HDP'nin geçtiğimiz günlerde açıkladığı tutum belgesinin ardından bugün Hakkari'den Edirne'ye Türkiye'nin 7 bölgesinde demokrasi, barış, adalet, iş, aş ve özgürlük için "Darbeye karşı Demokrasi" şiarıyla başlatacağı yürüyüşler hakkında konuşan HDP Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul, amaçlarının demokrasi blokunun örülmesinin yanı sıra buna toplumsal muhalefeti de dahil etmeye dair yol ve yöntem arayışı olduğunu ifade etti.
HDP'li belediyelere kayyımların atanması, süren baskılar, Hakkari ve Diyarbakır milletvekilleri Leyla Güven ve Musa Ferasioğulları’nın vekilliklerinin düşürülmesinin ardından tutuklanmaları üzerine “Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü” hazırlıkları birçok ilde başladı. Bugün başlatılacak yürüyüşün bir kolu HDP eski Eş Genel Başkanı olan Selahattin Demirtaş'ın tutuklu bulunduğu Edirne’den, diğer kolu ise Leyla Güven'in milletvekili seçildiği Hakkari’den başlayacak. Yürüyüşe dair hazırlıkların başlatıldığı Gaziantep'te yapacakları yürüyüş programı ve amacına dair konuşan HDP Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul, demokrasi, barış, adalet, iş ve özgürlük için HDP olarak "hep birlikte" tutumu içinde olacaklarını söyleyerek, yürüyüşün 7 bölgede farklı toplumsal kesimlerle gerçekleştirilecek buluşmalarla beraber 20 Haziran’da Ankara’da son bulacağını dile getirdi.
‘Muhalefetin yan yana gelmesini sağlamak için…’
Halkın iradesinin gasp edildiği, seçilmişlerin tutuklandığı bir dönemde, halkın iradesinin gasp edilmesine karşı geçtiğimiz günlerde HDP tarafından açıklanan tutum belgesine değinen Toğrul, “Bu tutum belgesi 5 temel nokta içermektedir. Bu 5 temel nokta, 'demokrasi için hep birlikte', 'barış için hep birlikte', 'adalet için hep birlikte', 'iş ve aş için hep birlikte' ve 'özgürlük için hep birlikte’ siarıdır. Ve bu tutum belgemizin gereği olarak, AKP’nin topluma ve muhalefete karşı boca ettiği saldırı politikasının karşısında durmak ve toplumsal muhalefetin yan yana gelmesini sağlamak için bir takım çalışmalar yapmaya karar verdik" diye konuştu.
‘Halkın iradesi gasp ediliyor’
Toğrul, HDP'ye yönelik kayyım ve baskıları hatırlatarak darbenin sadece postalla ya da askeri araçla yapılmadığını, seçilmiş iradenin gasp edilmesi ile de yapıldığına dikkat çekti. Toğrul, sözlerini şöyle sürdürdü: “Milletvekillerin vekillikleri gasp ediliyor. Yine aynı şekilde partimize yönelik seçilmiş belediye eş başkanları, halkın yüzde 80 oranında seçtiği belediye başkanlarımız, maalesef uyduruk gerekçelerle halkın iradesine kayyum atanıyor. Kayyımlar birçok yolsuzluğa bulaşıyor ve ilk uygulamaları da halka yönelik yapmış olduğumuz çalışmaların engellenmesi, yok sayılması ve kurumların kapatılması oluyor."
‘Bizsiz çözülemediği gibi sadece bizimle de çözülemez’
Toğrul, AKP'nin özellikle HDP'yi kriminalize ederek, demokrasi blokunun gelişmesini ve muhalefetin ortak bir zeminde mücadele etmesini engellediğini dile getirerek “ Bizler de tam tersine şunu ifade ediyoruz; Türkiye’nin sorunları biz olmadan çözülemez. Bunu çok net olarak ifade ediyoruz. Ama şunun da farkındayız; bizsiz çözülemediği gibi, sadece bizimle de çözülemez” dedi.
‘Demokrasi için 3 aylık bir program hazırladık’
Türkiye’de en fazla saldırının HDP’ye yönelik olmasıyla birlikte diğer muhalefet kesimine de saldırılarının olduğunu vurgulayan Toğrul, yapılan saldırıları da örnekler vererek şöyle anlattı: “Örneğin, pandemi sürecinde CHP’li belediyelerin halkın yaralarını sarmak adıyla yaptığı çalışmalar ve kampanyalar engellendi. Yine aynı şekilde bizim milletvekillerimizin vekillikleri düşürülürken, CHP'nin vekili Sayın Enis Berberoğlu’nun vekilliği de düşürüldü. Dolayısıyla biz de buna karşı 3 aylık bir çalışma programı hazırladık. Aslında bu çalışma vekillikler düşürülmeden önce başlattığımız bir çalışmaydı. Enis Berberoğlu, Hakkari milletvekilimiz Leyla Güven ve Diyarbakır Milletvekilimiz Musa Farisoğulları’nın vekilliklerinin düşürülmesi de tam bu noktaya denk geldiği için biz tekrar etkinlik programınızı gözden geçirdik ve bir demokrasi için yürüyüş programı başlatmaya karar verdik."
‘Çalışmamızı barış mitingi ile sonlandıracağız’
Hazırladıkları 3 aylık programa dair bilgiler veren Toğrul, programla ilgili şunları paylaştı: “Haziran ayı programı olarak öncelikle yerellerde tüm sivil toplum örgütlerini, kanat önderlerini, hatta yöre derneklerini, emek örgütlerini, sendikaları ziyaret edip, Türkiye'de 'demokrasi bloku'nun örülmesi ve bir araya gelmesi noktasında neler yapabiliriz, bize düşen görevler nelerdir, onlara düşen görevler nelerdir, bunun için nasıl bir yol ve yöntem izlemeliyize dair görüşlerini almaya çalışıyoruz. Bizim planladığımız demokrasi yürüyüşü, klasik, daha önce Cumhuriyet Halk Partisi’nin yaptığı adalet yürüyüşünden farklı bir yürüyüş. Hakkari ve Edirne’nin bizim için sembolik olarak kıymetli olan yönleri var ama ülkenin iki ucudur da. Biri en doğu ucu, diğeri en batı ucu. Dolayısıyla bu ülkenin tamamını kuşatan bir etkinlik. Bizim için bu iki ucun bir diğer sembolik önemi de şu; Sayın Selahattin Demirtaş Edirne cezaevinde, bir diğeri de Hakkari’de son vekilliği düşürülen vekilimiz, Hakkari Milletvekilimiz ve aynı zamanda DTK Eş Genel Başkanı Sayın Leyla Güven. Bu iki kol öncelikle Hakkari’den Van’a, Van’dan sonra Diyarbakır’a, Diyarbakır’dan Adana’da halk buluşmaları ve sivil toplum ziyaretleri gerçekleştireceğiz. Çalışmaların ardından 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde Türkiye’nin birçok noktasında 'barış mitingleri' ile bu çalışmalarımızı sonlandıracağız."
Toğrul son olarak, “Buradaki amacımız, AKP ve MHP ittifakının faşizan karakterini hem toplumla paylaşmak hem de toplumsal muhalefeti de dahil etmenin yol ve yöntemlerini aramaya çalışmaktır” diyerek yapacakları yürüyüşlerin önemine vurgu yaptı. Esra Aydın