SES Gaziantep Şubesi Eş Başkanı Serpil Dağdemir, yılda 8 bin kız çocuğunun cinsel istismara uğradığına dikkat çekerken, son 10 yılda 18 yaşından küçük evlendirilen kız çocuğu sayısının yaklaşık 400 bin olduğunu vurguladı. “Şüpheli ölümler ve intiharlar dışında, yalnızca basına yansıdığı ve kadın örgütlerinin takip ve tespit ettiği kadarıyla 2020 yılında en az 284 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Bu rakam, geçtiğimiz Ocak ayında 22, Şubat ayında 33’tü. 2019 yılında 41 bin 363 koruma başvurusu reddedildi. Fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kaldığı halde kurumsal başvuruda bulunan kadın oranı yüzde 11. En az 400 olması gereken sığınma evi sayısı sadece 145” dedi.
Şiddetin failleri cezasız kalırken şiddete uğrayan kadınlar suçlanıyor
Dağdemir, “Kadının yeniden üretim rollerini artırmayı hedefleyen yeni emek rejiminin tesisinde ve kadın özgürlük mücadelesinin yükselişinin durdurulmak istenmesinde şiddet önemli bir rol oynuyor. Ülkemizde de sosyo-ekonomik durumu, dini, dili, etnik kökeni vs. fark etmeksizin günde en az iki kadın, genellikle en yakınındaki erkekler tarafından katlediliyor. Milyonlarca kadın da sıradanlaşan ekonomik, psikolojik, cinsel, fiziksel gibi türlü türlü erkek şiddetinin tehdidi altında yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Şiddetin failleri ya cezasız kalıyor ya da kısa sürede serbest bırakılıyorken, şiddete uğrayan kadınlar ise suçlanıyor, itibarsızlaştırılıyor. Erkekler açıkça cesaretlendiriliyor. Şiddete maruz kalanların başvuru yapabileceği 7/24 hizmet verecek bir iletişim hattı bulunmuyor. Eşitlik, özgürlük ve her türlü şiddete karşı mücadele yürüten kadınlara, kadın kurumlarına ve örgütlerine baskılar artıyor” ifadelerini kullandı.
İstanbul Sözleşmesini savunmaktan vazgeçmiyoruz
Kararı kabul etmediklerini bir kez daha haykıran Dağdemir, “Yaşamlarımız kimsenin keyfiyetine bağlı olamayacak kadar değerlidir. Erkek şiddetine maruz kalmak istemiyoruz! Ölmek istemiyoruz! Tekrar ediyoruz; İstanbul Sözleşmesinin feshedilme kararını kabul etmiyoruz. Bu temelde alanlarda olmaya her türlü mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Hiç kimsenin sınıf, din, ırk, dil de olduğu gibi; cinsiyet, cinsiyet kimliği, cinsel yönelim nedeniyle de ayrımcılığa, ötekileştirmeye maruz kalmadığı; evde, ailede, sokakta, işyerlerinde yani yaşamın her alanında eşit, özgür yaşadığı şiddetsiz bir yaşamı savunuyoruz ve bunun için mücadelemizi büyüterek sürdürüyoruz. Bu temelde de İstanbul Sözleşmesini savunmaktan, sözleşmenin ve 6284 sayılı yasanın etkin uygulanması ısrarımızdan vazgeçmiyoruz.” Hüseyin Karataş