ANASAYFA arrow right Güncel

En fazla azalma, yüzde 75 ile Güneydoğu Anadolu bölgesinde

YAYINLAMA: 26 Ocak 2023 / 22.29
GÜNCELLEME: 26 Ocak 2023 / 22.29
Gıda Mühendisleri Odası Gaziantep İl Temsilcisi Onur Aydın, çarpık ve yanlış kentleşme nedeniyle yağışların büyük bir kısmı toprak altına sızmadan buharlaşıyor, kirli sulara karışıyor ve fayda yerine zarara sebep oluyor. Kent ve kırsal alan için etkin su politikalarımız yok” dedi

Türkiye’de yağış mevsiminin 1 Ekim ile 1 Ocak arası olarak kabul edildiğini kaydeden Aydın, en fazla yağışın bu dönemde düştüğünü belirtti. “Türkiye’nin uzun yıllar boyunca yağış ortalaması 151,2 mm olarak devam etse de iklim krizinin belirginleştiği son yıllarda yağış ortalaması düzensizleşti ve giderek düşüş eğilimi göstermeye başladı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan aralık ayı Alansal Yağış Raporu’na göre, Türkiye genelinde yağışlar, mevsim normallerinin ve geçen yıl yağışlarının altında gerçekleşti. En fazla azalma ise yüzde 75 ile Güneydoğu Anadolu bölgesinde kaydedildi” açıklamasında bulundu.
Kullanılabilir su kaynakları dengesiz bir dağılıma sahip
Dünyada toplamda 1,2 milyar metreküp suyun yüzde 97’sini deniz ve okyanuslardaki suların oluşturduğunu ifade eden Aydın, “Tatlı suların yüzde79’unu buzullar, yüzde 20’sini yer altı suları ve yüzde 1’ini yerüstü ve atmosferdeki sular oluşturuyor. Dünya üzerindeki tatlı sular çok sınırlı. Bu sınırlılık yanında kullanılabilir su kaynakları da dengesiz bir dağılıma sahip” şeklinde konuştu.
Türkiye, yer altı sularını müsrif bir biçimde harcayarak bitirmenin eşiğine geldi
Kentlerde kuraklığın genel olarak içme suyu ve sulama barajlarının doluluk oranları ile ölçüldüğünü ve barajların sayısı ile büyüklüğünün artan ihtiyaca göre değiştiğini, fakat bu doluluk oranının kırsal alanda çiftçinin kuraklık problemi ile ilgili bir anlam ifade etmediğini kaydetti. “Geçtiğimiz yıl NASA tarafından yayınlanan yer altı suları raporunda da görüldüğü gibi Türkiye son 25 yılda yer altı sularını müsrif bir biçimde harcayarak bitirmenin eşiğine geldi. Su kıtlığı yaşamamızın sebeplerin sıralayacak olursak; yanlış sulama, damlama sulama yatırımlarının yetersiz olması, fazla sulama, tropikal ürün üretimi, yanlış ürün seçimi, yanlış tarım uygulamalarıdır. Bunun yanında Türkiye’nin ekonomik kaynaklarının büyük bölümünün inşaata, müteahhitte ve verimsiz endüstriye ayrılmış olması da bu krizin etkilerini daha da derinleştirdi.

Türkiye çok hızlı bir şekilde özgün ve radikal politikaları hayata geçirmek durumunda
Aydın, “Toplumların yeterli ve güvenli gıdaya erişmesini ifade eden ve politik düzeyde karar alma süreçlerine katılımını öngören gıda egemenliği ulusal egemenliğin en büyük unsuru olarak öne çıktı. Gıdada dışa bağımlı ve gıda egemenliği olmayan ülkelerin giderek daha da büyük sorunlarla karşı karşıya olacaklarını tahmin etmek pek de güç değil. Yanlış ve yetersiz politikalarla yer altı ve yer üstü sularını değerlendiremeyen Türkiye çok hızlı bir şekilde iklim kiriz ile ilgili bölgesel, özgün ve radikal politikaları hayata geçirmek durumunda” diye belirtti.

Türkiye’nin son yıllarda gıda ürünleri fiyat artışında dünya lideri olduğuna dikkat çeken Aydın, “Türkiye’de gıda enflasyonu tarihi rekorlar kırmaya devam ediyor. Zimbabve ve Venezuela’dan sonra TÜİK rakamlarına göre yüzde 99 ile dünya dördüncüsüyüz. Çarşı pazardaki rakamlara ve bağımsız kuruluş raporlarına bakarsak Türkiye’de gıda enflasyonu çok daha yüksek. DİSK’in yaptığı araştırmaya göre aralık 2022 için gıda enflasyonu yüzde 150’lere çıkmış durumda. Bu durumun iktidarın 20 yıllık yanlış ve yetersiz gıda tarım politikalarının sonucu olduğunu düşünüyoruz. Kaynakları çiftçiye, köylüye, kırsal kalkınmaya değil; müteahhitlere, zenginlere, savaş baronlarına harcayan ülkeler bunun sonucunu ağır biçimde yaşarlar” ifadelerini kullandı. Fatma Karabacak

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *