ANASAYFA arrow right Röportaj

Fay hattı Gaziantep’e kuş uçuşu mesafede

Fay hattı Gaziantep’e  kuş uçuşu mesafede
YAYINLAMA: 17 Nisan 2020 / 21.25
GÜNCELLEME: 17 Nisan 2020 / 21.25
Ali Serindağ, “Son 100 yıla baktığımızda neredeyse her yıl 1000 canımızı depremlerden kaybetmiş bulunuyoruz”

Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Ali Serindağ, “Son 100 yıla baktığımızda neredeyse her yıl 1000 canımızı depremlerden kaybetmiş bulunuyoruz” derken, “Dünyanın en hareketli coğrafyasında bulunuyoruz. Her an, her 5 yılda bir büyük deprem olma olasılığı içinde yaşayan bir ülkeyiz. Ülkemizde 2015 yılında 21 bin tane irili ufaklı deprem meydana geldi” diye açıklama yaptı

 

Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Ali Serindağ Antep’in “deprem riski” konusundaki sorularımızı yanıtlarken, “Biz bir deprem ülkesiyiz. Fay hattı Gaziantep’e 40-45 kilometre, yani kuş uçuşu mesafede. Biz kayalık bölgedeyiz, bize bir şey olmaz denilmemesi gerekiyor. Doğu Anadolu fay hattı ilimize bu kadar yakın geçiyorken Antepliler’in daha çok tedbir alması lazım. Devletin de buna dair bir yardımının olması gerekir” dedi.

Serindağ, Gaziantep’in altyapı bakımından depreme ne kadar dayanabileceği sorumuzu yanıtlarken de , çok ciddi tespitler bulundu. . “Depremsellik açısından demesek te diğer kayıp-kaçak oranında dünya standartları üzerinde büyük kaybımız var. Yaklaşık yüzde 50 oranında bir kayıp su sorunumuz var. Kaynaktan alınan suyun yarısı boşa akıyor. Bu hem servet kaybı hem de enerji kaybı. Çünkü su yeryüzünün en önemli doğal kaynaklarının başında geliyor. Geçmişte fosil yakıtlar için savaş çıkmıştı. Önümüzdeki 20-30 yıl içerisinde de su, uluslararası ilişkileri belirleyecek en önemli kaynak olacak. Su zengini bir ülke olarak biliniyoruz, ama su fakiri adayı bir ülkeyiz aslında. Su konusunda çok zengin bir bölgede bulunmuyoruz.  Gaziantep’in suyunun yüzde 94’ü  Mizmilli ve Kartalkaya Barajı’ndan geliyor. GASKİ, bu çalışmayı en aza indirmek için  gayret ediyor. Kayıp kaçak konusu yüzde 50’den yüzde 30 mertebesine gelse bile önemli bir kazanım olacak. 2014 yılı içerisinde neredeyse 80 milyon TL’miz su pompası için harcandı. Bunun 40 milyon TL’si boşa gitmiş durumda” diye konuştu.

 

Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Ali Serindağ’ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

Sabah- Gaziantep ciddi anlamda bir deprem kuşağı üzerinde mi? Zira Deprem Dede, bundan bir kaç yıl önce yaptığı açıklamada Osmaniye-Kahramanmaraş  arasında “Uyuyan bir fay hattı”ndan söz etmişti... Bu konuda ne söyleyebilirsiniz?
Ali Serindağ-
  Şimdi bunu çok çarpıcı şekilde anlatayım. Ülkemiz dünyanın en önemli tektonik (*) ve jeolojik kuşaklarında yer almaktadır.  Çok hareketli bir coğrafyada bulunuyor. Her yıl 1 ile 2 santim civarında Güneybatı’ya kayma söz konusu. Antep de tabi ki bundan nasibini alıyor. Bu kaymayı tetikleyen iki temel fayımız var. Biri Kuzey Anadolu fayı, Bingöl Karlı Ova’dan başlayıp İç Anadolu, Karadeniz sınırını takip ederek Bolu, Kocaeli, Sakarya, Marmara Denizi’ne doğru olup 1200 kilometreden fazla uzunluğa sahip olan bir fay hattı. Diğeri de aynı şekilde Bingöl Karlıova’dan başlayıp Elazığ, Malatya, Adıyaman, Maraş  il sınırlarımız içerisinde özellikle Nurdağı ve İslâhiye ilçelerinde devam eden ve Hatay’a kadar uzanan 600 kilometreye uzanan Doğu Anadolu fay hattı.

Güneybatı2ya sürekli kayma olduğu için, bu kayma sırasında sürekli bir hareketlilik olduğu için bir enerji birikimi var. Tabi özellikle bizi ilgilendiren Doğu Anadolu fay hattının bizim ile ilgili olan kısmı. Bu fay hattı 6 temel parçadan oluşuyor. Bizi ilgilendiren iki temel parçası Türkoğlu Gölbaşı. Türkoğlu -Gölbaşı hattı, 90 kilometre uzunluğunda. Az önce sizin de vurgu yaptığınız yıllardır suskunluk taşıyan fay hattı Gölbaşı-Türkoğlu kesimi. Bu tarihsel kayıtlarda elden ettiğimiz bulgulara göre 1513 yılından bu yana büyük deprem olarak nitelendirdiğimiz deprem yeri olan bir kesim.

 

Sabah-Ne zaman ne olacağı belli değil diyorsunuz yani?..

Ali Serindağ- Yani burada 500 yıldır sürekli bir enerji birikimi var. Hatta 500 yılı aşkın bir süredir. Bu birikim küçük depremlerle az az ortaya çıkmış. Büyük bir deprem aktivitesi meydana gelmemiş. Bu yüzden burası büyük risk ve tehlike içeriyor

Türkoğlu ve Gölbaşı fay hattı için bilimsel çalışmalar da var. Büyük bir tehlikeye dikkat çekilmiş. Ama Marmara Bölgesi kadar tehlikeli bir bölge görülmüyor. Aslına büyük bir tehlike taşıyor. Antakya kesiminde ise 100 kilometreye yakın bir fay hattı var. Ama en son 1822 yılında yaklaşık 7.5 büyüklüğünde bir deprem oluştu. Sayısal olarak bakılırsa 4,5 büyüklüğündeki bir depremin yaklaşık olarak çıkardığı enerji 200 ton patlayıcı maddeye eşittir. Ancak 7 büyüklüğündeki deprem 100 bin ton patlayıcı maddeye eş değerdir. Açığa çıkardığı enerji 1 milyon  ton patlayıcı maddeye eşdeğer. Yer yer küçük depremler gerçekleşiyor, ama bu 7 büyüklüğündeki depremin gerçekleşmeyeceği manasına gelmiyor. Her zaman bu tehlikenin var olacağını vatandaşlarımıza aşılamamız lazım. 

 

Sabah-Gaziantep’in altının kayalık olmasının depremleri ucuz atlatabilir anlamına geldiği görüşü doğru mudur?

Fay hattı Gaziantep’e 40-45 kilometre kuş uçuşu mesafede. Biz kayalık bölgedeyiz, bize bir şey olmaz denilmemesi gerekiyor. Doğu Anadolu fay hattı ilimize bu  kadar yakın geçiyorken Antepliler’in daha çok tedbir alması lazım. Devletinde buna dair bir yardımının olması gerekir. Devletimiz risk azaltmaya yönelik bir politika izliyor bu konuda. Vatandaşını deprem konusunda bilgilendirmesi gerekiyor. Depremle birlikte yaşamayı bilmeliyiz. Tüm bunların önlemlerini yarın deprem olacakmış gibi almamız lazım. Kentsel dönüşümlere yoğunlaşması lazım. Binayı şekillendiren en önemli şey zemin etüt testi. Bu testin nasıl yapıldığını, kimler tarafından yapıldığını öğrenmemiz gerekiyor. Gerekirse belediyelerimiz aracılığı ile ya da bizim yardımımız ile vatandaşlarımız bu konu da detaylı bilgi alabilirler. O nedenle denetim en önemli faktörlerimizden biri. 

Sabah- Aslında Türkiye başlı başına bir deprem ülkesi galiba, değil mi, ne kadar çok deprem felaketi yaşadık?
Ali Serindağ-  Kesinlikle. Biz bir deprem ülkesiyiz. Türkiye’nin yüzde 96’sı deprem tehdidi altında. Nüfusumuzun yüzde 70 ten fazlası 1 ve 2. Dereceden deprem bölgesinde yaşıyor. Yani neredeyse her  4 kişiden 3’ü deprem bölgesinde. 1 ve 2. Derece deprem bölgesinde ne demek, her yıl bu alanda yaşayan insanımız 6 ve üzerinde deprem olma potansiyeli ile her an karşı karşıya demektir. Son 100 yıla baktığımızda neredeyse her yıl 1000 canımızı depremlerden kaybetmiş bulunuyoruz. 700 bine yakın binamız hasara uğramış durumda. Dünyanın en hareketli coğrafyasında bulunuyoruz. Her an, her 5 yılda bir büyük deprem olma olasılığı içinde yaşayan bir ülkeyiz. 2015 yılında 21 bin tane irili ufaklı deprem meydana gelmiştir. En son Malatya da ve Bingöl’de orta dereceli depremler oldu, ama bunlar bile çok etkiledi bizi. Hepimiz bu olaya şahit olduk. Dünyanın en hareketli coğrafyasında yaşıyoruz. Bundan dolayı halkımız uyarılmalı. Sonrasında toplum depreme karşı bilinçli olur. Biz sadece önlemler almak ve toplumu bilinçlendirmek konusunda biraz ağır ilerliyoruz.

Sabah-  Sizce yaşadığımız kentin altyapısı bir depreme ne kadar hazırdır?
Ali Serindağ-
  Bu konuda elimizde yeteri kadar veri yok. Hem mesleğim itibariyle hem de Gaziantep’in her türlü sorununa ve yapılan çalışmalara duyarlı biri olarak şunu söyleyebilirim. Şu anda alt yapımız biliyorsunuz GASKİ ile yürütülüyor. Birçok yerde şebeke ve kanalizasyon yenilemesi yapılıyor. Depremsellik açısından demesek te diğer kayıp-kaçak oranında dünya standartları üzerinde büyük bir kaybımız var. Yaklaşık yüzde 50 oranında bir kayıp su kaçakçılığımız var. Kaynaktan alınan suyun yarısı boşa akıyor. Bu hem servet kaybı hem de enerji kaybı. Çünkü su yeryüzünün en önemli doğal kaynaklarının başında geliyor. Geçmişte fosil yakıtlar için savaş çıkmıştı. Önümüzdeki 20-30 yıl içerisinde de su, uluslararası ilişkileri belirleyecek en önemli kaynak olacak. Su zengini bir ülke olarak biliniyoruz, ama su fakiri adayı bir ülkeyiz aslında. Su konusunda çok zengin bir bölgede bulunmuyoruz.  Gaziantep’in suyunun yüzde 94’ü  Mizmilli ve Kartalkaya Barajı’ndan gelmektedir. GASKİ bu çalışmayı en aza indirmek için  gayret ediyor. Kayıp kaçak konusu yüzde 50’den  yüzde 30 mertebesine gelse bile önemli bir kazanım olacak. 2014 yılı içerisinde neredeyse 80 milyon TL’miz su pompası için harcandı. Bunun 40 milyon TL’si boşa gitmiştir.

Yeni baraj çalışmaları başlamaktadır. Halkımız,  bu proje sayesinde  ucuz su içmeye başlayacak. Suyun yüzde 15’ini içmede,  yüzde 10’unu enerjide ve sanayide yüzde 75’ini de tarımda kullanıyoruz. Çağdaş sulama sisteminin topluma öğretilmesi gerek. Toprağa su verilerek iyi tarımsal sulama yapmış olunmuyor. Bu konuda da halkımızı bilinçlendirmek gerekiyor. Petrol ve ilaçtan sonra en önemli 3. sektör su olmaktadır. Sorunuza depremsellik olarak bakıldığında da mutlaka zarar olacaktır.

 

Sabah-  Bize odanızın çalışmaları konusunda biraz bilgi verir misiniz?  Ne yapar, Jeoloji Mühendisleri Odası yalnızca bir meslek teşekkülü müdür? Yoksa, bilimsel çalışmalar yapılması söz konusu mudur?
Ali Serindağ-
Jeolojinin kelime anlamı Yer-Bilimi demektir. Yerle ilgili yapılan her türlü konuda jeoloji mühendisliğinin ilgisi, yetkisi, müdahalesi vardır. Biz her işin mutfağında bulunmaktayız. Madencilik arama faaliyetlerinde, imar uygulama faaliyetlerinde de bulunuruz. Bir yer imara açıldığında imara neresi uygun alandır,  uygun plan hangisidir, bir takım önlemlerle neresi imara açılacak alanlardır diye araştırma yapıyoruz. 

Başlangıçta projeyi sunarız, sonrasında bu araştırmalarımız dikkate alınmaya başlanır. Petrol ile ilgili de aynı şekilde. Yani biz ağırlıklı olarak hammaddeyi işleriz, buluruz, işletmesini başka mühendislik disiplinlikleri ile beraber yürütürüz. İnşaat ile ilgili, bir bina yapılmadan önce o binanın zemininde yapıya uygun olacak sondaj ve araştırmayı yapar, laboratuvar sonuçlarıyla birleştirerek bir rapor tanzim ederiz ve bu statik projeye yansıtılır. Yani zemin-temel-yapı etkileşiminin ortaya çıkarılması ile ilgili tüm parametrik olaylar bizim mesleğimizle ilgilidir. Bu parametre ortaya çıktıktan sonra inşaat sürecinde jeoloji mühendisliğine çok fazla bir iş kalmaz. Sadece sorunla ilgili bir durum varsa ona dair tekrar çözüm sunma noktasında bir öneri veya bir çalışma yapmak durumunda kalır.

 

Sabah-Yani bir anlamda sizden veri almadan bir şey yapmak mümkün değilmiş gibi görünüyor?

Ali Serindağ-Biz her işin öncelikle alt yapısında, başlangıcında bulunuyoruz. Aynı zamanda mesleğimizin hem mühendislik boyutu var, hem de bilimsel boyutu. Bilimsellik, aynı zaman da yeryüzünün bugüne kadar geçirmiş olduğu evreleri inceler.  Bugüne kadar nasıl bir dinamik yapıyla gelmiş. Şu ana kadar hala dinamik aktivitesini nasıl sürdürmekte? Bu deprem neden meydana gelir? Tüm o hareketlerin meydana geldiği enerjinin dayanılmaz bir noktaya gelip patlaması sonucunda deprem meydana geliyor.

Sürekli hareket var yeryüzünde, bu hareketin nerelerde, nasıl bir tehlikeye neden olduğu, nasıl bir deformasyon ve değişim sağladığı, konuları Jeoloji Mühendisliği’nde bilimsel boyutuyla devreye giriyor. Burada yer yer hala hem bilim çevrelerinde farklı düşünceler ve anlayışlar ortaya çıkıyor. Benim de anlayışım hem bilimsel, hem mühendislik boyutu var. Çünkü bizim lisans eğitimi aldığımız üniversitelerde buna dair dersler farklı farklı şekilde hem bilimsel hem de mühendislik boyutu ile öğretiliyor..

 

Sabah- Ülkemiz yeterli sayıda Jeoloji Mühendisi var mı? Biz bunlardan yeterince yararlanabiliyor muyuz?

Ali Serindağ- Her bölümde olduğu gibi ne yazık ki bizde de talepten fazla arz var. Bunların bir an önce bir noktadan sonra azaltılması gerekiyor. Hatta şu anda bir takım önlemler alındı. Bazı üniversitelerde bazı bölümlerde lisans düzeyinde öğrenci almamaya başladı. Çünkü hakikaten çok fazla arz var. Bu sefer üniversite bitirmek tek başına bir hedef olmuyor. Neticede yetişmiş bir iş gücü ortaya çıkıyor.  Bunun iyi bir şekilde kullanılması gerekiyor.  Topluma hizmet etmesi lazım. Siz ona devlet olarak o imkanı vermezseniz, bu beraberinde bir takım sıkıntıları da getiriyor.

 

Sabah-Jeoloji biliminin bir ülke için önemi ve önceliği nedir?

Ali Serindağ- Ülkenin kalkınmasının en temel  ve önemli disiplinden biridir jeoloji mühendisliği. Dediğim gibi jeoloji enerji sektöründen tutun yer altı suyuna kadar, imar uygulamalarından tutun, yer altı araştırmacılığına kadar Jeoloji Mühendisliği’nin bilgisinden, disiplininden faydalanılmadan bu tür zenginliklerin ortaya çıkarılması düşünülemez. Mutlaka en başında onlar devreye girer ve bir envanter çalışmasını yaparlar. Ondan sonra diğer çalışmalar bunun üzerine kurulur. O nedenle yaşamın her alanında, insan yaşamının bulunduğu her yerde jeoloji ile ilintili bir alan mutlak suretle vardır.. İşlevi  mutlak suretle yadsınamaz bir gerçekliktir. Jeolojiyi ana hatlarıyla tanımlamaya çalışıyorum. Bir yerin şehircilik veya uygun çağdaş bir standardına erişilmeden önce imarından, altyapısına kadar, içme suyu, kanalizasyon, arıtma, her türlü alanda mutlak suretle jeoloji mühendisliğinin çalışmalarından yararlanılır ve mutlak suretle onlara ihtiyaç duyulur .

O çalışmalar yapılmadan önce diğerlerinin imalatının sağlıklı geçmesi beklenemez. Çünkü o altyapı çalışmasına yönelik bir kanalizasyonsa, bir içme suyuysa, bir arıtmaysa imalat sırasında karşılacağımız sorunlar olumlu ve olumsuz her türlü zemin parametrelerine jeoloji mühendisliğinin çalışmaları ortaya koyması ve imalatın o çalışmalara göre şekil ve yön alması gerekir.

Şu an da ilimizde de daha yerel boyuta taşırsak yapılan her türlü alt yapı ve üst yapı da jeoloji mühendisliğinin ürünü olmak durumunda. Bu ürün yok ise, o imalatta yarın bir sıkıntı olma potansiyeli var demektir. Tabi bunun yanında bir de şu var, jeoloji mühendisliğinin ürettiği ürünün iyi bir şekilde denetlenmesi.

 

Sabah-TMMOB’a bağlı odaların denetimden el çektirilmesi ile ilgili düzenleme sizi nasıl etkiledi? Bu durumun topluma yansımaları nasıl oldu?

Ali Serindağ-Jeoloji Mühendisleri Odası burada devreye girerek, kamusal sorumluluğu gereği hiçbir ekonomik çıkar veya farklı bir amaç gütmeden ülke ve toplum yararını esas alarak, bunların denetlenmesi işlevine gönüllü olarak daima hazırdır. Ama ne yazık ki son 2 yıldır imar yasasına konulan bir yasa ile proje aşamasında tüm mühendis odalarının özellikle TMMOB’a bağlı odaların denetim fonksiyonu zorunlu olmaktan çıkarıldı. Şu an bu ürünlerin özellikle kendi mesleğim konusunda ifade edeyim ne şekilde denetlendiği, ne şekilde bunların bilim ve mühendislik normlarına uygun şekilde yapılıp yapılmadığı, bunlara dahi Bakanlığın öngördüğü normlara uygun şekilde yine yapılıp yapılmadığı ile ilgili elimizde bir done bulunmuyor. Bugüne kadar biz bunu iyi bir şekilde yaptığımızı düşünüyoruz. Çünkü odamızın TMMOB olarak 60 yıldan aşkın, odamızın da 40 yılı aşkın süredir bu konuda bir birikimi var. Bu birikimini biz sadece toplum yararına kullanmak ve sunmak istiyoruz. Başka hiçbir amacımız yok. Tek amacımız toplumun hak ve amaçlarını korumak. Başka hiçbir siyasal, toplumsal gruba bağlı değiliz. Biz Türkiye’nin çıkarları için özellikle Gaziantep’imizin çıkarlarını esas alarak daha iyi bir şehircilikle, insanlarımızın daha iyi bir ortamda yaşam standartlarını geliştirebileceği, daha iyi hizmet alabileceği bir ortam sunmak için çalışıyoruz. Ama söylemeliyim, bu TMMOB’un işlevsizleştirme durumundan bir an önce vazgeçilmeli, her türlü aktif denetime TMMOB ’un dahil edilmesi ve bu 60 yıllık bilgi birikiminden toplum adına faydalanılmasının büyük bir yarar olacağını düşünmekteyiz. Bununla ilgili yasal engeller kısa sürede aşılmayacaksa bile özellikle yerel yöneticilerimizin buna dair bir inisiyatifini almak gerekir. Bu misyonun yükselmesi için gerekeli alanı açmak istiyoruz.
Sabah-Açıklamalarınız ve sorularımıza verdiğiniz yanıtlar için teşekkür ederiz.

Ali Serindağ-
Bize bu fırsatı verdiğiniz için SabahGazetesine çok teşekkür ediyor ve başarılı yayıncılığınızın devamını diliyorum.  Zaten sizler bizim sesimizsiniz. Sizin sayenizde biz sesimizi duyuruyoruz.  Adem Kesenek- Çiçek Bayram

 

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *