ANASAYFA arrow right Yaşam

Ali Erbaş hakkında suç duyurusunda bulundu

Ali Erbaş hakkında suç duyurusunda bulundu
YAYINLAMA: 28 Temmuz 2020 / 20.45
GÜNCELLEME: 28 Temmuz 2020 / 21.05
Gaziantep Baro Başkanı Bektaş Şarklı, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş hakkında Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu

Şarklı, “5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun'un 1. maddesini ihlal etmesi nedeniyle gerekli soruşturmanın yapılarak kamu davası açılmasına karar verilmesini arz ve talep ederim” dedi.

Şarklı, “Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, 24 Temmuz 2020 tarihinde Ayasofya Camii'ndeki ilk cuma hutbesinde ''Fatih Sultan Mehmet Ayasofya'yı cami olması için vakfetti. Bizim inancımızda vakıf malı dokunulmazdır, dokunanı yakar. Vakfedenin şartını çiğneyen lanete uğrar.'' ifadelerini kullanmıştır. (EK-1) Şüpheli, sarf ettiği bu sözleriyle, Ayasofya Camii'ni 24 Kasım 1934 tarihinde müze haline getiren Bakanlar Kurulu kararına gönderme yapmış  ve  Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ün manevi hatırasına alenen hakaret etmiştir” ifadelerini kullandı. 

Şarklı, suç duyurusunda hukukumuzda, kişilik hakları gerek Anayasa gerek Türk Ceza Kanunu gerekse Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun ile koruma altına alındığını belirtirken, “Bu sebeple, kişinin onur, şeref ve saygınlığını zedeleyecek söz ve beyanlar, aşağılama düşmanlık yaratmaya yönelik açıklamalar düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında tutulmamış; bu davranışlara karşı cezai müeyyideler öngörülmüştür. 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun; “Madde 1 – Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Atatürk'ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk'ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir. Yukarıdaki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır. Madde 2 – Birinci maddede yazılı suçlar; iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak

veya umumi veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasıyla işlenirse hükmolunacak ceza yarı nispetinde artırılır.” hükümlerini içeriyor” şeklinde konuştu.

“Hakaret ve sövme suçları aleniyet arz eden yerlerde işlenirse yasada yer alan aleniyet unsuru gerçekleşecek olup; söz konusu yerler aynı zamanda umuma açık yer olduğu için verilecek cezanın da artırılması söz konusu olacak” diyen Başkan Şarklı, “Şüpheli tarafından, Ayasofya Camii'nin açılışında cuma hutbesinde sarf edilen sözler ile camiinin müze haline getirildiği Bakanlar Kurulu Kararnamesi'nde imzası bulunan Atatürk hedef gösterilmiş, Atatürk'e lanet okunmuştur. 24.07.2020 tarihli Ayasofya Camii'nin açılışında binlerce insanın bulunduğu cuma namazının akabinde sarf edilen bu sözler ile, yukarıda belirtilen 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun'un 1. Maddesinde yer alan Atatürk'ün manevi hatırasına alenen hakaret etme suçu sübuta ermiştir. Hukukumuzda, ifade özgürlüğü kural olarak esas olmakla birlikte, Anayasa'da sayılan meşru amaçlarla sınırlamalar getirilebilmektedir. Bu özgürlük bakımından Anayasa'da sayılan sınırlama nedenleri başta 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu olmak üzere çeşitli kanunlardaki düzenlemelerle somutlaştırılmaktadır. Özellikle ceza hukukunun ifade özgürlüğüne ilişkin sınırlamaların söz konusu olduğu bir alan olması, dışa vurulan düşünce ve kanaatlerin artık üçüncü kişilerin hakları ve özgürlükleri bakımından etki doğurmasından ileri gelmektedir. Ceza hukukundaki sınırlamalar; kişilerin düşünceleri değil, bu düşüncelerin açığa vurulmuş hali” diye açıklamada bulundu.

Şarklı, “İfade özgürlüğüne ilişkin sınırlama şeklinde nitelendirilebilecek bir düzenleme olan 5237 sayılı Kanun'un 216. Maddesi şu şekildedir: “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama Madde 216- (1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” değerlendirmesi yaptı.

Ali Erbaş’ın halen icra etmekte olduğu Diyanet İşleri Başkanlığı görevi ile bağdaşmaz şekilde ülkenin kurucusu olan Atatürk’e lanet okuduğu sözlerle TCK 216. Maddede yer alan halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunu işlediğini kaydeden Şarklı, “Şüphelinin bu ifadeleri cuma hutbesi sırasında sarf etmesi sebebiyle, aleniyet unsuru gerçekleştiğinden, suçun nitelikli hali vücut bulmuştur. Kin ve düşmanlığa ilişkin olarak maddenin gerekçesinde, husumet beslenen konuya  karşı tasarlayarak zarar vermeye, öç almayı gerektirecek şiddette nefret duymaya yönelik hareketlerin zeminini oluşturan psikolojik hâl şeklindeki açıklama bağlamında, yalnızca şiddet içeren ya da şiddeti tavsiye eden tahriklerin, bu düzenleme kapsamında değerlendirilebileceği belirtilmiştir. Bununla birlikte, kin ve düşmanlığa tahrik yeterli olup, tahrik edilen halk kesiminin ayrıca kin ve düşmanlık içeren fiiller icra etmesine gerek bulunmamaktadır” şeklinde açıklamada bulundu.

Gaziantep Baro Başkanı Bektaş Şarklı, konuşmasını şu şekilde bitirdi: “Diyanet İşleri Başkanı, Başkanlığı temsil etmektedir ve din hizmetlerinin etkin ve verimli sunulması için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Bu amaçla; kaynakların etkin kullanımını sağlar; hizmetlerin düzenlenmesi, yürütülmesi, koordinasyonu ve denetlenmesi görevlerini yerine getirir; strateji, hedef ve performans kriterlerini belirleyip uygulanmasını temin eder. Ayrıca, din hizmetleri ile ilgili ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapar. Bir kamu görevlisi olan şüpheli, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, Türk Ceza Kanunu’nun 257. Maddesinin 1. Fıkrasında düzenlenen görevi kötüye kullanma suçunu işlemiştir. Türk Ceza Kanunu’nun 257. Maddesi; ‘’Madde 257- (1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır’’ şeklindedir.” Fatma Karabacak

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *