasında, “Siyaset, halkla devlet arasında bir köprüdür. Bu köprü ne kadar sağlam olursa, ülkenin kalkınması da o kadar yerinde olur. Siyasetçi halktan aldığı sorunları devlete aktaran kimsedir. Halkla siyaset arasındaki ilişki kopuk olursa, devlet halkın sorunlarından haberdar olmaz. Devlet halkın sorunlarından haberdar olmayınca, halkın beklentilerine yanıt verecek ortamlar yaratılmaz. Siz halkın sorunlarını devlete iletecek siyasetçileri seçin, seçin ki yakınmaya hakkınız olsun. Bunun adı halkın kendi kendini yönetmesi ve dolayısıyla demokrasidir. Demokrasimize sahip çıkmalıyız, dolayısıyla sorunlarımızı iletecek doğru kişileri seçmeliyiz, onları sorgulamalıyız, ama yakınmamalıyız” diye konuştu.

Demokrasi ile gelenlerin yerini yumrukla gelenler alır

Türkiye’de demokrasinin önünün defalarca kesildiğini vurgulayan Demirel, “Bu 15. seçimimiz. 15. kez seçime gidildi. Hür ve serbest seçim medeniyetin ölçüsüdür. Hür ve serbest seçim sürmeli, bu seçim sonucu başarısız hükümetlere küsmemeliyiz, yine sandığa gitmeliyiz. Hür ve serbest seçime destek vermeyen halkın, şikayete hakkı yoktur. Ekmekle Hürriyet’in aynı şey olduğunu biliniz. Güvenlik, ekmek ve hürriyet için kendinizi yönetenleri seçin. Yoksa demokrasi ile gelenlerin yerine yumrukla gelenler alır. Yumruk kimden ve nasıl gelirse gelsin, insanları huzurlu ve mutlu kılmaz” dedi.

Demokrasiye küsmeyin

Kendisini karşılayanlara kısa bir konuşma yapan Demirel, hep onur duyduğum dediği arkadaşı Celal Doğan’dan, belediye hizmetleri ve yatırımlarına ilişkin bilgi aldı. Türkiye’nin bazı sorunları olmakla birlikte, her alanda önemli gelişme kaydettiğine dikkat çeken Demirel, “Sorunlarımız var. Ama karamsar olmamıza gerek yok. Birbirimize, hükümete, ülkemize, demokrasimize küsmenin, darılmanın anlamı yok. Geleceğe ilişkin umudumuzu kaybeder ve ümitsizler ordusuna katılırsak bugüne kadar ki tüm kazanımlarımızı kaybederiz. Gelişme yolundaki Türkiye, enflasyonu mutlaka %5’in altına düşürme, yıllardan bu yana devam eden %5 kalkınma hızını sürdürme, nüfus artış hızını da %1’in altına düşürme mecburiyetindedir” şeklinde açıklama yaptı.

Mahkeme kadıya mülk değildir

Demirel, üniversitelerle siyasi iktidarın zaman zaman çatışmaya girdiğini belirterek, “Ülkeyi idare edenlere sesleniyorum, geriye gidemeyiz. Üniversiteleri yüksek okula çevirmeyin, çünkü biz yüksek okuldan üniversiteye gidiyoruz. Üniversitelerle siyasi iktidarlar zaman zaman ters düşmüştür. Üniversite, ‘Ben hür düşüncenin, bilim kuruluyum” diyecek. Ondan sonra çatışma kaçınılmaz hale gelecektir. Türkiye’ye bu çatışmaları yeniden yaşatırsanız, yazık edersiniz. Mahkeme kadıya mülk değildir. Bugün siz bir yerlere adamlarınızı koyarsanız, yarın sizin yerinize gelenler o yerlere kendi adamlarını koyar. Bırakınız üniversite kendi kendini idare etsin. Eğer bu ülkeyi idare edecek kadrolar yetiştirecek olan üniversite kadroları, bilim adamları, kendi kendini idare edemeyecekse vay bu ülkenin haline. Yok eğer bu kadrolara inanıyorsanız, bırakın kendi kendilerini idare etsinler” diye konuştu.

Ülkeye yazık edersiniz

Demirel, üniversitelerin siyasallaştırılmamasını, üniversiteleri siyasallaştırmanın bedelinin geçmişte çok ağır ödendiğini vurgularken, YÖK başkanı Kemal Gürüz, YÖK yasa tasarısı taslağı meselesinin dünyadaki gelişmelerin aksi yönde bir çalışma olduğunu söyledi. Gaziantep Üniversitesi’nin 2003-2004 öğretim yılı açılışına katılan Demirel’e fahri doktorluk unvanı verildi. Demirel 42’si Türkiye üniversiteleri, 21’i de yabancı üniversiteler olmak üzere toplam 63 üniversitenin kendisine fahri doktorluk unvanı verdiğini söyledi. Demirel, fahri doktorluk unvanını aldıktan sonra ilk dersi verdi.

Ülkeyi 1000 yıl geriye götürmek istiyorlar

YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, YÖK yasa tasarısı taslağı meselesinin dünyadaki gelişmelerin aksi yönde bir çalışma olduğunu söyledi. Yasa tasarısının amacını yakından bildiklerini ve çok endişelendiklerini belirten Gürüz, “Amaç, 1000 yıl sonra kazanılmış, Atatürk’ün kazandırdığı insan hakları mücadelesini geriye çevirmektir. Bu konuda daha fazla söyleyeceğim bir şey yok. Konuya ilişkin geniş kapsamlı bir rapor hazırladım. Bu raporu kamuoyuna sunacağım. O zaman takke düşüp kel görünecek” dedi.

Üniversiteler siyasetin etkisi altına alınmamalıdır

Törende, Gaziantep Üniversitesi’nin son yıllarda çalışmaları hakkında açıklamalar yapılırken şu açıklamalara yer verildi: “Gaziantep Üniversitesi bugün dokuz fakülte, üç yüksek okul, devlet musikisi konservatuvarı, üç enstitü ve sekiz meslek yüksek okulundan oluşan ve çevre il ve ilçelere yayılmış bir bölge üniversitesi haline gelmiştir. Lisans düzeyinde 64.000, önlisans düzeyinde 62.000 ve lisansüstü düzeyde 610 öğrenci eğitim öğretim görmektedir. Toplam öğrenci sayısı 13.000 civarındadır. Bu yıl yeni kayıt yaptıracak öğrenci kapasitesi toplam dört bindir. Üniversitemiz öğretim elemanı sayısında önemli bir ilerleme kaydetmiş olup, halen 47 profesör, 64 doçent, 145 yardımcı doçent, 189 öğretim görevlisi, 308 araştırma görevlisi, 72 okutman, 10 uzman olmak üzere 835 akademik personel görev yapmaktadır. İdari personel sayısında yazık ki açıktan atama izinleri verilmediğinden kayda değer bir artış olmamıştır. 830 idari personel görev yapmaktadır.”

Üniversiteler kan kaybediyor

Personel sayısının hizmetin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için yeterli olmadığına dikkat çekilirken, “Öğretim elemanlarının ve idari personelin maaşları yetersizdir. Üniversite öğretim üyeliği cazip olmaktan çıkmakta ve üniversiteler kan kaybetmektedir. Bunlara çözüm bulmak yerine, öğretim elemanlarının atamaları merkezi bir sınava bağlanmıştır. Bu sınavın nasıl yapılacağı belli değildir. Başkanlık genelgesi ile de doçent ve Prof. kadroları hariç tüm atamalar durdurulmuştur. Öğretim görevlisi, okutman, araştırma görevlisi ve uzman kadrolarımızda eğitim öğretim dönemi başlamış olmasına rağmen henüz açıktan atama izinleri çıkmamıştır. Bunları hep söyledik ama bir çözüm getirilemedi” denildi.

Türkiye gereksiz ve zamansız bir tartışmanın içine itilmiştir

Üniversitelere bir çok sorunla başa çıkmaya çalışırken gereksiz yere zaman kaybettirildiğine dikkat çekilirken, “Yaklaşık on aydan beri yükseköğretim yasa tasarısı taslaklarına odaklanmış durumdayız. Türkiye, gereksiz ve zamansız bir tartışmanın içine itilmiştir. Yasa değişikliği için üniversitelerde tüm akademisyenlerin görüşleri değerlendirilmeli ve çok fazla aceleye getirilmemeli. Üniversiteler hiçbir şekilde siyasetin etkisi altına alınmamalıdır” şeklinde açıklama yapıldı.

Demirel, Rektörlüğü ve Valiliği ziyaret ettikten sonra Büyükşehir belediyesine geçti. Demirel, Büyükşehir Belediyesi girişinde Başkan Celal Doğan, belediye personeli ve vatandaşlar tarafından karşılandı. Belediye girişinde de başına gül yaprakları döküldü.

Doğan, ziyaretin anısına Demirel’e üzerinde Zeugma Antik Kentinin simgesi olan çingene kızı mozaiğinin resminin bulunduğu bir işleme tabak hediye etti. Demirel, Gürüz’ün de katıldığı programını 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı ile tamamladı.