ANASAYFA arrow right Güncel

Doç. Dr. Karadağ-Çaman: "Pandemi maratonunun henüz ortasındayız"

Doç. Dr. Karadağ-Çaman: "Pandemi maratonunun henüz ortasındayız"
YAYINLAMA: 30 Eylül 2020 / 16.55
GÜNCELLEME: 30 Eylül 2020 / 17.41
Columbia Üniversitesi'nden halk sağlığı uzmanı Doç. Dr. Özge Karadağ Çaman, koronavirüs sebepli ölüm sayısının 1 milyonu geçmesinin ardından bianet'e ABD, Türkiye ve dünyadaki durumu değerlendirdi.

Bu hafta başı itibariyle dünyada yeni tip koronavirüs (Covid-19) sebebiyle hayatını kaybedenlerin sayısı 1 milyonu geçti. 

Columbia Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi araştırmacılarından halk sağlığı uzmanı Doç. Dr. Özge Karadağ Çaman, sorularımızı yanıtladı.

"Denklemde çok fazla bilinmeyen var"

Öncelikle dünyada Covid-19'a bağlı ölüm sayısı 1 milyon eşiğini geçti. Bu kadar büyük bir tablo öngörülebiliyor muydu? En kötü senaryo mu gerçekleşiyor şu an?

Pandemilerde enfeksiyon eksenini ilk başta bilmediğimiz için böyle bir projeksiyon yapabilmek oldukça zor. Çünkü özellikle pandemi etkeninin özelliklerini bilmek gerekiyor.

Ne kadar hızlı yayılabildiğini ve ne kadar ölümcül olduğunu bilmek gerekiyor. Aynı zamanda alınan önlemlerin ne kadar işe yaradığını ve ülkelerin bu önlemleri ne kadar aldığını, toplumların da bu önlemlere ne kadar uyduğunu bilmek gerekiyor.

Çok fazla bilinmeyen faktör var bu denklemde.

"İyi bir noktada değiliz"

Pandeminin en başında yapılan projeksiyonlar bunlar hiç bilinmeden yapılan öngörülerdi. Ama şimdi bazı şeyleri biliyoruz ve dolayısıyla o denklemdeki bazı faktörleri daha iyi biliyoruz.

Şunu söyleyebiliriz şu an için: İyi bir yerde değiliz. Önceki pandemilerde bilgimizin daha az, teknolojimizin daha az, iletişimizin daha az olduğunu düşünürsek, bu pandemide daha iyi bir sınav verilebilirdi dünya geneline bakarsak.

Peki, ABD tek başına 200 bin ölümü aştı, siz yakından takip ediyorsunuz. Sürekli eleştirilen bir yönetim var...

Ne yazık ki aslında kimsenin de beklemediği şekilde Amerika Birleşik Devletleri'nde sayıların çok yüksek seyrettiğini görüyoruz.

ABD'ye baktığımızda aslında kimsenin çok fazla öngöremediği gibi ciddi sıkıntılar yaşandı. Bu elbette birden fazla faktöre bağlı.

Burada politik kararlılık çok önemli. Karar vericilerin merkezi anlamda politikaları önemli.

Amerika'nın yapısı da, kültürel özellikleri de, sağlık sistemi, insanların çok fazla obez olması, birtakım sağlık hizmetlerine erişimdeki eşitsizlikler var.

Merkezi yönetim anlamında sıkıntılar var ama bu tablo çok fazla faktöre bağlı. Tamamen eyaletlere de bırakılmayan bir merkezi yönetim olsa çok daha iyi olabilirdi.

Aynı zamanda hem ABD için hem de diğer ülkeler için önemli olan bir nokta da dezavantajlı gruplar.

Bazı grupların özellikle daha dezavantajlı, daha yoksul, belli koşullarda yaşamak zorunda kalan insanlar için önlem alınmadığı takdirde ölümlerin ve vakaların arttığını görüyoruz.

"Türkiye'deki sayılarda yapılan değişiklikler yanıltıyor"

Türkiye'deki durumu gözlemleme şansınız oluyor mu? Buradaki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Evet Türkiye'de aslında başından itibaren baktığımızda son derece iyi adımlar olduğunu görüyoruz. En baştan itibaren birtakım kısıtlamaların getirilmesi, halk sağlığı sisteminin aslında kurulmuş bir sistem olması, işleyen bir sistem olması önemli.

Dolayısıyla iyi bir başlangıç yaptı aslında Türkiye ve bunu birkaç ay da sürdürdü. Ancak Haziran ayından itibaren baktığımızda geri açılımın bir miktar hızlı olduğunu görüyoruz.

Bu geri açılımın hızlı olmasından dolayı birtakım sıkıntılar yaşandı.

Risk iletişiminde insanlar tablonun değişebileceğini ve kendi davranışlarıyla da değişebileceğini görebilirlerse o zaman çok daha iyi bireysel önlemleri de artırabilirler.

Ama vakaların ve ölülerin bildiriminde birtakım değişiklikler yapıldığını görüyoruz. Bize tabloyu başından itibaren tek bir çizgide değerlendirme fırsatı sunmuyor maalesef.

"Türkiye test stratejisini de değiştirdi"

Çünkü yapılan test stratejisi de değişti. Sunulan tablolar da değişti Türkiye'de. İnsanların bilgilenmesinde bazı kafa karışıklıkları olduğunu düşünüyorum.

Bu kafa karışıklıkları da tablonun net olarak görülememesine, riskin çok iyi algılanamamasına sebep oluyor.

Bu da otomatik olarak insanların bireysel davranışlarını etkiliyor diye düşünüyorum. Riskin yüksek olduğunu, pandeminin devam ettiğini ve Türkiye'de de önlemlerin devam etmesi gerektiğini, bireysel davranışlara önem verilmesi gerektiğini sık sık vurgulamak gerekiyor.

Bu anlamda da bazen çelişkili mesajlar veriliyor, bunun olmaması önemli. Aynı zamanda hastanelere büyük önem verilmesi gerekiyor.

Salgın her zaman için sahada kontrol edilir.

Toplumun tümünü ilgilendiren birtakım kısıtlamaların çok önemli olduğunu, birinci basamağın yani aile hekimliği sisteminin son derece önemli olduğunu görmek gerekiyor.

Hastaneler tabii ki önemli ama en öncelikli önlemlerin toplum içinde alınması gerekiyor.

Elbette ki ekonomik birtakım kaygılar var, politik kaygılar var, eğitim sistemiyle ilgili kaygılar var ama bunların çok dengeli bir şekilde çözülmesi ve karar vericilerle bilim kurulunun çok sıkı bir iletişimde olması gerekiyor.

Bu anlamda her ülkenin hem şeffaflık hem önlem bakımından yapabileceği daha fazla şey var.

Türkiye'de de dediğim gibi iyi bir başlangıç ve şu anda da iyi uygulamalar var. Ama risk yönetiminde daha fazla şey yapılması gerekiyor.

Kısıtlamalara uymayanlara daha ağır yaptırımlar uygulanmalı.

Sağlık Bakanlığı'nın da birtakım izolasyon tedbirlerini çok sıkı sıkıya uygulaması gerekiyor. Bıraktığımız zaman sayıların çok hızlı şekilde ilerleyebildiğini görüyoruz.

"Sadece gelişmiş ülkelerin aşılanması yetmez"

Dünya Sağlık Örgütü sık sık "yeni normalimiz bu" açıklaması yapıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Yeni normale alıştık mı?

Dünyadaki ülkelerin hem sistemleri hem ekonomik güçleri, diğer kaynakları ve salgına verdikleri yanıtlar birbirlerinden çok farklı.

Dünya Sağlık Örgütü de verdiği mesajlarda ortayı bulmak zorunda. Sadece gelişmiş ülkelere mesaj veremez, sadece az gelişmiş ülkelere mesaj veremez, herkese yönelik mesajlar vermek zorunda.

Dolayısıyla da her zaman her ülkenin ihtiyacına o anda cevap vermiyor olabilir. Bu anlamda Dünya Sağlık Örgütü'nü öyle görmek gerekiyor.

Aslında bu yeni normalle bir süredir zaten beraber yaşıyoruz ve tedavilerdeki birtakım ilerlemelere ve aşı çalışmalarına rağmen hala bu maratonun ortalarında olduğumuzu söyleyebiliriz.

Hala tedavilerle ilgili henüz elimizde bir mucize ilaç yok. Sadece birtakım ilaçların daha fazla işe yaradığını, bazı ilaçların ise yeterince işe yaramadığını anlamış bulunuyoruz.

Dolayısıyla tedavi protokolleri de sık sık güncelleniyor. Elbette tıp dünyası tedavi anlamında pandeminin ilk zamanlarına göre çok daha ileride.

Aşılar anlamında da, farklı aşıların bağışıklık oluşturduğu yönünde çok fazla veri var ama tabii ki bu aşılar üretime geçtiğinde ne kadar hızlı bir şekilde herkese dağıtılabilecek, nasıl milyonlarca doz üretilecek ve dezavantajlı ülkelere ne kadar hızlı ulaşabilecek?

Bütün bunlar soru işareti. Bazı gelişmiş ülkelerde, örneğin kaynaklar anlamında Türkiye'yi da buna dahil edebiliriz ama sadece Türkiye'nin, sadece Avrupa'nın aşılanması yetmeyecek.

Bu bir pandemi olduğu için ve uluslararası hareketlilik devam ettiği için aşıya ulaşamayan ülkelerdeki durum diğer ülkeleri de aynı şekilde etkileyecek.

O yüzden dünya genelini düşündüğümüzde maratonun ortasındayız. Daha önümüzde yol var. Ama ümidimiz de var. Çünkü geçmişe baktığımızda geçmişteki pandemiler gibi bu pandemi de elbette sona erecek, bunu biliyoruz.

Geçmişe göre çok daha güçlü birtakım mücadele araçlarımız var, daha fazla bilgimiz, teknolojimiz var, iletişim son derece kuvvetli.

"İyi mücadele eden ülkeler örnek alınmalı"

Güney Kore gibi Tayvan gibi çok iyi mücadele eden ülke örneklerimiz var. Avustralya, Yeni Zelanda, Küba, Finlandiya gibi örneklerden ders alınması gerek.

Bundan sonrası için de yanıtlarını bu iyi ülke örneklerine göre revize etmesi gerek.

Birtakım önlemler çok daha önce alınabilirdi.

Hem bireyler, hem toplumlar düzeyinde önlemler çok daha sıkı olabilirdi ve birtakım ölümler önlenebilirdi.

Bu pandemiyi virüs değil, insanların davranışları aslında etkiliyor. Bundan sonrası için de yine insan davranışların önemi virüsün davranışından çok daha önemli olacak.

Umuyoruz ki bütün bu yaşananlardan alınması gereken dersler alınır.

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *