ANASAYFA arrow right Güncel

Hedef alınan, üniversitenin bunca sene hanesine yazdığı kültürel ve simgesel gücüdür

Hedef alınan, üniversitenin bunca sene hanesine yazdığı kültürel ve simgesel gücüdür
YAYINLAMA: 10 Ocak 2021 / 17.56
GÜNCELLEME: 10 Ocak 2021 / 17.56
Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nden Doç. Dr. Bülent Küçük, üniversitede yaşanan süreci Artı Gerçek'e değerlendirdi.

AKP’li Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanması üniversitelerin yanı sıra ülkede de tepkiyle karşılandı. Bulu’yu protesto eden öğrencilerin evleri sabaha karşı özel harekât polisleri tarafından basılırken AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, eylemlere destek veren hemen herkesi ‘terörist’ olarak ilan etti. 

İktidarın üniversitelere dönük hamleleri ve dönüştürme çabaları elbette 1 Ocak gecesi Boğaziçi’ne kayyım atanmasıyla başlamadı. 1980 darbesinin ‘mirası’ olarak duran Yüksek Öğretim Kurumları (YÖK) atanan kadroların yanı sıra Erdoğan’a şiir yazan akademisyenlerle birlikte bir sürecin yolları döşendi. 

Peki Boğaziçi’nde ne oldu, neler olacak, üniversiteler dönük bu hamlelerin nedeni ve karşılığı ne? Boğaziçi Üniversitesi, iktidar çevrelerinin iddia ettiği gibi 'elitist' yerler mi? Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Bülent Küçük ile konuştuk. Küçük, "Bugün hedef alınan şey, bu üniversitenin bunca sene hanesine yazdığı kültürel ve simgesel gücü ve insan sermayesidir" dedi.

Boğaziçi Üniversitesi'ndeki eylemlerin genel bir itiraz olduğunu vurgulayan Küçük, "Bu durumu, Boğaziçi’ne rektör atamasının ötesinde, totaliterleşen bir rejimin lokal zeminde bir tezahürü olarak görmek gerekir" dedi. 'Elitizim' eleştirilerini de değerlendiren Küçük, "Siyasi iktidar son 20 yılında bir takım iktisadi ve siyasi zümreler yarattı. Bu eleştiriyi yapanların, farkında olmasalar da, bizzat kendileri seçkinler. Muhafazakâr ya da İslamcı olarak adlandırılan görece eğitimli siyasi ve iktisadi elitlerin kendisi bugün taşrada veya varoşlarda yaşamıyor artık" dedi.

Boğaziçi Üniversitesi'nde rektörlük seçimleri nasıldı?

Öncelikle Boğaziçi'ndeki rektörlük seçimlerine dair bilgi veren Küçük, şunları söyledi:

"1980 askeri darbesinin hemen ardından Boğaziçi Üniversitesi’ne kurum dışından bir rektör atanmıştı. Ancak 1992 yılında Boğaziçi’nde de-facto olarak yapılan rektör seçimi yapıldı. Boğaziçili hocalardan oluşan bir heyet eş zamanlı olarak dönemin hükümeti ile yaptığı çeşitli görüşmeler sonrasında seçim sistemi parlamentoda kabul edilmişti.

2016 yılında Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde çıkarılan bir kararname daha sonra (2018’de) yasalaştırılarak, üniversitelerdeki seçim geleneği kaldırıldı. O yıl, oyların yüzde 80’inden fazlasını almasına rağmen Gülay Barbarosoğlu atanmadı. Çeşitli müzakereler ve zemin yoklamaları sonucu, o dönem rektör yardımcısı olarak görev yapan Mehmet Özkan, rektörlük görevine getirildi. Özkan’ın kurum içinden gelmesi ve üniversitenin özerk yapısını koruyacağına ve üniversitenin demokratik ilkelerini benimseyeceğini ilan etmesiyle birlikte, içimize sinmese de, bu durum genel kabul gördü." 

'Bulu'nun atanması adalet duygusunu derinden yaraladı'

Özkan’ın ardından 1 Ocak’ta AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla yayınlanan bir kararnameyle, kuruluşundan bu yana AKP içerisinde görev alan Melih Bulu, rektör olarak atandı. Küçük, yapılan bu atama için, "Akademisyenlerin, öğrencilerin ve mezunlar gibi diğer bileşenlerin adalet duygusunu derinden yaraladı, kurumun özerklik ilkesini açıktan ihlal etmesi sebebiyle demokratik bir itirazın şekillenmesine neden oldu" dedi.

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *