ANASAYFA arrow right Güncel

“Fosil yakıtları yeraltında bırak, iklim felaketini durdur”

“Fosil yakıtları yeraltında bırak, iklim felaketini durdur”
YAYINLAMA: 28 Eylül 2020 / 20.42
GÜNCELLEME: 28 Eylül 2020 / 21.32
24 Sivil Toplum Örgütü’nden çağrı

24 ekoloji ve sivil toplum örgütü, “Daha fazla fosil yakıt, daha fazla karbon salımı ve iklim felaketi, daha fazla can ve mal kaybı demektir" diyerek “Kazma Bırak!” kampanyasını başlattı.

Türkiye’nin çeşitli illerinden bir araya gelen 24 ekoloji ve sivil toplum örgütü, Akdeniz ve Karadeniz’de yeni fosil yakıt aramalarına son verilmesini isteyerek, “Kazma Bırak!” kampanyasını başlattı.

Kampanyaya ilişkin açıklamada, derinleşen iklim kriziyle birlikte eriyen buzullar, ölümle sonuçlanan sıcak hava dalgaları, orman yangınları, toprak kaymaları ve sellere karşı artık önlem alınamadığı, deniz ve okyanuslarda en derin noktalara kadar plastik ve dev çöp kıtalarının bulunduğu, gıda ve su kıtlığının her geçen gün daha fazla kişiyi vurduğu hatırlatıldı.

 “Daha fazla fosil yakıt, daha fazla karbon salımı ve iklim felaketi, daha fazla can ve mal kaybı demektir. Kapitalizmin yakıtı tam da bu sömürü, talan ve savaşlardır ve tüm fosil yakıtlar, bugünkü iklim krizi gerçeğiyle birleşerek bizi bu çarkın içine atmaktadır” denildi.

Kullanımının sınırlanması gerekiyor

Açıklamaya göre, sanayi devrimiyle birlikte görülmemiş düzeyde bir küresel ısıtma 1850’lerin ortasına göre dünyayı 1 derecenin üzerinde ısıttı. Bunun nerede duracağı ise dünyadaki seragazı salımlarının önümüzdeki yıllarda ne düzeyde olacağına göre belirlenecek. 

Halihazırdaki biyoçeşitliliğin büyük hızla azalışını, su ve gıda krizini, aşırı iklim olaylarının öngörülemez düzeylere yükselişini engellemek için bu sıcaklık artışının 1,5 derecede sınırlanması hedefi kritik önemde. 

Bunun için küresel çapta karbondioksit salımının 2030’a kadar yarıya, 2050’ye kadar da sıfıra indirilmesi gerekiyor. Küresel ısıtmayı 2 derecede tutmak için ise kalan karbon bütçesi üzerinden bakıldığında bilinen fosil yakıtların en fazla yüzde 16’sının kullanılması ile sınırlanması lazım.

“Riyakarlığın farkındayız”

Fosil yakıtların kullanımının buna rağmen yeni yapılan projelerle devam ettiğine değinilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Fosil yakıtların merkezinde durduğu bu çıplak gerçeğe rağmen Akdeniz’de, Karadeniz’de ve başka yerlerde devletlerin fosil yakıt için rekabet etmelerini büyük bir aymazlık ve doğaya, insanlığa karşı cinayet olarak değerlendiriyoruz. 

“Dünya üzerindeki canlılığın artık içinde olduğu yeni bir kitlesel yok oluşu durdurmak için fosil yakıt tüketimini azaltarak sıfırlamak bir zorunluluk olarak önümüzdeyken, Birleşmiş Milletler çatısı altında ‘iklim zirvesi’ yapıp, emisyon azaltım sözü verenlerin bu riyakarlıklarının farkındayız.

“Yanlış enerji politikaları”

“İktidara geldiğinden beri uyguladığı enerji politikalarıyla hem enerjide dışa bağımlılığı arttıran hem de her türlü çevre koruma kanununu yok ederek enerji şirketlerine sınırsız kâr ve talan imkânı yaratan ve böylece büyük bir çevresel yıkıma neden olan AKP’nin ‘müjde’sinin Akdeniz’de ve Karadeniz’de fosil yakıt için girişimler olmasına şaşırmıyoruz. 

“Fosil enerji ‘müjdesi’ veren iktidarın riyakârlığını, sahteciliğini Giresun’da yaşanan sel felaketi ortaya çıkardı. ‘Enerji ihtiyacı var’ yalanlarıyla her vadisi HES cehennemine çevrilen Giresun’da ve diğer kentlerde yaşanan sel ve heyelan felaketleri, aşırı iklim olayları, ormansızlaşma ve kuraklık tam da bu yanlış enerji politikalarının sonucudur.

“Enerjide dışa bağımlılığı arttırdılar”

“2019 itibariyle Türkiye dünyada en çok karbon salımı yapan 15. ülke idi. Bugüne kadar ‘yerli ve milli’ kömür öncülüğünde enerji üretimi, nüfus artışının ötesinde bir büyüklükte hep arttı ama enerjiyi daha ucuza tüketmiyoruz. Dahası iktidarın bu ‘yerli ve milli’ politikaları enerjide dışa bağımlılığı artırmıştır.”

Sadece doğalgaz üzerinden bakıldığında, Türkiye’nin mevcut yaklaşık 50 milyar metreküp tüketimi olmasına rağmen her yıl alım garantisi verilmiş 70 milyar metreküp gaz alım anlaşması bulunuyor. Devlet, 2019 yılı için 52,1 milyar metreküp tüketim tahmini yapsa da gerçekleşen 45,3 milyar metreküp oldu ve 26,5 milyar metreküp sözleşme fazlası oldu.

“En pahalı gaz ve elektrik”

“2019’daki bu tüketim, iklimi nedeniyle ihtiyaç olmayan Akdeniz Bölgesi de dahil en ücra köşelere kadar gaz bağlantısı yapılmasına, AVM gibi yüksek enerji tüketen mekanların tüm kentlere mantar gibi yayılmasına, bunların salgında bile kapanmamasına ve tüm altyapı çabalarına rağmen 2015’in gerisinde kalmıştır. 

“Türkiye almadığı/kullanmadığı gaz için bile dışarı para öderken enerji ihtiyacının arttığı yalanını sürdürmüştür. Üstelik bu yanlış politikalar yüzünden halk dünyanın en pahalı gazını, elektriğini tüketmek zorunda bırakılmıştır.

“İklim için savaş politikalarına karşı durulmalı”

“Sorun, çok daha temel bir sorun. İklim krizine karşı durmak için işte bu savaş politikalarına karşı durmalıyız. İklim krizine karşı durmak için enerjinin halkın yararına kullanılmasını sağlamalıyız. 

 “Evet, sadece Akdeniz ve Karadeniz’de değil, tüm bölgelerde fosil yakıtlar yeraltında bırakılmalıdır ve bugüne kadar hasır altı edilen halkın gerçek sorunları bu taleplerle gün yüzüne çıkarılmalıdır. Bunu istiyoruz, mücadele edeceğiz ve alacağız.

“Gezegeni biyolojik bir yok oluşa sürükleyen fosil oligarşisine karşı, gelecek alternatifimiz, enerjinin kontrolünü kolektifleştirmek ve bu katılımcı ve demokratik kontrol üzerinden yenilenebilir enerjiye adil bir geçişi örgütlemek olacaktır.”

Ne yapılmalı?

Doğa ve yaşam savunucuları fosil yakıtlara karşı yapılması gerekenleri de sıraladı: 

* Bu fosil yakıtların yeraltında bırakılması yetmez, enerji yoksulluğunun giderilmesi için herkese temel ihtiyaçları doğrultusunda su, elektrik ve ısınma için gereken enerji ücretsiz sağlanmalı. 

* Enerji planlaması sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda değil, kullanımı ölçüsünde toplumsal ihtiyaçlara göre yapılmalı, ister yenilenebilir ister fosil enerji olsun üretirken doğaya verilen zararı en aza indirmek için üretimi yerelleştirilmeli ve dağıtımı yeniden kamulaştırılmalı. 

* Elektrik kesintileri yaparak insan hakkı ihlali yapan şirketlerin elinden alınan elektrik dağıtımı halkın kontrolüne verilmeli, enerji kooperatifleriyle enerji demokrasisi açısından acil adımlar atılmalı. 

* Enerji yatırımları nedeniyle zarara uğrayan insanların zararları tazmin edilmeli, enerjiye erişmede zorluk yaşayan bölgelere enerji planlanmasında öncelik verilmeli. 

Çağrıya katılan sivil toplum örgütleri şu şekilde:

Ankara Kent ve Ekoloji Savunması, Antalya Ekoloji Meclisi, Attac France Aplaneta / İspanya, Başlangıç Ekoloji, Burhaniye Çevre Platformu, Doğanın Çocukları, Ege Çevre ve Kültür Platformu, Ekologistak Martxan / Bask Ülkesi, Eko-Öğrenci Hareketi, European Water Movement, Halkların Demokratik Kongresi Ekoloji Meclisi, Her Yer Kazdağları, Humat Dijlah / Irak, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Kazdağları İstanbul Dayanışması, Mezopotamya Ekoloji Hareketi, Muğla Çevre Derneği, Munzur Çevre Derneği, Polen Ekoloji, Save The Tigris Campaign (Dicle’yi Savunma Kampanyasi) / Irak, Taksim Gezi Parkı Koruma ve Güzelleştirme Derneği, Yaşam ve Dayanışma Yolcuları, Yeşil Direniş Ekoloji ve Yaşam Gazete, Yeşil Sol İklim Çalışma Grubu.

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *