En kalitesiz beton Gaziantep’te üretiliyor 

Türkiye Hazır Beton Birliği ve İnşaat Mühendisleri Odası Gaziantep Şubesinin işbirliği ve Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği’yle, Sanko Tek Beton AŞ’nin katkılarıyla düzenlenen “Betonda Kalite ve Beton Uygulamaları” konulu sempozyumda konuşan Türkiye Hazır Beton Birliği Genel Sekreteri Ferruh Karakule, 1980’li yıllarda çimento fabrikaların özelleştirilmesi ile Türkiye’ye hazır betonun geldiğini söyledi. Hazır betonun ilk kez 1903 yılında Almanya’da daha sonra diğer ülkelerde kullanılmaya ve üretilmeye başlandığı açıklandı.

Gaziantep’te 2001 yılının ilk 9 ayında 480 bin metreküp beton kullanıldığını ifade eden Karakule, bunun 320 bin metreküpünün elle hazırlanan, 160 bin metre küpünün ise hazır beton olduğunu söyledi. Gaziantep’teki durumun yürekler acısı olduğunu kaydeden Karakule, “Kullanılan beton sınıflarına bakıldığında yüzde 65’i elle hazırlanıyor. Gaziantep’te beton kalitesi, Türkiye’nin çok gerisinde. Beton kalitesi, binanın ömrü açısından önemli. Türkiye bir inşaatlar ülkesi, kaliteli binalar bin yıl ayakta durur. Depremlerde fazla zayiat verilmesi kaliteli çimento kullanılmamasından kaynaklanıyor” dedi.

Almanya’da 57.8 milyon metreküp, İtalya’da 66.5 milyon metreküp, İspanya’da 64 milyon metreküp hazır beton kullanıldığını belirten Karakule, Türkiye’de hazır beton kullanım oranının 2000 yılı verilerine göre 33 milyon metreküp olduğunu, yurt genelinde 368 tane hazır beton üreten fabrika bulunduğunu açıkladı. Toplam üretimin 33 milyon metreküp olduğunu kaydeden Karakule,”1990-1994’lü yıllarda yıllık artış yüzde 65 düzeyindeydi, ama son zamanlarda doyma noktasına gelerek yüzde 10-15’ler seviyesine düştü. Ancak Türkiye’de hazır beton kullanımı yeterli bir düzeye gelmemiştir. Dünyada çimento tüketimine bakıldığında Çin’de 1999 yılında 485 milyon ton, ABD’de 102 milyon ton çimento üretilirken, Türkiye’de Avrupa’nın en yüksek çimento üreticisi bir ülke olarak 2000 yılında 36 milyon metreküp çimento üretilmektedir” diye konuştu.

Türkiye Hazır Beton Birliği Başkanı Mürsel Öztürk, bir yapının dayanımını, güvenilirliğini ve ömrünü belirleyen en temel unsurun o binayı ayakta tutan iskeletin, yani betonarme taşıyıcı sistemin, özellikle de betonun malzeme ve uygulama kalitesi olduğunu vurguladı. Öztürk, “Depreme ve erozyon başta olmak üzere, diğer dış etkilere dayanıklı bir betonarme sistemin gereksindiği nitelikteki betonlar geleneksel, basit usullerle değil, ancak bilgisayar kontrollü, modem tesislerde üretilebilir. Ne var ki, Dinar, Adana ve Marmara depremlerinin ardından, yıkılan binalarda üniversitelerden uzmanlarımıza yaptırdığımız araştırmalar, kullanılan betonun en düşük standart değere dahi ulaşmayan, elle hazırlanmış beton olduğunu ortaya koymuştur. Betonun bir yapının genel maliyetindeki payının yüzde 10’a dahi ulaşmadığı bilindiği halde, fayansı, musluğu en pahalısından seçip, betona gelince kalitesizliği göz ardı edecek kadar ucuzluğu aramanın bedelinin nasıl ağır şekilde ödendiğini, son depremler bize tekrar göstermiştir” dedi.