ANASAYFA arrow right Sağlık

"COVID-19 bir işçi sınıfı hastalığıdır"

"COVID-19 bir işçi sınıfı hastalığıdır"
YAYINLAMA: 04 Ağustos 2021 / 20.49
GÜNCELLEME: 04 Ağustos 2021 / 21.04
TTB'nin her çarşamba düzenlediği "Pandemi Bültenleri"nin 11’incisinin sunumunu, TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı yaptı. Korur Fincancı, "Salgını yönetmeyen iktidarın, yangınlarla ve sellerle başa çıkma konusundaki yetersizlikleri de hepimizin gözlerinin önünde" dedi.

Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) her çarşamba düzenlediği Pandemi Bültenleri'nin 11’incisi "COVID-19 bir işçi sınıfı hastalığıdır" başlığıyla 4 Ağustos 2021 günü çevrimiçi olarak gerçekleşti. Bültenin sunumunu TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı yaptı.

Bülteni ülkenin dört bir yanında yaşanan yangın ve sel felaketlerinde yaşamını yitirenlerin yakınlarına başsağlığı ve sabır, yaralananlara acil şifa dileyerek açan Korur Fincancı, "Salgını yönetmeyen iktidarın, yangınlarla ve sellerle başa çıkma konusundaki yetersizlikleri hepimizin gözlerinin önünde" dedi.

Pandeminin ilk gününden itibaren çalışmaya zorlanan milyonlarca işçinin gerek üretim ve hizmet işyerlerinde gerekse de işe ulaşımlarında korunmasız bırakıldığını söyleyen Korur Fincancı, şöyle devam etti:

"COVID-19’a bağlı ölümler nedeniyle iş cinayetlerinin en az yüzde 30 arttığına dikkat çekti. Ulusal ve uluslararası hukuka göre COVID-19’un meslek hastalığı sayılması gerekiyor. Aralık 2020’de yayımlanan genelgeye karşın sağlık emekçilerinin SGK’ye yaptığı meslek hastalığı talepli başvurular halen olumlu sonuçlanmadı." 

Çalışanlara yönelik hak ihlalleri

Korur Fincancı Dardanel, Vestel, Gaziantep OSB gibi somut örnekler üzerinden çalışanlara yönelik hak ihlallerini şöyle sıraladı:

İşten çıkarma yasağı başlamadan önce kitlesel, haklar ödenmeden yapılan işten çıkarmalar,

İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini almadan, pandemi dönemindeki gerekli ek yatırımları yapmadan çalışmaya zorlama,

Vaka tespitine rağmen hastalık raporu almasını engelleyerek veya rapora rağmen çalışmaya zorlama,

İşçiler arasında ayrımcılık yaparak (işçi sağlığı ve sair haklar alanında daha sesli savunanlardan seçmek üzere) ücretsiz izne zorlama,

Enfekte iş arkadaşlarının vardiyalarını da devralarak, hasta olmayan işçilerin sayısını aynı tutarak iş yoğunluğunu ve/veya çalışma saatlerini artırma,

Ekonomik kriz neden gösterilerek ücret gaspı, yan hak, ek gösterge kesintisi, toplu sözleşme haklarında kısıtlama, emekli olmaya zorlama,

Kayıtdışı, sigortasız çalıştırılan işçileri sokağa çıkma yasağında çalışmaya zorlanma,

İşten atma yasağı döneminde, özellikle sendikalaşan, işçi sağlığı önlemleri başta olmak üzere haklarını talep edenleri Kod-29 tabir edilen “işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı hareket etmesi” diye özetlenebilecek “yargısız infaz” ve karalisteleme teşkil eden İş Kanunu 25/2 maddesine dayanarak işten çıkarma,

Farklı istihdam biçimleri arası işçi sağlığı önlemleri ve ödemelerde ayrımcılık,

Yemekhaneler kapatıldığı durumlarda, kötü ve kalitesiz yemeklere mahkûm bırakma,

Kanunen “tehlikeli işi reddetme” hakkı bile mevcut iken, işçi sağlığı alanındaki sorunlar başta olmak üzere çalışma koşullarının düzeltilmesi için örgütlenme hakkı kullanımlarında sendikalaşmanın işten çıkarmalarla engellenmesi yanı sıra,

Özellikle kapanma dönemleri ile işyerinde artan psikososyal risklere karşı herhangi bir önlem alınmadı. Bu dönemde “çalışma ve çalışamama” kaynaklı intiharlar belirgin bir sosyal gerçeklik olmaya devam etti.

 Yapılması gerekenler

Korur Fincancı, çalışma hayatında yaşanan hak ihlallerine karşı işyerlerinde COVID-19’a ilişkin yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:

  • İşçilerin tüm hakları ödenerek elzem olmayan işyerlerinin kapalı tutulması ve/veya evden çalışmaya geçişin sağlanması, evden çalışmada fiziksel-ruhsal sağlığın korunması için ek destek önlemleri sağlanması,
  • İşyerlerinde havalandırma, filtrasyon, dezenfeksiyon, fiziksel mesafe, koruyucu donanımlar gibi mühendislik ve idari önlemlerin alınması,
  • Temas süresinin kısaltılması amacıyla 6 saatlik iş günü, dinlenme aralarının süresinin ve sıkılığının artırılması,
  • Güvenli ulaşımın sağlanması,
  • Temaslı işçilerin kendini izolasyona almasına olanak vermek için bir “halk sağlığı tedbiri” olarak ücretli hastalık izni hakkı tanınması,
  • İşçilerin ve temsilcilerinin COVID-19 risklerini değerlendirme süreçlerine katılımının sağlanması,
  • İşletmenin COVID-19 risklerini yönetme taahhüdünü iletmesi ve işçileri tedbirlere ilişkin beklentilerle ilgili bilgilendirilmesi,
  • İşçilerin COVID-19 açısından sağlıklı olup olmadığını değerlendirmesini sağlayacak bir yaklaşımın sergilenmesi, İSG ekibinin vereceği eğitimin bu çerçevede olması,
  • İşletmelerin COVID-19 tedbirleriyle ilgili düzenli olarak denetlenmesi.

 Sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı

İşverenin sorumluluklarının yanı sıra işçilerin de sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı için yapması gerekenleri de hatırlatan Korur Fincancı, son olarak Türk Toraks Derneği’nin Haziran 2021 tarihli COVID-19 Görev Grubu Görüş Raporu’na atıf yaptı:

Rapora göre salgın önlemleri; (1)Ortam havalandırma düzeyi, (2) Ortamda bulunan kişi sayısı, (3) Süre, (4) Maske kullanımının değerlendirilmesi ile belirlenmelidir. Aerosol bulaşının artan önemi ile özellikle kapalı alanda çalışılan işyerlerinde uygun yöntemlerle yapılan havalandırmalar ve doğru maske kullanımının önemi açıktır. 

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *