ANASAYFA arrow right Yaşam

Bina çatılarına "yağmur suyu toplama sistemi" zorunluluğu

Bina çatılarına "yağmur suyu toplama sistemi" zorunluluğu
YAYINLAMA: 26 Ocak 2021 / 20.52
GÜNCELLEME: 26 Ocak 2021 / 20.52
Yönetmelikle, belediyeler ve ruhsat vermeye yetkili diğer kurumlara, daha küçük parseller için de bu konuda zorunluluk getirebilmeleri yetkisi verildi

Kuraklıkla mücadele kapsamında iki bin metrekareden büyük parsellerde inşa edilecek bina çatılarına "yağmur suyu toplama sistemi" zorunluluğu getirildi. Böylece toplanan yağmur sularının bahçe sulama veya arıtılarak bina ihtiyacında kullanılmak üzere bahçe zemini altında bir depoda toplanması amaçlanıyor.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Resmi Gazete’de yayımlandı. Yönetmelikle, kuraklık sorununun giderek artması da dikkate alınarak, artık 2 bin metrekareden büyük parsellerde inşa edilecek tüm binaların çatılarında “yağmur suyu toplama sistemi” yapılması zorunluluğu getirildi.

Yağmur suyu toplama sistemi

Yağmur suları çatı alanı geniş olan binalar, hastaneler, fabrikalar, hava alanları, üniversite binaları vb. yapıların çatılarından toplanıp depolarda biriktirilebilir. Bu işlem için depo alanları gerekir.

Sürdürülübilir yağmur suyu yönetimi açısından konut, kamu binaları ve üniversitelerin çatı yüzey alanlarına gelen yağmur sularının depolanabilmesi büyük oldukça önemli.

Öte yandan, yağmur sularıyla depolara gelecek yaprak, kum gibi kirleticiler için filtre sistemi gerekir. Yağmur suyunun ev şebekesine verildiği durumlarda, evsel tüketimin yüzde 30’una denk gelen tuvalet rezervuarı ve yüzde 12’sine denk gelen çamaşır makinesine giden su hatlarına buradan su sağlanabilir.

Hangi açılardan faydalı?

Yağmur suyu depolama sisteminin faydaları ise şöyle: 

Diğer su temin projeleri ile karşılaştırıldığında olumsuz çevresel etkileri daha azdır. 

Elde edilen su bedelsiz ve su kullanım yerine yakındır.

Elde edilen su diğer su teminlerine kıyasla çok daha kalitelidir, arıtmaya gerek duymaksızın yeniden kullanılabilir.

Mevcut su kaynaklarının korunmasına yardımcı olur. (Tarımsal sulama ve daha geniş ölçekte su hasadı teknikleri ile su kullanımı ile şebeke suyu kullanımı azaltılabilir).

Acil durumlarda (deprem, ani susuzluk, vb.) durumlarda rahatlıkla kullanılabilir.

Sel riskini azaltarak alıcı ortamlara taşınacak kirlilik yükünü azaltır.

Belediyelere yetki

Yönetmelikle belediyeler ve ruhsat vermeye yetkili diğer kurumlara, daha küçük parseller için de bu konuda zorunluluk getirebilmeleri yetkisi de verildi.

Yönetmelikte ayrıca, iskanlı binanın, bir bağımsız bölümünde sonradan yapılan aykırılıklar nedeniyle “Yapı Kayıt Belgesi” alınmışsa diğer bölümlerde de tadilat yapılabilmesini sağlayan değişiklik de yapıldı.

Üzerinde birden çok bina yapılma hakkı bulunan parsellerde, mevzuata uygun olmayan ve “Yapı Kayıt Belgesi” bulunan bir binanın aykırı kısımlarının alanı, parselin imar hakkından düşülmeyecek şekilde, kalan imar hakkı içinde yeni bina yapılabilecek.

Yüksek bahçe duvarlarına düzenleme

Yönetmelikle, yoldan yüksek parsellerde arkası toprak doldurularak yapılan ve zaman zaman yoğun yağışlar neticesinde yıkılabilen ayrıca kaldırımlar üzerindeki yaya trafiği üzerinde baskı oluşturan yüksek bahçe duvarları da düzenlendi.

Buna göre, yol kotu ile aynı seviyedeki ön bahçelerde yapılacak bahçe duvarı yüksekliği en fazla 50 santimetre olacak, yoldan yüksek ön bahçelerde ise duvar yüksekliği ön bahçenin tabii zemin kotunu en fazla 50 santimetre geçebilecek.

Türkiye son yılların en kurak kışını geçirirken birçok kentte sıcaklık rekoru kırıldı. Ülke genelinde baraj ve doğal oluşum göllerde sular gözle görülür şekilde azaldı.

CHP'nin raporuna göre, 2020 sonbahar mevsiminde alansal yağışlara bakıldığında 81 ilin tamamında normalin altında yağış oldu.Batı Ege, Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Amasya-Tokat çevresinden başlayarak İç Anadolu bölgelerine normalden yüzde 60-80 oranında daha az yağış düştü. 

Türkiye, sanılanın aksine su zengini bir ülke değil, hatta tam tersine yılda kişi başına düşen bin 519 m3'lük su miktarı ile “su sıkıntısı çeken” bir ülke konumunda. Ayrıca, Türkiye nüfusunun 2030’da 100 milyona ulaşacağı ve kişi başına düşen su miktarının bin 120 m3'e gerileyeceği öngörülüyor. Bu öngörüler, Türkiye’nin “su fakiri” olma yolunda ilerlediğine işaret ediyor. 

NASA ve WWF’ten kuraklık uyarısı

Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi de (NASA) Türkiye’nin yer altı su rezervlerini gösteren bir harita yayınlayarak ülkedeki yer altı su seviyelerinin ortalamanın altına düştüğü uyarısında bulundu.

WWF-Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Bayar’ın açıklamalarına göre ise İstanbul, Ankara, İzmir, Antep, Diyarbakır, Bursa, Mersin, Konya, Adana ve Antalya küreselde su riski yüksek kentler listesinde bulunuyor:

“Son 50 yılda Türkiye’deki sulak alanların yarısı, su miktarı ve kalitesi bakımından, sağlıklı yapısını kaybetti. Bir başka deyişle üç Van Gölü büyüklüğünde sulak alan ekolojik işlevini yitirdi. Risk sadece yüzey sularımızla da sınırlı değil, yeraltı sularımızın da seviyesi alarm veriyor. Orman alanlarımızı kaybetmemiz de kuraklığa zemin hazırlayan bir başka etken.”

Sel

350 Ankara’nın raporuna göre, Türkiye’de su baskınları son 28 yılda 19 kat arttı. Raporda su baskınlarının nedenlerinden biri kentlerin asfalt ve betonla kaplanması, diğeri ise asfalt ve beton kaplı kentlerin bu sayede daha çok petrol, kömür, gaz yakarak iklimi değiştirmesi olarak açıklandı.

Derelerin Kardeşliği Platformu Kurucu Başkanı avukat Remzi Kazmaz’ın Temmuz 2020 tarihli açıklamasına göre, Doğu Karadeniz bölgesinde 1929-2012 yılları arasında, çok sayıda heyelan, taşkın ve sel yaşandı, büyük maddi hasarlar meydana geldi. 49 sel, heyelan ve taşkında 650 kişi hayatını kaybetti. Yaşanan sellerin en büyük nedeni dere yataklarının yapılaşmaya açılması, Hidroelektrik Enerji Santralleri (HES) ve karayolu yapımlarıydı.

Özetle, Türkiye, bütün dünyayı etkisi altına alan iklim krizine karşı mücadele başlatmak ve önlem almak yerine krizi, derinleştirecek eylemleri uygulamaya devam etti. Böylece kuraklık ve sel döngüsü tüm ülkeyi vurdu.

İBB’den sarnıç sistemi teklifi

Daha önce İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi’nde kabul edilen İstanbul İmar Yönetmeliği Taslağı ile göre yeni yapılacak 1000 metrekarenin üzerindeki yapılarda yağmur suları için sarnıç zorunluluğu getirilmişti.

NOT: Sarnıç uygulamaları özellikle yeraltı ve yüzeysel su kaynaklarının kısıtlı olduğu, buna karşın yeterli yağışın bulunduğu yerler ve merkezi su temini altyapısı bulunmayan yerleşimler için ideal çözüm olarak sunuluyor.

Teklif gereğince, 1000 metrekarenin üzerindeki parsellerde, kamu yapılarında, alışveriş merkezi ve inşaat alanı 5 bin metrekareyi geçen ticari yapılarda binaları zemin suyundan korumak, bahçe sulamak, oto yıkama, tuvalet rezervuarları vb. işlerde kullanılmak üzere bir drenaj sistemi oluşturularak, çatı ve zemin sularının yer altında oluşturulacak sarnıçta toplanması zorunlu hale gelmişti.

Ankara Belediyesi’nden parklarda depolama

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da kuraklıkla mücadele kapsamında başlatacakları depolama sistemi projesi başlattıklarını duyurmuştu.

Yavaş, “Yağmur ve yüzey sularını depolayarak sulamada kullanmaya başlıyoruz. Depolama sistemlerimiz ilk etapta kentimizdeki 40 rekreasyon ve park alanında olacak. Kuraklıkla mücadele kapsamında tasarruf odaklı ve israfın önüne geçen projelerimizi sürdüreceğiz” ifadelerini kullanmıştı.

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *