ANASAYFA arrow right Güncel

2021 Genişleme paketi: Avrupa Birliği Komisyonu, Batı Balkanlar ve Türkiye’ye ilişkin değerlendirmesini sunarak reform önceliklerini belirliyor

2021 Genişleme paketi: Avrupa Birliği Komisyonu, Batı Balkanlar ve Türkiye’ye ilişkin değerlendirmesini sunarak reform önceliklerini belirliyor
YAYINLAMA: 21 Ekim 2021 / 18.51
GÜNCELLEME: 21 Ekim 2021 / 18.51
Bugün Avrupa Birliği Komisyonu, özellikle temel reformların uygulanmasına odaklanarak Batı Balkanlar ve Türkiye’nin Avrupa Birliği yolunda kaydettiği ilerleme ve mevcut duruma ilişkin detaylı bir değerlendirme ortaya koyan, ve ileriye dönük reform önceliklerine dair rehberlik eden 2021 Genişleme Paketini kabul etti.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi/Avrupa Birliği Komisyonu Başkan Yardımcısı, Josep Borrell, şunları söyledi; “Bugünkü raporla Batı balkanlar ve Türkiye’de kaydedilen ilerlemeye ve üzerinde daha fazla çalışılması gereken alanlara ilişkin detaylı bir değerlendirme sunuyoruz. Güven veren bir genişleme sürecini muhafaza etmek durumundayız. Bu karşılıklı bir süreçtir: Yeni metodoloji liyakata dayalı bir yaklaşımı içerir. Hukukun üstünlüğü, temel özgürlükler, ekonomi ve demokratik kurumların işler durumda olması gibi temel reformlara daha fazla odaklanmaktadır. Ortaklarımızın, kendi yurttaşları için bu alanlara ağırlık vererek AB yolunda ilerlemeleri gereklidir. Ayrıca farklılıklarını da bir kenara bırakmalıdırlar. AB cephesindeyse bizim de taahhütlerimize uygun hareket etmemiz gereklidir.  Batı Balkanlar olmadan AB tamamlanmış sayılmaz. Bir araya gelerek daha güçlü bir Avrupa inşa etmemizin zamanı gelmiştir.”

AB’nin genişleme politikasına ilişkin bir Tebliğ ile yıllık raporları içeren bu yılki Paketi sunan Komşuluk ve Genişlemeden sorumlu Komisyon Üyesi Olivér Várhelyi, şunları söyledi: “Genişleme, Avrupa kıtamızda barış, istikrar, güvenlik ve ekonomik büyümeye yapılan jeo-statik bir yatırımdır. Ortağımız olan ülkelerde reformların hızlandırılması ve derinleştirilmesi için bilgiye dayalı adil bir değerlendirmenin yanı sıra net bir yol haritası sunduğumuz, liyakate dayalı bir süreçtir. Sürecin güvenirliğini artırmak üzere yenilenen genişleme metodolojimize uygun bir yaklaşımdır. Bu çerçevede yeni Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA III) ile sağladığımız önemli mali destekle Batı Balkanlar ve Türkiye’nin yanında yer alıyoruz. IPA III, Batı Balkanların ekonomik kalkınması ve AB’ye yakınlaşmasının yanı sıra pandemi sonrası uzun vadeli toparlanmayı hızlandırmayı amaçlayan, bölgeye yönelik yaklaşık 30 milyar Avro tutarındaki Ekonomi ve Yatırım Planının da ana finansman kaynağıdır.” 

Batı Balkanlar 

Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen’in kısa süre önce bölgeye yaptığı ziyaret ve 6 Ekim 2021 tarihinde Slovenya’nın Brdo pri Kranju kentinde düzenlenen AB-Batı Balkanlar Zirvesi, Batı Balkanlar’ın geleceğinin Avrupa Birliği’nde yatmakta olduğuna dair önemli birer işaret olmuştur. AB’nin bölgeye yönelik açık ve stratejik kararlılığı, COVID-19 müdahalesine süregelen destekten bölgenin uzun vadeli ekonomik büyümesine ve daha yeşil, daha dijital ve yenilikçi ekonomilerin desteklenmesine dönük Ekonomi ve Yatırım Planı çerçevesindeki önemli finansman taahhüdüne kadar Batı Balkanlardaki yurttaşlara somut yararlar sağlayan bir dizi kilit adımda kendini göstermiştir. 

Karadağ ve Sırbistan yenilenen metodolojinin uygulanmasını kabul etmiştir. Karadağ ve Sırbistan ile hükümetler arası ilk siyasi konferanslar Haziran 2021’de yapılmış ve bu ülkelerin katılım süreçlerine siyasi yönlendirme sağlamıştır.

Karadağ ile ilgili olarak Komisyon’un değerlendirmesine göre, hukukun üstünlüğüne ilişkin başlıklarda kaydedilen ilerleme ile başlıklar arasındaki katılım müzakerelerine ilişkin kaydedilen ilerleme arasında genel bir denge söz konusudur. Müzakerelerde genel olarak daha fazla ilerleme kaydedilmesine ilişkin öncelik 23 ve 24. başlıklarda yer alan hukukun üstünlüğüne ilişkin ara kriterlerin yerine getirilmesindedir. Bu eşiğe ulaşabilmek için yetkililerin uygulamada Karadağ’ın AB reform gündemine olan bağlılığını göstermesi gereklidir. Karadağ, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü, yolsuzluk ve organize suçla mücadele gibi kritik alanlarda, yargı reformu kapsamında daha evvel sağlanan kazanımlardan geriye dönmeksizin, çabalarını artırarak sürdürmelidir.

Sırbistan konusunda, Komisyon’un değerlendirmesine göre, bir yanda hukukun üstünlüğü ile ilgili fasıllar altında ilerleme ve Kosova ile ilişkilerin normalleşmesi, diğer yanda da katılım müzakerelerinin fasıllarında ilerleme ile hâlihazırda genel olarak bir denge sağlanmaktadır. Sırbistan'ın yargı bağımsızlığı, yolsuzlukla mücadele, medya özgürlüğü, savaş suçlarının ülke içinde ele alınması ve organize suçla mücadele konularındaki reformları sürdürmesi, hızlandırması ve derinleştirmesi gerekmektedir. Özellikle, Sırp makamlarının yargı alanında anayasa reform sürecini bu yılın sonuna kadar tamamlaması gerekmektedir. Sırbistan'ın hukukun üstünlüğü ve Kosova ile ilişkilerin normalleştirilmesi konusundaki ilerlemesi temel öneme sahiptir ve katılım müzakerelerinin genel hızını belirleyecektir. Sırbistan'ın ayrıca AB dış ve güvenlik politikasıyla uyumunu arttırması gerekmektedir. Son dönemde görülen artış, bu noktada olumlu bir adımdır. Komisyon, Sırbistan'ın küme 3 ve 4'e ilişkin açılış kriterlerini karşılamasını memnuniyetle karşılamaktadır. Komisyon, reformlarda ilerlemenin devam etmesine dayalı olarak,  Sırbistan'ın mümkün olan en kısa sürede yeni katılım kümeleri açma arzusunu desteklemektedir.

Arnavutluk ve Kuzey Makedonya, katılım müzakerelerinin başlatılmasına yönelik koşulları yerine getirmeye devam etmektedir, her iki ülke de AB reform yolunda istikrarlı bir şekilde ilerlemiştir. Arnavutluk ve Kuzey Makedonya ile katılım müzakerelerinin resmi olarak başlatılmasındaki gecikmeler, AB'nin güvenilirliğini olumsuz şekilde etkilemektedir. Bulgaristan ile Kuzey Makedonya arasında devam eden ikili meselelerin öncelikli bir konu olarak çözülmesi gerekmektedir. AB Üye Devletlerinin Müzakere Çerçeveleri konusundaki görüşmeleri daha fazla gecikme olmaksızın tamamlamaları ve her iki ülke ile ilk hükümetler arası konferansın mümkün olan en kısa sürede ve yıl sonundan önce düzenlenmesi son derece önemlidir.

Bosna-Hersek'te, AB entegrasyonuna dair stratejik hedef somut eyleme dönüştürülmemiştir. Siyasi liderlerin bölücü söylemler ve yapıcı olmayan siyasi tartışmalarda yer almaya devam etmesi ile birlikte, siyasi ortamdaki kutuplaşma devam etmiş, bu da 14 temel öncelikte genel ilerlemeyi engellemiştir. Devlet kurumlarındaki tıkanma ve reformların geriye götürülmesi çağrıları derin endişe kaynağıdır ve ancak siyasi diyalogla aşılabilir. Bosna-Hersek'in AB dış ve güvenlik politikasına uyum seviyesinde belirgin bir düşüş olması olumsuz bir sinyaldir. Yine de, 12 yıl sonra Mostar'da belediye seçimlerinin yapılması da dahil olmak üzere, bazı önemli adımlar atılmıştır. Bosna Hersek’in seçim ve anayasa reformları da dahil olmak üzere 14 kilit önceliği ele alması, ayrıca Komisyon’un ülkeye aday statüsü verilmesini tavsiye edebilmesi için önce kritik düzeyde reformları gerçekleştirmesi gerekmektedir.

Kosova'da, Şubat 2021'de gerçekleştirilen erken milletvekili seçimleri, parlamentoda net olarak çoğunluğa sahip yeni bir hükümetin kurulmasıyla sonuçlanmıştır. Önümüzdeki dönemde reform eylem planının tam ve etkin bir şekilde uygulanması esas olacaktır. Komisyon, Kosova'nın tüm vize serbestisi kriterlerini yerine getirdiğine dair Temmuz 2018 tarihli değerlendirmesinin arkasında durmaktadır, ancak teklif halen Konsey'de beklemededir ve acil bir mesele olarak ele alınmalıdır.

Kosova ve Sırbistan'ın kendi AB yollarında ilerleyebilmeleri için Sırbistan ile kapsamlı ve yasal olarak bağlayıcı bir normalleşme anlaşması yapılması aciliyet teşkil eden son derece önemli bir husustur. Belgrad ve Priştine'nin, Yüksek Temsilci ve Başkan Yardımcısı Borrell ve AB Özel Temsilcisi Lajcak tarafından kolaylaştırılan Diyalog sürecinde yapıcı bir şekilde yer almaları gerekmektedir.

Altı Batı Balkan ortağının tamamı, AB kuralları ve standartları üzerine inşa edilen bir Ortak Bölgesel Pazar kurmayı taahhüt etmiştir ve bu girişimin sağlayacağı fırsatları bölge vatandaşlarına ve işletmelerine sunmak ve Ekonomi ve Yatırım Planı kapsamındaki yatırımların faydalarını azami düzeye çıkarmak için karşılaşılan zorlukların üstesinden gelmeye odaklanmalıdır.

Türkiye

Türkiye göç, terörle mücadele, ekonomi, ticaret, enerji ve ulaştırma gibi ortak çıkarlarımızın bulunduğu çok önemli alanlarda Avrupa Birliği’nin kilit ortağıdır.

2021 yılında Türkiye ile olan diyalog ve işbirliği artmıştır. Avrupa Birliği Konseyi, Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir ortamın varlığının ve Türkiye ile işbirliği ve karşılıklı faydaya dayalı bir ilişki geliştirmenin AB’nin stratejik menfaatine olduğunu defalarca ifade etmiştir. [Konsey] Doğu Akdeniz’de gerilimin düşürülmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirmiştir; bu durumun devam etmesi gerekmektedir. AB-Türkiye ilişkilerinin durumuna dair Mart 2021’de yayımlanan Ortak Bildiri temelinde AB, gerginliğin azaltıldığı mevcut durumun sürdürülmesi ve Türkiye’nin yapıcı bir tutum sergilemesi kaydıyla ve önceki [AB Konseyi kararlarında belirlenmiş olan] koşullara tabi olmak şartıyla, ortak çıkarların olduğu bir takım alanlarda işbirliğini geliştirmek üzere Türkiye ile kademeli, orantılı ve geri çevrilebilir bir şekilde çalışmaya hazırdır.

Uluslararası hukuku ihlal eden tek taraflı eylemlerin veya provokasyonların yinelenmesi durumunda AB, kendisinin ve Üye Devletlerin çıkarlarını savunmak için elindeki tüm araçları ve seçenekleri kullanacaktır. Türkiye'den, Kıbrıs sorununun BM çerçevesinde adil, kapsamlı ve uygulanabilir bir biçimde çözümüne yönelik müzakereleri aktif olarak desteklemesi beklenmektedir.

AB liderleri, hukukun üstünlüğü ve temel haklar konusundaki diyaloğun AB-Türkiye ilişkilerinin ayrılmaz bir parçası olmayı sürdürdüğünü teyit ettiler. Hukukun üstünlüğü, temel haklar ve yargının bağımsızlığı hususunda devam eden kötüleşmeyle ilgili olarak AB’nin taşıdığı ciddi endişeler, Türkiye tarafından güven verici bir şekilde ele alınmadı. Türkiye'nin siyasi sistemdeki etkin kontrol ve denge [mekanizmalarının] zayıflaması konusunu ele alıp bu olumsuz gidişatı bir öncelik olarak tersine çevirmesi gerekiyor. Mart 2016 AB-Türkiye Bildirisi sonuç vermeye devam etti ve Türkiye, Doğu Akdeniz güzergâhı boyunca göçün ele alınmasında ve dünyanın en büyük mülteci nüfusuna ev sahipliği yapmada kilit rol oynamaya devam etti. AB, iklim değişikliğine ilişkin Paris Anlaşması'nın Türkiye tarafından onanmasını memnuniyetle karşılarken Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın uygulanması konusunda Türkiye ile işbirliği yapmayı sabırsızlıkla beklemektedir.

Bir sonraki adımlar

Şimdi Konsey'in üzerine düşen, Komisyon'un bugün sunduğu tavsiyelerini dikkate almak ve önümüzdeki dönemde atılacak olan adımlar hakkında karar vermektir.

Ön bilgi 

Mevcut genişleme gündemi, Batı Balkanlar’daki ortaklarımızı ve Türkiye'yi kapsamaktadır.

Türkiye (2005), Karadağ (2012), Sırbistan (2014) ile katılım müzakereleri başlatılmıştır. Mart 2020'de Üye Devletler, oybirliğiyle Kuzey Makedonya ve Arnavutluk ile katılım müzakerelerini başlatma kararı almıştır. Bosna-Hersek (AB'ye katılım başvurusu Şubat 2016'da sunulan) ve Kosova (İstikrar ve Ortaklık Anlaşması Nisan 2016'da yürürlüğe giren) potansiyel adaylardır.

AB'ye katılım süreci belirlenmiş kriterlere, adil ve zorlu bir koşulsallığa ve [Birliğin] değerlerine bağlılık ilkesine dayanmaya devam etmektedir. AB üyeliği, üyeliğin yükümlülüklerini üstlenmek ve üyeliğin getirdiği fırsatlardan yararlanmak için karmaşık bir dizi reformun uygulanmasını gerektirmektedir. Sürecin ilerleyebilmesi için, katılım için aday olan ülkelerin öncelikli olarak hukukun üstünlüğü, adalet reformu, yolsuzluk ve organize suçlarla mücadele, güvenlik, temel haklar, demokratik kurumların işleyişi ve kamu yönetimi reformu ile ekonomik kalkınma ve rekabetçilik gibi temel konularda, gerçek ve sürdürülebilir sonuçlar elde etmesi gerekmektedir.

Bunun yanında uzlaşma, iyi komşuluk ilişkileri ve bölgesel işbirliği konularında daha fazla ilerleme sağlanması da önem arz etmektedir.

Bu yılki genişleme paketinde yapılan raporlama, Avrupa Komisyonu'nun Mart 2020'de Üye Devletler tarafından onaylanan “Katılım sürecinin geliştirilmesi – Batı Balkanlar için inandırıcı bir AB perspektifi” Bildirisi'nde belirtilen gözden geçirilmiş katılım metodolojisi kapsamında sunulan önerileri de uygulamaktadır. (Commission's Communication “Enhancing the accession process – A credible EU perspective for the Western Balkans)

Gözden geçirilmiş katılım metodolojisi hukukun üstünlüğü, ekonomi ve demokratik kurumların işleyişi, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve çoğulculuk ile kamu yönetimi alanında temel reformlara daha da güçlü bir şekilde odaklanmaktadır. [Bu reformlar] Üyeliğin gerektirdiği şartları karşılamaya hazırlanan aday ve potansiyel aday ülkeler için büyük bir önem taşımayı sürdürmektedir. Genişleme ülkelerinin bu reformlara odaklanma ve bu reformlar doğrultusunda ilerlemeye yönelik kapasiteleri ve siyasi iradeleri, AB entegrasyonunun merkezinde yer alır.

Müzakere fasılları, ortaklarla daha geniş bir tematik etkileşime izin veren altı tematik kümede gruplandırılmıştır. Genişleme paketine yönelik olarak Üye Devletlerden daha güçlü katkılar talep edilmiştir. Üye Devletler, sahadaki büyükelçilikleri aracılığıyla da dâhil olmak üzere, paketin hazırlanması sürecine girdi ve uzmanlık desteği sağlamıştır. 2021 raporları ayrıca, yetkililerin AB'ye katılım stratejik hedefine yönelik genel siyasi kararlılığının da bir değerlendirmesini içermektedir.

15 Eylül'de, 14 milyar Avro'nun üzerinde bir bütçeyle kabul edilen yeni Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı/IPA III, genişleme bölgesinin geleceği açısından sağlam bir yatırım olup [bu ülkelerin] AB standartlarına ve aşama aşama AB kural ve politikalarına uyum sağlaması için yapacakları temel siyasi, kurumsal, sosyal ve ekonomik reformların desteklenmesinde  AB’ye gereken fon kaynağını sağlayacaktır.

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *