ANASAYFA arrow right Röportaj

Antep, aslında tarıma dayalı bir sanayi kenti

Antep, aslında tarıma  dayalı bir sanayi kenti
YAYINLAMA: 17 Nisan 2020 / 21.25
GÜNCELLEME: 17 Nisan 2020 / 21.25
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Kenan Seçkin, Sabah’ın sorularını yanıtladı.

Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Kenan Seçkin, Sabah’ın sorularını yanıtladı. Seçkin, Antep’in sanayi mi yoksa tarım kenti mi olduğu sorusuna bu yanıtı verdi:

Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Kenan Seçkin, tarımsal üretimin artırılması amacıyla çiftçiye verilecek eğitimin önemini açıklarken, üreticideki geleneksel alışkanlıkları kırmanın ne kadar zor olduğunu dile getirdi. “Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı son zamanlarda Tarımsal Yayım ve Danışmalık üyesi çiftçilere 600 TL destek veriyor. Gaziantep’te 9 bin 600 civarında çiftçi bu projeden yararlanıyor. Bu yeterli değil tabi ki. Bugün 32 bin civarında çiftçi olduğunu varsayalım, bunun yüzde 33’ü danışmanlık hizmeti alabiliyor. Hâlbuki  tarımdaki yenilikleri çiftçiye ulaştıracak kişi Ziraat Mühendisleridir” şeklinde açıklamada bulundu.

370 bin hektar alanda tarım yapılıyor

Seçkin, “Gaziantep’in toplam üretim alanı 682 bin 280 hektar. Bunun 48 bini mera, 183 bini maki ve ormanlık alanlarımız. Dolayısıyla biz tarla ve bahçe toplam olarak 370 bin 336 hektar alanda tarımsal üretim yapıyoruz. 7 bin 277 hektarı sebze, 19 bin hektarı bahçe, 167 bin hektarı tarla, toplamda 370 bin hektar Gaziantep ilinin tarıma verimli alanı var” dedi..

 

Seçkin’in Sabah’ın soruların verdiği yanıtlar şöyle:

SABAH-  Size göre Antep bir sanayi kenti mi yoksa tarım kenti mi? 
Kenan Seçkin-
Gaziantep tarıma dayalı bir sanayi kenti. Bizim Başpınar’daki işletmelerin çoğu tarıma dayalı sanayi. Sanayi de en çok övündüğümüz ürün un ve makarna. Un ihracatının yüzde 33’ünü, makarna ihracatının yüzde 53’ünü ülke genelinde Gaziantep yapıyor. Un ve makarnanın hammaddesi tarım ürünü olduğu için, buradan da anlayabiliriz Gaziantep’in tarıma dayalı sanayi kenti olduğunu. Ama Organize Sanayi’nin ihtiyacını Gaziantep tek başına karşılayamadığı için çeşitli bölgelerden de yararlanılıyor. Örneğin buğdayı Konya’dan, Ankara’dan, Diyarbakır’dan alıyoruz. Gaziantep’in yüzölçümüne bakıldığında ülkemizde en küçük yüzölçümüne sahip olan illerden biri. Yüzölçümü küçük ama Gaziantep’in yüzde 68’i dikili tarım arazisi.
SABAH-   Ne kadar alanda hangi ürünleri yetiştiriyoruz?
Kenan Seçkin-
Gaziantep’in toplam üretim alanı 682 bin 280 hektar. Bunun 48 bini mera, 183 bini maki ve ormanlık alanlarımız. Dolayısıyla biz tarla ve bahçe toplam olarak 370 bin 336 hektar alanda tarımsal ürün üretiyoruz. 7 bin 277 hektarı sebze, 19 bin hektarı bahçe, 167 bin hektarı tarla, toplamda 370 bin hektar Gaziantep ilinin tarıma verimli alanı var. Dolayısıyla ilimiz adının da anıldığı fıstığın yanı sıra mısır ki son zamanlarda ekimi konusunda çok ciddi bir ilerleme var. Kırmızı biber, nohut üretimi daha fazla. Hububatta buğday ve arpa en çok ekiliyor. Son zamanlarda kısmen ay çekirdeği, karpuz üretimi yapılıyor.  Zeytini unutmamak gerekir, özellikle 2007-2010 yıllarında verilen destekler sayesinde ilerleme var. Bir çok alanlarda da zeytin ekilimi oldu.

SABAH-   Çiftçiyi, üreticiyi bilinçlendirmek amacıyla yaptığınız çalışmalar var mı?
Kenan Seçkin-
Mutlaka oluyor, hem Tarım İl Müdürlüğü hem de Ziraat Mühendislerinin çalışmaları olmuştur. Ziraat Odası ile birlikte düzenlediğim etkinlikler oluyor. Bunun yanı sıra Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı son zamanlarda Tarımsal Yayım ve Danışmalık üyesi çiftçilere 600 TL destek veriyor. Gaziantep’te 9 bin 600 civarında çiftçi bu projeden yararlanıyor. Bu yeterli değil tabi ki. Bugün 32 bin civarında çiftçi olduğunu varsayalım, bunun yüzde 33’ü danışmanlık hizmeti alabiliyor.  Hâlbuki  tarımdaki yenilikleri çiftçiye ulaştıracak kişi Ziraat Mühendisleri. Ancak bu hizmeti danışmalık hizmetine üye olan alabiliyor. Şu anda Gaziantep’te 9 bin 500 civarında çiftçi Tarımsal Yayım ve Danışmanlık’tan satın  alıyor. Yeniliklerin tüm çiftçilere ulaşması gerek.  Bunun için de tüm çiftçilerimiz Tarımsal Yayım ve Danışmanlık’a üye olmalı.


SABAH- Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı olarak, Antep genelinde mesleğinizi tam olarak icra etme imkanı bulabiliyor musunuz?
Kenan Seçkin-
Emeğimiz bedava görüldüğü için gerekli ilgiyi göremiyoruz mesleğimize. Daima üvey evlat muamelesi var.  Bir veteriner gidip hayvanı muayene edip parasını alır, doktor da hastasını muayene edip parasını alır. Ziraat Mühendisi dışında herhangi bir meslek mühendisi gidip Teknik Danışmanlık ücretini alır. Tüm meslek kollarında emeğin karşılığı olan bir ücret vardır. Fakat sadece bizim sektörde herhangi bir ücrete tabii değil. Biz çiftçiye yenilikleri anlatmaya gittiğimiz zaman, çiftçi bize bedava olarak ne yardım edeceksin diyor. Çiftçilerimize biz yıllardır hizmetimizi bedava vererek onları bedavaya alıştırdık. Bu tabuyu yıkmak çok kolay olmuyor. Dünyanın cihadı olsan da çiftinin karşısına çıksan onun aklındaki tabuyu yıkmazsın. Kendi bildiği dışında başka bir doğru bilgiyi almıyorlar. Ancak uygulama ile yapılmalı. En basitinden ben bir çiftçi çocuğuyum. İlkokula giderken evimizin önünde kayısı ağacı vardı. Ama biz kayısıdan bıktık, erik yemek istiyoruz. Erik yok ama. Farklı köyden eriğin aşı gözünü getirdik. Bahçedeki kayısı ağacına erik aşıladık ve erik yemeye başladık. Dolaysıyla çekirdekten yetişme bir Ziraatçıyım. Köylülerin kendilerince saplantıları var. Köylünün karşısına geçtiğinde net olman lazım. Köylünün düşüncelerini, alışkanlıklarını yıkmak zaman alır, yenilikleri onlara net zamanda götürmek gerek.


SABAH-   Mesela Antep olarak, tarımsal alanlarımız dikkate alındığında ne kadar Ziraat Mühendisi’ne ihtiyacımız var, bizde ne kadar Ziraat Mühendisi mevcut?
Kenan Seçkin-
Odamıza kayıtlı 890 civarında mühendis var. Ama bunların içerisinde kendi işlerini kuran var, tarım dışında veya farklı sektörlerde çalışanlar var. Onlardan başka 500 civarında Ziraat Mühendisi var. Bunlar çiftçiye aktif olarak hizmet ediyor. Gaziantep’te 33 bin çiftçiye 500 mühendis çok gibi gözükse de 500 mühendisin çiftçiye hizmet verdiğini algılamamak lazım. Değişik kollarda çalışanlar da var. Mesela Tarım Teşkilatı’nda farklı bir çok görev var. Toprakların detaylanması, meraların korunması ve daha bir çok alanda farklı alanlarda çalışan mühendislerimiz var. Fakat şunu da söylemek gerekir, 500 mühendisin yeterli olduğu gözükse de bugün dünyada 1 milyar aç insan var. 1 milyar da açlık sınırında olan insanlar var. Dolayısıyla tarım alanları her gün adım adım azalarak amacı dışında kullanılıyor. Yol yapımı, kanal yapımı, imar için, tarım alanları yok ediliyor. Tarım alanlarını arttıramayacağımıza göre başka bir yöntem bulmamız lazım. Mesela tarlada birim alanlarından daha fazla ürün yetiştirmemiz gerek. Bunların ana etkenleri:
1- Toprağı iyi işlemek. Tarımda şu aralar makineleşme had safhada, bu sorun çözülmüş oluyor makinalar sayesinde.
2- Kaliteli tohum kullanmak. Bu sorun tam çözülmüş değil.  Hollanda, dekarı için 1500 kilogram buğday alıyor. Biz  yarısını alamıyoruz. Bu da iklim şartlarımıza uygun, iyi tohum seçmemize bağlı.
3- En önemlisi ise, iyi bir bitki yetiştirmek. Bitkiyi iyi beslemek için de eğitimini almış olmamız lazım. Bir bitkiyi dikeceksek o bitkinin ekolojik ihtiyaçlarını bilmeliyiz.
Bu yüzden her ne kadar Ziraat Mühendisi yeterli görünse de aslında yeterli değil. Mesela gübreyi satan bir yeri Ziraat Mühendisi işletmiyor. Bu işin eğitimini almamış kişi gelen müşterisine o gübrenin tavsiyesini nasıl yapacak? Yapamaz, çünkü eğitimini almamış. Bakanlıkta olan bir toplantıda bu konuyu dile getirdim. Umarım en kısa zamanda bu konuda bir çalışma yapılır.

SABAH-   Gelişen, gelişmekte olan ülkelerde her kurumun bir hukukçu danışmana ihtiyacı var deniliyor. Tarımsal üretimin hayatiyeti göz önüne alındığında üreticilerin de zorunlu olarak zirai danışmana ihtiyaçları yok mu?
 Kenan Seçkin-
Mutlaka vardır.  Bugün Gaziantep’te 33 bin çiftçimiz var. Çiftçi sayısı Tarım Bakanlığı’nın resmi sayfasında kayıtlı. 9 bin 600 tanesi Ziraat Mühendislikten Danışmalık Hizmeti alıyor. Yani aşağı yukarı yüzde 26’sı bu hizmeti alıyor. Dolayısıyla tüm çiftçilerin bu hizmeti alması için çalışmalar yapmamız lazım. Geriye kalan çiftçilere Zirai Mühendisler Danışmanı olarak bizim hizmet götürmemiz gerek. Bunun  içinn de iyi bir sözleşme ile üretim yapılması konusunda bir teklif götürülmeli çiftçiye.

SABAH-   Bizim üreticimiz, siz eğitilmiş ziraatçılardan ne kadar yararlanabiliyor?
Kenan Seçkin-
Bizim çiftçi ile aramızda olan bedava tabusunu yıkmamız lazım. Yıllardan beri tarım teşkilatı olarak hep çiftçinin yanında yer alalım, kaliteli tohumu ucuza getirelim diye çaba harcadık. Kaliteli fidanı çiftçiye ulaştırmak için destek verdik. Hep yarı fiyatına veya cüzi bir fiyata sattık. Tarım makinalarını yüzde 50 hibe şeklinde verdik. Yani hep çiftçiye yardım ettik. Çiftçi artık kendi tabularını yıkacak hizmetleri unuttu. Çiftçi artık bize, bedava hangi ürünü veriyorsan, bize o üründen ver diyor. Bizim çiftçiden tek beklentimiz kendi tabularını yıkıp, yeniliklere bakmaları. Bir Çin atasözü der ki bana balık verme, balık tutmayı öğret. Biz çiftçiye tohum vereceğimize, onlara kaliteli tohumu nasıl üretmeleri gerektiğini öğretmeliyiz.

SABAH-   Zirai ilaç kullanımında bir artış söz konusu mu, bu kullanımın artması doğal dengeleri ne ölçüde tahrip ediyor?
Kenan Seçkin-
Son 3-4 yıldır bu kullanmada artış vardı. Son yıllarda ise bu konu gündeme geldiği ve üzerinde durulduğu için vatandaşta ilaç kullanımında bir gerileme var. Özellikle Gaziantep fıstığında ve zeytinde. Daha kontrollü ve geçmiş yıllara oranla az ilaç kullanımı var. Bunda etkili olan bir diğer olay da vatandaşın organik ve naturel ürüne yoğunlaşması. Geçmiş yıllara oranla bir azalma var ilaç kullanımında. İlaçlar ilk çıktığında vatandaş bilinçsizdi. Bir ağaçta bir böcek görünce hemen ilaca başvuruyordu. Bir sezonda bir üzüm bağını 3-4 ilaçlama kurtarır. Ama bizim vatandaş 1  yılda 8-10  ilaçlama yapıyorlardı. Doğal olarak da bizi zehirliyorlardı. Ama çiftçiye verilen eğitimler sayesinde ilaç  kullanımı azalıyor. Bu olay bir de vatandaşa bağlı. Halk, az ilaç kullanılmış olan ürünü tercih edince çiftçi mecburen ilaçtan biraz daha uzak durmaya başlıyor.

SABAH-   Bölgemizin en önemli ürünleri olan Antepfıstığı ve zeytinde üreticimiz ne kadar bilinçli, bu konuda neler yapılması gerekir? Ne kadarını yapabiliyoruz?
Kenan Seçkin-
Çiftçilerimizin öncelikle bazı tabuları yıkmaları gerektiğini söyledim. Bu konuların en başında da Antepfıstığı ve zeytin geliyor. 2006-2007 yılında zeytine dekar başına 250 lira destek verdik. O destek sayesinde biz Ayvalık ve Gemlik  zeytinleri yetiştirdik. Şu anda bu iki zeytin türünde bazı bölgelerimizde sıkıntı yaşıyor. Nedeni, o bölgedeki havanın nemi, rutubeti. Bu açığı da kapatmak için Gaziantep’te mutlaka sulu tarıma geçmemiz lazım. Bugün  İran’da da, Amerika’da da fıstık için sulu tarımda yapılıyor. Ama Türkiye’de öyle bir sistem yok. Çiftçiye fıstığı sulu tarımda yap dediğimizde fıstık suda olmaz diyor. Biz suları çiftçiye verdik. Ama çiftçi uygulamıyor. Bu konuda bir proje uygulamamız lazım. En önemlisi de çiftçiye eğitim verilmesi konusu. Nizip’te 5 bin-10 bin dekar tarlası olan çiftçilerimiz Amerika’ya gidiyor. Fıstık bahçelerini görüyor, sulu tarım yapılıyor. Sonra bu sisteme hayran kaldıklarını söylüyorlar. Madem hayran kaldıysanız gelin kendi bahçenizde de uygulayın bu sistemi. Görmeye gidiliyor, ama aynısını uygulayan yok. Tarlada sulu tarım yaparak çiftçiyi sulu tarıma teşvik etmemiz gerekiyor. 

SABAH-   Devletin üreticiye verdiği destekleri yeterli buluyor musunuz, bunlar amacına uygun kullanılıyor mu?
Kenan Seçkin-
Devlet gerçekten çok destek veriyor çiftçiye. Tarım Bakanlığı’nın çalışanı olarak verilen destekleri sayıyorum, 10-20 tane sayabilirim. Bugün devlet 100’ün üzerinde destek veriyor çiftçiye. Bakanlık bu destekleri aza indirmek istiyor. Ben de katılıyorum buna. Az destek ve net destek olması gerekir. Gaziantep’te fıstığa destek verilmeli. Kalkıp Trabzon’da yetişen narenciyeye Gaziantep’te destek vermek olmaz. Dolayısıyla destekler az kalemde ve bölge bazlı ve mutlak surette üretim bazlı olmalı. Mesela, ben ne kadar ürün yetiştiriyorsam, devletten o kadar destek almalıyım.  Köyde arsası olup da ekim yapmayan kişiler de gidip devletten destek alıyor. Bu destekleme sistemi sil baştan ele alınmalı. Havza bazlı bir sistem olacak. Çiftçimiz üretimi yapıyor, ama kendilerine sağlanan hakların farkında değiller. Nedeni çok fazla desteğin olması, hatta bazı desteklerden bizim bile haberimizi olmuyor.

SABAH-   Son yıllarda çok sayıda özel üniversitenin devreye girmesi ile üniversite eğitiminde kalitenin düştüğünü gözlemliyoruz. Ziraat fakülteleri açısından durum nedir?
Kenan Seçkin- Durum içler acısı.  Bugün Türkiye’de 35 tane Ziraat Fakültesi var. Dolayısıyla bir çok üniversitenin bölümleri teker teker kapanıyor. Nedeni tercihlerin olmaması, bunun nedeni istihdam sıkıntısı. Dolayısıyla her gün yeni fakülteler açılması yerin,e ihtiyaca göre bölümlerin açılması gerekir.  Bu bölümünü 10 tane faklı bölümleri var. Tercih edilen bir çok bölümlerimiz var. Bunlar tercih edilmeyince de kapanmak zorunda kalınıyor. İhtiyaç olmayınca, tercihte olmuyor, tercih olmayınca da bölümler kapanıyor. Ziraat Mühendisliği okuyup açıkta kalacağına başka bölümü tercih ediyorlar. Dünyada bir çok insan aç, kıymetimiz bir gün anlaşılacak. Sırada bekleyen bir çok mühendis var. Mezun olup da boşta kalan. Şu andaki şartlara göre Ziraat Mühendisi sayısı çok fazla.

SABAH-   Gaziantep’te odanıza kayıtlı kaç üyeniz var?
Kenan Seçkin- Odamıza kayıtlı üye sayısı 890. Tahminen 1200 civarında mühendis var.  Tabi hepsi çalışmıyor. Bir kısmı kendi işinin dışında görevlerle ilgileniyor, bazıları emekli oldu. Çiçek Bayram/Adem Kesenek

 

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *