Açıklamayı okuyan Şube Başkanı Ali Arpat, “Yöneticileri eğitim alanı ile inanç alanını birbirine karıştırmaktan, çocuklarımızı kendi ideolojik hedeflerine ulaşmak için kullanmaktan vazgeçmeye çağırıyor, bu tür bilim dışı ve pedagojik açıdan son derece sakıncalı uygulamalara derhal son vermeleri konusunda uyarıyoruz” dedi.
Bu sistemi reddediyor ve karşı çıkıyoruz
Milli Eğitim Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yerellerde il müftülükleri ve dini cemaatlerin uzantısı olan dernek ve vakıflarla yaptığı protokollerin okullarda inanç istismarının önünü açtığını savunan Başkan Arpat, “Kaldı ki ‘Değerler Eğitimi’ adı bir ‘İnanç öğretisinin’ çocuklarımıza nasıl dayatıldığı, daha önceki uygulamalarla ortaya konulmuştur. Eğitimin niteliğini yükseltmek ve çocukların özgür, akılcı ve sorgulayan bireyler olarak yetiştirilmesi biz eğitimcilerin sorumluluk ve görev alanıdır. Bilimsel, laik, eşit eğitimin uygulanabildiği, çocuklarımızın gelişimini destekleyecek eğitim ortamlarının derhal düzenlenmesi ve uygulamaya geçilmesi için mücadele verirken, okul öncesi eğitimi desteklediği söylenilen ve eşdeğer gösterilmeye çalışılan bu sistemi reddediyor ve karşı çıkıyoruz” diye konuşma yaptı.
Bilimsel laik eğitimden kopulmamalı
Arpat, din eğitiminin, laik eğitim sistemi içinde resmi olarak kurumlara taşınılmasını alternatifi olarak gösterilmesini değil, ailenin ve çocukların istekleri doğrultusunda alınabileceğini savunduklarını belirtirken, “Eğitim kurumlarının oluşumunun bilimsel temeli farklı değerlerin kullanılarak kaydırılmaya çalışılmasını kabul etmiyoruz. Bu noktaya bütün toplumun ailelerin dikkatini çekiyor, birer eğitim neferi olarak bilimsel laik eğitimden kopulmaması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz” ifadelerini kullandı.
Eğitim öğretimin, yaşamakta olduğumuz salgın hastalık riski ile birlikte daha da zorlaştığını ifade eden Arpat, “Son zamanlarda küçük yaşlardaki çocukların din eğitimi alması erken çocukluk eğitiminin bir parçası olmuş ve uygulamalara girmiştir. MEB Temel Eğitim Genel Müdürlüğü Erken Çocukluk Eğitimi Daire Başkanlığı, Diyanet İşleri’ne bağlı dört-altı yaş din kursları için anlaştıklarını ve bu hizmetlerin bundan böyle Erken Çocukluk Eğitimi (EÇE) sisteminin istatistikleri içinde yer alacağını belirtti. Bu kursların MEB’e bağlı okullarda da açılabileceğini, hatta açılmaya başlandığı bilgisini de verdi” şeklinde konuştu.
Bu duruma pedagogların, eğitimciler yaklaşımı nedir?
Eğitim İş Sendikası Gaziantep Şube Başkanı Ali Arpat, konuşmasını şu şekilde bitirdi: “Buna ek olarak, farklı yetkililer bunların tarihte yeri olan ‘Sıbyan okullarının’ günümüzdeki örneği olduğunu da çeşitli ortamlarda dile getiriliyor. Bütün bunlarla birlikte bu duruma pedagogların, eğitimciler yaklaşımı nedir? Bu yaş döneminde bütün değerler çocukların kendi dışında ve somut olarak deneyimleyemedikleri bir güçle bağdaştırılmaktadır. Bu yaştaki çocuklar kendilerinin dışındaki güçleri algılayamazlar. Çocuklara bu değerlere sahip olmanın diğer insanlar ve toplum için de yararlı olduğu ve insan olmak için önemli olduğuyla ilgili bir farkındalık yaratılmamaktadır. Bilişsel anlamda soyut düşünebilme yetisi 8-12 yaş arasında gelişmektedir ve bu beceri henüz gelişmemişken çocukların bu kutsal güçle tanışması tahmin edilebileceği gibi birçok olumsuzluğa sebep oluyor.” Fatma Karabacak