Nereye gidilse, kiminle konuşulsa, bu laçkalıktan ve tıkanan sistemden şikayet ediliyor.
Duruşmalar 09.00’da başlanacak deniliyor, en erken 10.00’da lütfedilip başlanıyor o da başlanabilirse…
Mesai bitiş saati 16.00, ancak saat 15.00’te herkes tasını tarağını toplayıp ayrılıyor Adliye binasından.
Hakimlerin, savcıların toplumsal düzen açısından ne kadar büyük ve önemli bir görevin mensupları olduklarını unutarak, bu kadar sorumsuzluğa yönelmelerinin tek nedeni pandemi mi yani?
Toplumda birçok meslek mensubu, canını dişine takmış durumda gerekli tedbirleri almaya çalışarak görevini yerine getirirken, hakim ve savcılara ne oluyor? Hakim duruşmaya çıkmıyor, avukata dosyaya mazeret koy deniliyor, böyle bir saçmalık olabilir mi?
Vatandaş, adalet beklemekten bitap düşmüş, avukatlar boşa kürek sallamaktan yılmış durumda.
Elbette, sorumluluğunun gereğini yerine getirmeye çalışan hakim ve savcılar için söylenecek söz yok, ancak onların sayısı o kadar az ki!
Toplumda hiçbir şey, pandemi bile adaletin gecikmesine, kağnı hızı ile çalışmasına neden olmamalı. Adaletin olmadığı veya geciktiği bir toplumun zaten yaşam damarlarından en önemlisi çürümüş demektir ve bu durum bir toplum için en ağır salgından daha ölümcüldür.
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün Gaziantep Adliyesi’ndeki bu başıboşluğa dikkatinin çekilmesi ve ortaya çıkan rezalete dur denilmesi lazım.
Kamu görevi yapan hiçbir kurumun ortam ne olursa olsun, görevini savsaklaması ve aksatması söz konusu olamaz. Hele de hakim ve savcıların…
RSS