ANASAYFA arrow right Güncel

Afgan gazeteci Kazimi: Asıl göç Eylül'de yaşanacak

Afgan gazeteci Kazimi: Asıl göç Eylül'de yaşanacak
YAYINLAMA: 30 Temmuz 2021 / 17.38
GÜNCELLEME: 30 Temmuz 2021 / 17.38
Göç yolunda açlık, susuzluk ve sefalete maruz kalan Afgan mültecilerin Avrupa’ya karşı koz olarak kullanıldığını belirten gazeteci Ahmed Kazimi, asıl göçün Eylül’de yaşanacağını söyledi.

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) çekilmesiyle, Afganistan'dan binlerce kişi göç yollarına düştü. Savaş nedeniyle topraklarını terk eden Afganların ilk durağı, Türkiye oluyor. Afganistan başta olmak üzere İran, Bangladeş ve Pakistan’dan Türkiye’ye göç eden kişilerin, son iki ayda yaş, cinsiyet ve görevlerindeki farklılık dikkat çekiyor.

Daha önce sadece iş bulmak için tercih edilen Türkiye’ye, Taliban’ın giderek ülkeye hakimiyetiyle işçi ve memurlar da yoğun bir şekilde göç etmeye başladı. Ailelerinin de dahil olmasıyla söz konusu durum demografinin değişmesine neden oluyor. Topraklarını terk etmek durumunda kalarak, İran, Van, Tatvan, Diyarbakır, Ankara üzerinden İstanbul’a ulaşan Afgan göçmenler, buradan Avrupa’ya geçişin yollarını arıyor.

İlk olarak 5’er, 10’ar kişilik gruplarla yaşanan göç, son günlerde 100’er, 200’er ve 500’er kişilik gruplara ulaştı. İran üzerinden göç yoluna çıkan mültecilerin ilk durağı, 295 kilometre sınır hattı bulunan Van’a oluyor. İran’ı geçen mülteciler, sınır hattında bulunan ilçelere ulaşıyor. Daha önce insan kaçakçıları tarafından minibüslerle kent merkezine taşınan mülteciler, göç sayısında yaşanan artış üzerine yayan olarak kent merkezine ulaşmaya çalışıyor.

Mülteciler, genellikle kentin kırsal mahallelerinde bulunan tepelerde veya metruk evlerde kalıyor. Bir kısım mülteci ise Bitlis’in Tatvan ilçesine geçiş yapabilecekleri yol kenarlarında bulanan korunaklı alanlarda bekleyişini sürdürüyor.

Kentin sınır hattında bulunan mahallelerde gözle görülen mültecilerin yoğun göçü, zaman zaman mahalle nüfusunu geçiyor. Nitekim Van Valiliği, 2021 yılının ilk 7 ayında 55 bin mültecinin sınır hattında yakalandığını, 40 bine yakın mülteci geçişinin ise engellendiği açıkladı.

Resmi olmayan kaynaklara göre, valiliğin açıkladığı verilerin kente geçiş yapan mültecilerin yüzde 10’una dahi denk gelmiyor. Kimi kaynaklar, Taliban’ın Afganistan’daki hakimiyetinin genişlemesiyle göç sayısının da artacağına işaret ediyor.

"Afganistan artık yaşayabileceğimiz bir ülke değil” diyen mültecilerden İbrahim Rezayi, "Biz İstanbul’a gitmek istiyoruz. Orada belki ailem ve çocuklarım için güvenli bir hayat kurabilirim" dedi.

Mezopotamya Ajansı'ndan Cemil Uğur ve Dindar Karataş'la konuşan Rezayi, “Hiçbir şeyimiz kalmadı bu hayatta. Her şeyimizi buraya gelmek için sattık. İran’a gönderilsek, muhafızlar bizi insan kaçakçılarının ellerine bırakır. Onlar da paralarımızı alır, ailemizi, akrabamızı arayıp, para talep eder. Hatta bizi öldürebilirler. Bizim Türkiye’den tek isteğimiz, bize eziyet etmemeleri. Biz, Taliban’ın insanların başlarını kestiğine bile şahit olduk” diye anlattı.

"Afgan olduğumuz için İran’da şiddet gördük. Bize bir telefon hattı bile satmadılar" diyen Rezayi, "Orada yaşayamayınca, Türkiye’ye geldik. Türkiye’de yaşadığımız sıkıntılar İran’daki sıkıntıları katladı. Bir haftadır Türkiye’deyiz ama ağzımdan tek lokma yemek geçmedi. Bir haftadır sadece kuru ekmek yiyoruz. Çocuklarım bir haftadır aç ve yıkanmamış. Hepimiz yolda hastalandık. Burada, çölde perişan olduk. Geceleri soğuktan çocuklar üşüyor, gündüzleri sıcaktan yanıyor. Çocuklarım ishal oldu. Biz ne yapacağız böyle?” diye sordu.

Rezayi, “Burası daha güvenli diye geldik ama öyle değil. Türkiye polisleri bize rahat vermiyor. Biz gariban insanlarız. Afganistan’da savaş var ve insanların gidecek bir yeri yok. Peki, biz nereye sığınalım? Hayat bizim için çok zor ve daha da zor olacak” dedi.

Bölgede bulunan Afgan gazeteci Ahmed Kazimi de Türkiye’ye ne kadar göç olduğu konusunda net bir bilginin olmadığını ancak bu göçlerin önümüzdeki günlerde çok daha artacağını ifade etti. “Verilere göre; son yıllarda Afganistan’dan İran’a göç eden 400 bin kişinin büyük bir bölümü, iki yıl içerisinde Türkiye’ye geçti. Kısa bir süre önce Kabil’de inceleme yapma şansım oldu" diyen Kazimi, "Edindiğim izlenim şu; Afganistan’dan çıkabilen herkes, bir an önce göç edecek. Orada kalmak isteyenlerin sayısı çok çok az. İnsanlar hayatlarını tehlikede görüp ülkeden kaçıyor. Şuan ülkede haritanın yüzde 70-80’inde, Taliban ile diğer grupların savaşı var. Taliban şuan toprakların yüzde 30-40’ına hakim durumda.” diye konuştu.

Türkiye-İran sınırına kazılan hendek ve örülen duvara ilişkin de görüşlerini paylaşan Kazimi, “Bu duvar ve hendeklerin göçün durdurulması için hiçbir etkisi olmayacak. İran da daha önce Afganistan sınırına aynı yöntemi yapmıştı ama şuan günlük binlerce insan İran’a geçiyor” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Türkiye’nin, Taliban inancıyla ters bir yanı yok” açıklamasına da tepki gösteren Kazimi, “Bir ülkenin devlet başkanı nasıl böyle bir şey düşünebilir? Türkiye’nin kafasında ne geçtiğini açıkça merak ediyoruz. Türkiye’nin yıllardır askerleri Afganistan’da bugüne kadar Taliban ve Türk askeri hiçbir sorun yaşamadı, aralarında tek bir çatışma olmadı. Meselenin özü ideolojik değil, güç meselesidir. Türkiye, Afganistan’dan bir kazanç istiyor. Türkiye, ‘ABD çıkacak ben onların yerine geçeyim’ diyor. Halbuki Taliban kimseyle gücünü paylaşmak istemez ve bu aralarında ciddi bir gerileme neden olur. 20 yılda olmayan gerilimler şimdi olmaya başladı.” dedi.

Van Barosu İltica ve Göç Komisyonu Başkanı Jindar Uçar ise sınır hattında yaşanan göç hareketliliğin sürekli bir durum olduğunu söyledi. Asıl göç dalgasının Eylül ve sonrasında yaşanacağı öngörüsünde bulunan Uçar, “Kamuoyunun aksine halen büyük bir göçün başladığına inanmıyoruz. Şu an gelen göç, geçen yıllara oranla biraz artış göstermiş olabilir ama her yıl bu manzaralarla karşılaşıyoruz. Baro olarak halen gözlemlerimize devam ediyor, hukuki yardım konusunda çalışıyoruz. 295 kilometrelik sınır hattında kaç kişinin geçtiğini, kaç kişinin geri gönderildiğini tespit etmek imkansız” diye belirtti.

Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin Türkiye’yi göçmenler için bir tampon bölge olarak gördüğünü sözlerine ekleyen Uçar, yaşanan göçün insanı boyutuyla ilgili şunları kaydetti: “Sınıra çekilen duvar ve hendekler, insanların iltica hakkını tamamen ortadan kaldırıyor. Bu bir insan hakkı ihlalidir. Özellikle şu an kentte bulanan göçmenlerle ilgili devletin insani yardım sunması ve bu insanların ihtiyaçlarını karşılaması gerekiyor.”

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *